“Tıklamama” imtihanı

Hazer et, dikkatle bas, batmaktan kork.
Bir lokma, bir kelime, bir dane, bir lem’a,
bir işarette, bir öpmekte batma.
Dünyayı yutan büyük letâiflerini onda batırma. Çünkü çok küçük şeyler var, çok büyükleri bir cihette yutar.”(1)
Dinin asıl hedefi, insanın hususî hayatıdır. İnsanın hususî hayatında dinini yaşamada göstereceği gayret, samimiyet umumî hayatına da tesir edecektir.
Umumî hayatın ziyadesiyle frenleyicileri var. Anlatmak istediğimiz, hususî olarak, kendisi ile yalnız kalan insanın bir hata yapmasına mani olan kesinlikle vicdanı ve dinî inancıdır.

İnancın kuvvetli olması, ferdin hususî hayatındaki huzur ve saadeti ile doğrudan mütenâsibdir. Bu o kadar aşikârdır ki, yaptığımız sohbet, ettiğimiz ibadet esnasında ve sonrasında hissettiğimiz hâlimizle zahirdir, müsbittir. Bu kuvvetli iman ile karşı karşıya bulunduğumuz her nev’î imtihanları İnşâallah aşabiliriz.

Bilgisayar asrının insanını bekleyen en büyük imtihanların başında “tıklama” gelmektedir. Evet, internet müdavimlerinin imtihanı tıklama iledir. İnternet zemini, evvelinde imtihan olmadığımız bir başka nev’î ile bizi imtihana tâbi tutuyor.

Ekran başında kendisinin hangi sitelere girdiğini takip eden bir gizli kameranın olmadığını bilen insan, aslında ciddî ve fevkalâde mühim bir imtihan içerisindedir.(2)

Bu noktadan kendini muhasebeye tâbi tutulmayacağını hisseden insan, tehlikenin çekim alanına girme durumundan kurtulması son derece müşkilleşir.

‘Tıklama’nın çekim alanına yaklaşmakla giren insan ‘tıklamama’yı yapamaz adeta. Testi kırıldıktan sonraki tenbihden ziyade, kırılmadan önceki nasihata ehemmiyet vermek daha akıllıca. Sakınmak, ictinâb etmek bu noktadan fevkalâde mühim.

İmandan sonra en ziyade esas tutulan takva; menhiyâttan ve günahlardan içtinab etmek ile mümkün olmakta. Amel-i salih ise, emir dairesinde hareket etmektir. Bu noktadan günahtan kaçınmak, emir dairesinde hareket etmek; internet karşısında—kimi zaman—tıklamamakla mümkündür.

Uzak durmak, çekinmek yani ictinâb ile bu imtihandan kurtulmamız mümkün. Tıklanmaması gereken noktanın çekim alanına yaklaşmamaya gayret ederken, nefsimizin de oraya, itmemesine dikkat etmemiz gerekir. Tıklanmaması gereken yer, bütün câzibesiyle dâvet ederken; nefis de bütün hîlekâr fetvalarıyla icabete zorlar.

Herbir günah içinde küfre gidecek bir yol var..” (3), tıklama ile karşılaşılan ve ehemmiyet verilmeyen günahlardan geçmekte, hâsıl olmakta. Bir günah tek başına kalmayıp sonraki günahlara adeta dâvetkâr olmakta. “Adam sen de, bir tıklama ile birşey olmaz” diyenlerin kulakları çınlasın. Tertemiz suya devamlı damlayan pislikler o suyun temizliğini batırmaktadır.

Bazı siteler tıklanma sayısı ile iftihar ederler. Adeta reklâmlarını böylece yaparlar, kuvvet bulurlar, taraftar toplarlar. Tıklayanlar ise farkına vararak veya varmayarak o siteye destek olup, icraatına bir nev’î ortak olurlar.

İnternet dünyası kurnaz hile ve tuzaklar ile doludur. Gayet masumâne yaptığınız tahkikatın ortasına iradeniz harici çıkıveriyor, dalgınlıkla tıklamanız ile açılıveriyor bütün çirkefliğiyle. Onun için gayet dikkatli olmak ve işimiz bittiğinde de hemen kalemize, esas işimize dönmek gerekiyor. Lüzumsuz ve avâre dolaşmalarla zaman israfı olduğunu, internetten ayrıldığınızda fark ediyorsunuz, üzülüyorsunuz, ama giden zamanı geri getirmiyor maalesef. Şuursuzca dolaşılan internetin arkasından iç dışa bir çevrilsek ne kadar yaralar aldığımızı göreceğiz. İşlenen günahın, kafaya giren şüphenin, sahnenin kalb ve ruhumuza yara açacağı bilinen ve okuduğumuz bir hakikattır.

Tiryakilik asrın hastalığı olmakla beraber, internetin getirdiği bir hastalık olma hassasiyetini de muhafaza etmekte. Mutlaka e-mailine bakmak, haber linklerinin birçoğunda dolaşmak, “en çok tıklanan” tuzaklarına düşmek, tıklama sayaçları, “ilk yorumlayan siz olun”, “flaş”lar zinciri, “ilginç foto-video” ağları vs. hemen akla gelen tıkladıklarımızdır.

Mahrem hânelere girmek, kul hakkına rızalı-rızasız tıklayarak takılmak hep bu tıklamalarla olan hallerdir.

İrade kuvveti ile internetteki tıklamama imtihanını vereceğiz. Ama bunun için de irade kuvvetinden önce kuvvetli irade olmalı. Siper alarak iradeyi takviye eden malzemeye ihtiyaç var o halde.

Kuvveden fiile” tâbiri, iradenin fiilden önceki merhalesinin “kuvve” yani, niyet, fikir, tasavvurun ehemmiyetini hatırlatır. Merkezî nokta fikirdir. Fikrin takviyesi, niyetin samîmiyeti, tasavvurun müsbeti ile müstakîm olan irade fiile hazırdır.

Klâvyenin önünde ne aradığımız hususunda kesin ve kuvvetli fikrimiz, sadece bu iş için interneti kullanacağımızın samimiyeti, müsbet sitelerin tasavvuru ile tahkikâtı yapıp, esas işimize dönerek bu “tıklamama” imtihanını İnşaallah verebiliriz.

Dipnotlar:

1- Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, s. 330.
2- Esasında mü’min, omuz başlarında devamlı şekilde kameraman kirâmen kâtibinin olduğuna inanır ve müdakkiktir.
3- Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, s. 21.

Mehmet ÇETİN

Yazının Orjinali için tıklayınız : http://www.saidnursi.de/tr2/index.php/BASiNDAN-SECMELER/-Tiklamama-imtihani.html