Tebliğin Çocuk Eğitiminde Modelliği (1)

Sadece nasihatle çocuk yetiştirilemeyeceği gerçeğinin hemen hemen bütün anne babalar farkındadırlar. Sadece nasihatle çocuk yetiştirilmiş olsaydı Cenabı Hak, insanlara sadece ilahi kitap gönderirdi. İnsanların örnek alabilecekleri peygamberleri göndermesine gerek kalmazdı. Oysa Cenab-ı Hak, ilahi kitaplarla birlikte peygamberlerini de gönderdi ki insanlar hem onları model alsınlar hem de yaşantılarını onların yaşantılarına göre düzenlesinler istedi.

Sadece nasihatle çocuk eğitilemeyeceğini Cenabı Hakk’ın İslam’ı gönderiş şekline bakınca çok daha iyi anlamaktayız. Cenab-ı Hakk’ın İslam’ı ve Hz. Peygamberi gönderiş şekline birlikte bakalım.

Cenabı Hak;  Peygamber Efendimizi (s.a.v), peygamber olmadan önce, ahlaken ve davranış olarak örnek olması için toplum içinde tutarak insanlara model olarak sunmuştur.  Bu sebepledir ki Peygamber Efendimiz (s.a.v) insanların güvenini kazanmış ve O’nun dürüstlüğü konusunda insanlar hemfikir olmuşlardır. Bu sebeple O’na“El-Emin” denmiştir. Hatta Peygamber Efendimiz (s.a.v)  akrabalarını İslam’a davet için toplayıp onlarında geribildirimlerini bir kez daha hatırlayalım.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir gün Safa Tepesi’ne çıkarak Kureyş kabilesine seslendi. Onlar da bu çağrıya icabet ederek Safa Tepesi’ne geldiler. Allah Resulü (s.a.v), yüksek bir kayanın üzerinden onlara şöyle hitap etti:

“–Ey Kureyş cemaati! Ben size, şu dağın eteğinde veya şu vadide düşman atlıları var; hemen size saldıracak, mallarınızı gasp edecek desem, bana inanır mısınız?”

Onlar da hiç düşünmeden:

“–Evet inanırız! Çünkü şimdiye kadar Sen’i hep doğru olarak bulduk. Sen’in yalan söylediğini hiç işitmedik!” dediler.

Oraya gelmiş bulunan herkesten bilâ-istisnâ bu tasdiki alan Allâh Rasûlü (s.a.v), onlara şu ilâhî hakikati bildirdi:

“–O hâlde ben şimdi size, önünüzde şiddetli bir azap günü bulunduğunu, Allâh’a inanmayanların o çetin azâba uğrayacaklarını haber veriyorum. Ben sizi o çetin azaptan sakındırmak için gönderildim.

Ey Kureyşliler! Size karşı benim hâlim, düşmanı gören ve âilesine zarar vereceğin­den korkarak hemen haber vermeye koşan bir adamın hâli gibidir.

Ey Kureyş cemaati! Siz uykuya dalar gibi öleceksiniz. Uykudan uyanır gibi de diri­leceksiniz. Kabirden kalkıp Allah’ın huzuruna varmanız, dünyadaki her hareketinizin hesabını vermeniz muhakkaktır. Neticede hayır ve ibadetlerinizin mükâfatını, kötü işlerinizin de ceza ve şiddetli azabını göreceksiniz! Mükâfat ebedî bir cennet; mücazat da daimî bir cehennemdir.” (Buhârî, Tefsîr, 26; Müslim, Îman, 348-355)

İşte Peygamber Efendimiz (s.a.v) ümmetine anlatacağı İslam’ı önce kendisi yaşayarak dost ve düşmanlarının güvenini kazanmıştır. Ahlak ve davranış olarak insanlara en güzel şekilde örnek olan Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in anlattıkları da insanlar tarafından dinlenmiş, tutulmuş ve hayata geçirilmiştir. Bunun sonucunda İslam, insanlar tarafından daha kolay benimsenmiştir.

M. Emin Karabacak