Tedbir ve Tevekkül Arasında Korona

İslâmi literatürde bir tabir vardır; “beyne’l-havf ve reca”. Anlam olarak “Mü’min bir kimsenin kendini asla garantide görmemesi, Allah’ın rahmetinden de ümidini kesmeden yaşaması” olarak özetlenebilir.

Bu tabirin Âyet-i Kerîmelerden aldığını görmekteyiz. Şöyle ki; “Onlar, korkarak ve ümid ederek Rablerine ibadet etmek için yataklarından kalkarlar. Kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden de Allah için harcarlar.” (Diyanet İşleri Meali Yeni, Kur’ân-ı Kerîm, Secde Sûresi, 16. Âyet Meâli) ile “Allah’ın rahmetinden ümid kesmeyin!” (Hayrat Neşriyat Meâli, Kur’ân-ı Kerîm, Zümer Sûresi, 53. Âyet Meâli) âyetinden “havf” (korku) ve “reca” (ümid) arasında olmamız gerektiğini anlıyoruz.

Yukarıdaki âyetler ve çeşitli hadîslerden çıkarılan sonuç şudur ki; “Kul sıhhat halinde korkulu ve ümitli bulunmalı, havf ve recâsı birbirine eşit olmalı; hastalığı halinde de recâ (ümit) yönü kuvvetli olmalıdır.” (Nevevî, Riyazü’s-Salihîn Tercümesi, I, 479)

Risale-i Nur Külliyatı’nda da “havf ve reca” konusu ile ilgili şunlar geçmektedir; “Çünkü emn ve yeisin vartasına düşmemek hikmetiyle havf ve reca muvazenesinde, sabır ve şükürde bulunmak için kabz-bast haletleri, celal ve cemal tecellisinden intibah ehline gelmesi; ehl-i hakikatçe medar-ı terakki bir düstur-u meşhurdur.” (Kastamonu Lâhikası, s. 13)

Bu tabirden ilhamla Koronavirüs için yapılacak şeyin “beyne’t-tedbir ve’t-tevekkül” olduğu kanaati hâsıl oldu. Yani tedbir ve tevekkül arasında. Bu da demek oluyor ki “Mü’min bir kimse bu virüse karşı tedbir alacak ve aynı zamanda da Allahu Teâlâ’ya tevekkül edecek.” Vesselâm…

Abdulkadir Çelebioğlu

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: