Tesettür Farzdır

(Bu gün  Müslümanlar bu farzı yapmamakla çok büyük bir hataya düçar olmuşlardır. Çünkü açık saçıklık günahını yapan bir hanım diyelim 500 metre bir yol yürdüyse o esnada ona kaç erkek baktı ise: Günah hem o hanıma yazılıyor hem de ona bakıp gören erkeklere de.)

Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve Mü’minlerin hanımlarına söyle, evlerinden çıktıklarında dış örtülerini üzerlerine alsınlar.”1

“Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, namuslarını da korusunlar, zinetlerini açmasınlar, bunlardan görünen kısmı müstesnadır. Başörtülerini de yakalarının üzerini kapatacak şekilde iyice örtsünler.”2 Ayetlerde mü’min kadınların nasıl örtünecekleri, hangi yerlerini açabilecekleri açıkça belirtilmiyor. Fakat şu mealdeki hadis-i şerif ayetleri tefsir ediyor. Peygamberimiz (a.s.m.) baldızı Hz. Esma’ya hitaben, “Ey Esma! Bir kadın adet görmeye başlayınca el ve yüzünden başka yerini yabancılara göstermesi caiz değildir.”3

Demek ki, büluğ çağına gelmiş olan Müslüman bir hanımın başını kapatması hem Allah’ın hem de Peygamberin emridir. Yani yüz kısmı açık kalacak şekilde başın kalan kısmını, boyun ve göğüsleri örtmek farz-ı ayndır. Açmak ise bir farzın terki sayıldığından haramdır. Allah ve Resulünün emrini dinlemediği için günahkar olmakta büyük bir mes’uliyet altına girer. Günahkar olan kimse, bu günahından kurtulmak için tevbe istiğfar eder, Allah’tan affını diler. “Ve bir günah işledikleri veya nefislerine zulmettikleri zaman, Allah’ı anarak günahlarının bağışlanmasını isteyenler, hem de yaptıkları günahta bile bile ısrar etmemiş olanlar. İşte onların mükâfatı, Rablerinden bir mağfiret ve ağaçları altında ırmaklar akan Cennetlerdir. Orada ebedi olarak kalacaklardır. Güzel amel yapanların mükafatı ne güzeldir.”4 Demek ki, bir tevbenin kabul olması, bir günahın affa liyakat kazanması için hiçbir mazeret yokken o günahta ısrar edilmemesi şartı aranmaktadır.

Bu husustaki bir hadisin meali şöyle: Mü’min bir günah işlediği zaman kalbinde siyah bir nokta belirir. Eğer o günahtan el çeker, Allah’tan günahının affını dilerse, kalbi o siyah noktadan temizlenir. Eğer günaha devam ederse, o siyahlık artar. İşte Kur’ân’da geçen ‘günahın kalbi kaplaması’ bu manadadır.”(5) “Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol vardır” sözü mühim bir gerçeği dile getiriyor. Şöyle ki, bir günahı işlemeye devam eden insan zamanla o günaha alışır, terk edemez bir hale gelir. Bu alışkanlık onu gün geçtikçe daha büyük manevi tehlikelere sürükler. Günahın uhrevi bir cezasının olmayacağına inanmaya, hatta Cehennemin bile olmaması gerektiğine kadar gider. (6)

Böyle bir tehlikeye maruz kalmamak ve şeytanın telkinlerine kanmamak için bir an önce tövbeyi icap ettirecek günahı terk ederek insanın kendine çeki düzen vermesi gerekir.

Tesettür; “s-t-r” kökünden ve “setretmek” fiilinden türemiştir. Lûgatte örtünmek, gizlenmek, bir şeyin içinde veya arkasında gizlenmek mânâsına gelmektedir. Bir fıkıh terimi olarak ise erkek ve kadının şer’an örtülmesi gereken yerlerini örtmesi demektir. Evet, İlâhî rahmet olarak gelen İslâm dini, esfel-i sâfilîne yuvarlanan insanlığı ıslâh etmek için birtakım emir ve yasaklar getirmiştir. Bu emirlerden birisi de tesettür emridir.

Bediüzzaman Hazretleri ise “Kur’ân merhameten, kadınların hürmetini muhafaza için, hayâ perdesini takmasını emreder. Tâ hevesat-ı rezilenin ayağı altında o şefkat madenleri zillet çekmesinler. Âlet-i hevesat, ehemmiyetsiz bir meta’ hükmüne geçmesinler.”buyurarak Kur’ân’da yer alan tesettür emrinin önemine değinmiştir. Aynı zamanda “Kadınlar hilkaten zayıf ve nazik olduklarından, kendilerini ve hayatından ziyade sevdiği yavrularını himaye edecek bir erkeğin himaye ve yardımına muhtaç bulunduğundan, kendini sevdirmek ve nefret ettirmemek ve istiskale mâruz kalmamak için fıtrî bir meyli var” diyerek kadınların korunmaya ihtiyacı olduğundan tesettüre fıtraten meyilli olduğunu” ifade etmiştir.

“Hem kadınlarda ecnebî erkeklere karşı, fıtraten korkaklık, tahavvüf var. Tahavvüf ise, fıtraten, tesettürü iktiza ediyor. Çünkü sekiz dokuz dakika bir zevki cidden acılaştıracak sekiz dokuz ay ağır bir veled yükünü zahmetle çekmekle beraber, hâmisiz bir veledin terbiyesiyle, sekiz dokuz sene, o sekiz dokuz dakika gayr-ı meşrû zevkin belâsını çekmek ihtimali var. Ve kesretle vâki olduğundan, cidden şiddetle nâmahremlerden fıtratı korkar ve cibilliyeti sakınmak ister. Ve tesettürle, nâmahremin iştahını açmamak ve tecavüzüne meydan vermemek, zayıf hilkati emreder ve kuvvetli ihtar eder. Ve bir siperi ve kalesi, çarşafı olduğunu gösteriyor.“5

“Elhâsıl: Nasıl ki kadınlar kahramanlıkta, ihlâsta, şefkat itibarıyla erkeklere benzemedikleri gibi, erkekler de o kahramanlıkta onlara yetişemiyorlar. Öyle de, o mâsum hanımlar dahi, sefahatte hiçbir vecihle erkeklere yetişemezler. Onun için, fıtratlarıyla ve zayıf hilkatleriyle nâmahremlerden şiddetli korkarlar ve çarşaf altında saklanmaya kendilerini mecbur bilirler.”6 Başörtüsünün hükmü nedir? Başı açık gezmek insanı nasıl bir tehlikeye götürür?

Bir anne, kızına tesettürü şöyle anlatıyordu:

Kızım Allah değerli olan her şeyi bir kılıf için koymuş, gizli yerlere saklamıştır. Elmaslar yerin derinliklerinde bulunur. İnciler, okyanusun dibinde. İstiridye, kabuğun içinde korunaklı olarak bulunur. Altın, maden ve kayalıklarla kaplı yerlerde bulunur. Sen onlara kolay ulaşamazsın, güzelliklerini çabucak göremezsin. Yollardaki çakıl taşlarına dokunur gibi dokunamazsın onlara. Çünkü değerlidir.

Düşün ey kızım! Sen o taşlardan daha mi kıymetsizsin ki, seni herkes kolayca görüp güzelliğine erişebilsin. Açıkta olan bala, sineklerin üşüştüğü gibi, güzelliği ortada olan kadına da üşüşenler çok olur. İşte bu yüzden, seni tesettür kıymetli yapar, sana değer katar…!

Paylaşan: Abdülkadir Haktanır

1) Ahzab Suresi, 59,

2) Nur Suresi, 31,

3) Ebu Davut, Libas 33,

4) Al-i İmran Suresi, 135-136,

5) İbn-i Mace Zühd 29,

6) Lem’alar s7, Mesnev-i Nuriye s115.

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: