Tekkeler tarihi misyonuna geri dönüyor

Günümüzde tekke kelimesini duymayan kalmasa da, Tekke’nin ne olduğu, ne işe yaradığını ve ne amaçla kurulduğunu birçoğumuz bilmez. Farsça dilinde „tekye“ olarak bilinen kelime, dilimize tekke olarak geçmiştir ve „dayanılacak yer“ anlamına gelir.

Tekkeler, ayırt etmeden halkın tüm kesimlerinden insanların toplandığı, bir ilahi aşk ve İslamiyet sevgisinin öğretildiği insanlar arasında gönül bağlarının kurulduğu teşkilatlar ve vakıf esaslarına uyularak kurulmuş sosyal amaçlı dini eğitim ve öğretim kurumlarıdır.

Geçmişimizde Medreselerde, dini ilimlerle birlikte fen bilgileri okutulurken, tekkelerde de her Müslümana lazım olan ahlak bilgileri talim ettiriliyor ve nasıl uygulanması gerektiği, yaşatılarak öğretiliyordu. Nitekim İslam’ın ve insanlığın temeli de güzel ahlak değil midir?

Selçuklu ve Osmanlı devletinde tekke faaliyetleri toplumsal alanda önemli mesafeler kat etmiş, hayatın ilmi, kültürel, edebi, sanatsal, musiki ve bütün alanlarına girmiş, yön vermiş ve İslam Türk kültürünün oluşmasını sağlamıştır. Tekkelerin birer ilim irfan ocakları olması ile beraber nice ham yürekler pişirip, kemalini bulması ile beraber olgunlaşmıştır ve tarihimizin en önemli şairleri, edebiyatçıları ve musikişinasları yetiştirmiştir.

eski-foto-1-encumen-arsivi-19-kuzeycephesindeki-cumle-kapisinin-gorunusuMedeniyetimizin bir parçası olan tekkelerin günümüzde eski hüviyetine dönme gayretleri, cılız da olsa, devlet bazında yeterli destek bulamasalar da, devam etmektedir. Eski birçok tekkenin varisi kalmamış veyahut kendi öz kimliklerinden uzaklaşmışlar ve tekkelerin Osmanlıdan günümüze kalan birçok tekke metruk ve virane haldedir.

Cumhuriyetimizin ilk yıllarında üzülerek biliyoruz ki birçok tekke yıkılmış, yakılmış veyahut tahrif edilmiştir.

Bu tekkelerden birisi de Kanuni Sultan Süleyman Han’ın vakfiyesi olan ve onun Şeyhi olan Ummî Sinan hazretlerinin Fatih Topkapı’da bulunan Ummî Sinan tekkesidir. Bu da maalesef Cumhuriyetin ilk yıllarında boşalttırılmış, yıkılmış ve yakılmış ve arazileri gece kondu yerleşimine açılmıştır. Ranta tebdil edilmiş, çay bahçesine çevrilmiş. İçerisinde sigara ve alkol tüketilen bir yer olmuş.

Umulur ki, Geylani İlim Kültür ve Eğitim Vakfı’nın (GİKEV) Ummî Sinan tekkesini yeniden ihya ve inşa etmesi ile yeni bir kapı aralanır, tekkeler tekrardan bir irfan ocağı olarak günümüzün manevi darlıktaki toplumuna tarihindeki manevi zenginlikleri tekrar iade eder.

 

Makaleyi yazan: Bahar Kemiksiz

 

 

Arif Ağırbaş

https://www.facebook.com/arif.agirbas

https://twitter.com/Arif_Agirbas

arif.agirbas@hotmail.de

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: