Üç aylarda Umre yolcularına önemli notlar

Üç aylara girmiş bulunuyoruz. Hepimiz hakkında hayırlı ve mübarek olsun. Yüce Allah Recep ve Şaban’ı hakkımızda bereketli eylesin ve hepimizi Ramazan ayına kavuştursun.

Üç ayların birincisi olan Recep ayı, aynı zamanda haram ayların yani saygınlığından dolayı içinde savaşın yapılmadığı dört ayın da birincisidir. Diğer haram ayların üçü de Zilkade, Zilhicce ve Muharrem’dir. Bu aylar hac aylarıdır. Recep ayı ise umre ayıdır.

Bu aylar, haricî düşmanla değil, dahili düşmanla yani nefs-i emmare ile savaş ayıdır. Bu savaşı kazanan bütün savaşları kazanır, bu savaşta kaybeden bütün savaşlarda ve sınavlarda kaybeder.Üç aylar hakkındaki detaylı bilgiyi ÜÇ AYLARLA TOPLUM EĞİTİMİ adlı kitabımıza havale edip umre yolcularına ve nefsime seslenmek istiyorum. Çünkü o yolculardan biri de benim.

Ey umre yolcuları! Hem mübarek zamanlara, hem de mübarek mekânlara kavuştunuz, kavuşacaksınız. Birkaç notu bu fakirden dinlemenizi rica ve istirham ediyorum:

1-Birkaç sevinci bir arada yaşattığından dolayı Cenab-ı Hakk’a sonsuz ve sınırsız şükürle görevlendirilmiş bulunmaktayız.

2-Mübarek aylara ve mübarek mekânlara kavuşmak bir nimettir. Bu kavuşmanın bir nimet olduğunu görmekayrı bir nimettir, nimete şükreden adam olmak bir başka nimettir, Kâbe-i Muazzama’nın ve Ravza-i Mutahhara’nınziyareti için gelen davet ise bambaşka bir nimettir. Bu nimetler küllî hamd ve küllî şükür ister.

3-Öyleyse Mekke ve medine’yi ziyaret, Avrupa turistlerinin Antalya’yı ziyaretleri biçiminde olmamalı, Hz. Peygamber ve ashabının tevazu ve teslimiyeti, aşk ve iştiyakı biçiminde olmalıdır. Küllî niyetle, yani kâinat çapında bir şükrü ve hamdi sunmak, isteyip te gidemeyenlerin şükürlerini de takdim etmek niyetiyle yola çıkılmalıdır.

Hac ve umre yolcuları o mukaddes beldelere Allah ve Rasul sevdası ve günah kamburundan kurtulma niyeti ile gitmelidirler. Bu sevda, bu samimi tevbeve bu niyet, onların ayisberg gibi de olsa günahlarını eritmeye yetecektir.Efendimiz (s.a.v) buna işaretle şöyle buyurmuşlardır: “Umre, daha sonraki umreye kadar, ikisi arasında işlenen günahlar için kefarettir. Allah katında makbul haccın karşılığı ise, ancak cennettir.”(Buhari, Umre, 1; Müslim, Hac, 437). “Hac ve Umreyi peşpeşe yapınız. Çünkü bunlar, körüğün demir, altın ve gümüşteki kiri, pası gidermesi gibi yoksulluğu ve günahları giderir. Kabul edilmiş bir haccın karşılığı ancak cennettir.” (Tirmizi, Hac, 2; Nesai, Hac, 6)

İnsanın niyeti bozuk olursa, Kâbe’nin içinde de yatsa-kalksa yine iflah olamaz. Ebucehil ve Ebuleheb Kâbe’nin duvarının dibinde büyüdülerama, cehenneme gitmekten kurtulamadılar.

4-Hac ve umreye gidenler, tevazu ve mahviyet içerisinde o topraklara girmelidirler. Bu şekilde giriş, Hz. Peygamber ve ashabının sünneti ve ahlakıdır. Kibirden, gururdan, hava atmaktan ve şımarıklıktan hiçbir eser, hiçbir kimsenin üzerinde olmamalıdır.

5-Herkes sabırlı olmalıdır, Allah’ın sabredenlerle beraber olduğunu bilmelidir. Kimse kusur aramamalıdır.Herkes hep kendi kusurlarını görme gayreti içinde olmalıdır.

6-Mübarek zamanlara ve mübarek mekânlara kul haklarından arınmış bir şekilde girilmeli ve gidilmelidir. Değil hac ve umreye gitmek, şehid olmak bile insanı kul hakkından kurtarmaz.

7-İncitip gücendirilen kimselerden helallık alınmalı.

8-Hac ve umreye gidenlerin rızıkları helal ve temiz olmalı.

9-Bilen, bildiği ile amel eden insanlarla yolculuğa çıkılmalı. Önce refik, sonra tarik, demişler.

10-Kavgadan, gürültüden, günah işlemekten, ihramlı iken eşiyle cinsel yaklaşımdan uzak durulmalıdır.

11-Hac ve umreye gidenden dua istenmelidir. Umreye giden Hz. Ömer’e (r.a) Peygamberimiz: “Kardeşim bizi duadan unutma!” buyurmuştur.

12-Evden ayrılmadan iki rekât namaz kılınmalı. “Bismillahıtevekkeltüalallahi” demeli, ayetülkürsi, Felak ve Nas sureleri, bir de yolculuk duaları okunmalıdır.

13-Mikat mahalleriihramsız geçilmemeli. İhram yasakları çiğnenmemeli. (Biraz sonra ihram yasaklarını arz edeceğiz.) İhram giyen, bunun Mekke’ye saygı olduğunu bilmenin yanında bu ihram ona aynı zamanda dünyadan ayrılacağı zamanı da düşündürmeli, kefene sarılacağı anı hatırlatmalı, Allah’ın huzurunda durup amellerinin hesabını vereceği safhaları gözünün önüne getirmeli,kalbini, Allah’tan başkasından arıtmalı, nefsanî duygulardan uzak tutmalıdır.

14-İhrama girmeden önce tırnaklar kesilmeli, boy abdesti alınmalı, vücut bakım ve temizliği yapılmalı, koltuk altı ve benzeri mahaller traş edilmelidir. Lohusa ve adetli hanımlar için de boy abdesti sünnettir.

15-Vücuda güzel koku sürülmeli ama ihrama değil.

16-Ayağı örtmeyecek terlikler giyilmeli. Bunlar bedenî hazırlıklar. Bir de ruhî hazırlık var:

17-Cismimiz ve maddemizle Kâbey-i muazzama’ya, kalbimiz ve ruhumuzla da Kâbe’nin ve alemlerin Rabbi olan Allah’a yönelmeli ve bağlanmalıyız.

18-İki rekât ihram namazı kılınmalı, birinci rekâtta Fatiha’dan sonra Kâfirun, ikinci rekâtta da yine Fatiha’dan sonra İhlas suresi ve selamdan sonra da şu dua okunmalıdır:

Allahım, şüphesiz ki ben umre yapmak istiyorum. Onu bana kolaylaştır ve benden kabul buyur. Şüphesiz ki sen her şeyi işiten ve her şeyi bilensin.

Bu dualardan sonra ihramdan çıkıncaya kadar her fırsatta bol bol telbiye okunmalıdır.

İHRAMLILARA YASAK OLANLAR:

a-Zevcesiyle cinsî yaklaşım, hatta şehevî hisler ve konuşmalar,

b-İsyan ve münakaşa,

c-Avlanmak, avcıya avı göstermek,

d-Dikişli ve yapıştırmalı elbise giymek,

e-Sarık sarmak, yüzünü-başını örtmek, çorap veya mest giymek,

f-Tıraş olmak, tırnak kesmek, koku sürünmek.

İHRAMLILARA YASAK OLMAYANLAR:

a-Yıkanmak,

b-Gölgelenmek,

c-Şemsiye ve

d-Para kemeri kullanmak,

e-Yanında çanta taşımak,

f-Yüzük ve saat takmak,

g-Kan aldırmak. Şayet kan aldırmak için saç kesilirse bir koyun veya keçi kurban etmek gerekir.

Mekke’ye girmeden önce iç ve dış temizlik tekrar gözden geçirilmeli, eşyalar emin bir yere konduktan sonra Harem-i Şerif’e yönelmeli, mümkünse “Babüsselam denilen kapıdan içeriye girilmeli, salat ve selam okunmalı, “Allahım! Günahlarımı bağışla ve bana rahmetinin kapılarını aç.” diye dua edilmeli.

KÂBE’Yİ GÖRÜR GÖRMEZ YAPILMASI GEREKENLER

1-Kâbe-i Muazzama görülünce tezellül, tevazu ve huşu artırılmalı ve şu dua okunmalıdır:

Allahım bu evin şerefini, saygınlığını, heybetini artır. Onu ziyaret edenlerin şerefini, saygınlığını da artır. Allahım! Sen selamsın. Sendendir selam. Bizi selamla, barış ve esenlikle yaşat ey bizim Rabbimiz!”

2-İnsan, yıllardır özlemini çektiği sevgilisini bulmuş gibi doya doya Kâbe’ye bakmalı, sevincinden etrafında büyük bir aşkla pervane gibi dönmeli, yani tavaf etmeli, uzun uzun dualar yapmalı, duaya doymamalıdır.

3-Tavaf da namaz gibi bir ibadettir. Namazda cep telefonu nasıl açık tutulmuyor, cep telefonu ile meşgul olunmuyorsa, tavafta da öyle yapmalı, insan Rabbi ile kendi arasına kimsenin girmesine izin vermemelidir. Çünkü tavaf da bir çeşit Allah’la buluşma ve görüşme anıdır. Eşref saatidir. O saat hiçbir şeye feda edilmemelidir.

4-Kadınlarla aynı safta namaza durulmaz. Ama bu hükme hac ve umrede bazen yoğun kalabalıklardan dolayı tam riayet edilemiyor. Böyle durumlarda vaziyeti olduğu gibi kabullenmeli ve herkes kendisine dikkat etmeli, Allah’ın huzurunda olma bilinci, başka şeyleri düşünmeye fırsat vermez, vermemelidir.

5-Karşılaşılan olumsuzluklar, zahmet ve meşakkatler sabır ve sevda ile aşılmalı, Sevgililer Sevgilisi’nin hatırı için başka hatırlar kırılmamalı, dövene elsiz, sövene dilsiz ve de gönülsüz olunmalı.

6-Her ilden, her dilden, her mezhebden insanın toplandığı bir yerde bizim bildiklerimize ters düşen durumlarla karşılaştığımızda hemen itiraz edilmemeli, galiba benim bilmediğim bir şey var” denmeli, geçip gitmelidir.

7- Namaz kılanın önünden geçilmez. Ama bazen harem-i şerifte izdihamdan buna çok dikkat edilemiyor. “Namaz kılanın secde edeceği yerin biraz uzağından geçilebilir.” fetvası bilinir ve gereği yapılırsa bu da kafaya takılan bir mesele olmaktan çıkar.

8-Hacerü’l-Esved’i (es’adi) öpeceğim diye başkaları incitilmemeli. Fırsat varsa öpülmeli, yoksa, istilamla, iki eli ona doğru kaldırarak selamla yetinmelidir. Bu da onu öpmek yerine geçer inşallah.

Hacerü’l-Esved’i uzaktan öpmek şöyle olmalıdır: Uzaktan avuçların içi Kâbe’ye çevrilir. Eller kulaklar hizasına kadar kaldırılıp “Bismillahi Allahuekber” denilerek karşıdan işaretle selamlanır ve sağ elin içi öpülür. Bu işlem yapılırken durulup beklenmez, yürümeye devam edilir.

9-Tavaf esnasında, her şavta tahsis edilmiş bir dua vardır. Bunları bilmeyenler, bildikleri duaları okuyabilirler. Me’sur (Kur’an ve sünnet kaynaklı) dualarla dua etmenin daha efdal olduğu da unutulmamalıdır. Grup halinde duaların hoş olmadığı, başkalarının konsantrasyonunu bozduğu, grupdakilerin de konsantre olamadıkları söyleniyor.

10-Tavaf: Dua, tefekkür, mülakat, teveddüd, mürakebe, istiğfar, zikir, tesbih, tahmid, tehlil, tekbir makamıdır. Maç sohbetleri ve muhabbetleri yapma makamı değildir.

11-Ardından sa’y yapılacak tavafların ilk üç şavt(tur)ında erkeklerin REMELyapılır. Remel, tavafta kısa adımlarla koşarak ve omuzları silkerek çalımlı ve çabuk yürümektir. Remel, sadece sonunda sa’y yapılacak tavaflarda yapılır. Kadınlar remel yapmazlar. Remel yapılması gereken tavaflarda erkekler IZTIBA yapar. IZTIBA, ihramın vücudun belden yukarısını örten parçasının bir ucunu sağ kolun altından geçirip, sol omuz üzerine atarak sağ kolu ve omuzu ihramın dışında bırakmaktır. Tavaf bitince omuz örtülür. Tavaf namazı omuz örtülmüş olarak kılınır.

11-Tavaf tamamlandıktan sonra, Makam-ı İbrahimde iki rekât namaz kılınmalı, burası müsait değilse,bu makamın hizasında arka taraflarda da kılmak caizdir. Zaten bu hikmete binaen önceleri Kâbe’ye bitişik olan bu makamı Hz. Ömer (r.a.), gerilere çekmiş, tavafın hızının kesilmesini engellemiştir.

12-Safa ile Merve tepeciklerinde Kâbe’ye yönelip onu selamlama sa’yin sünnetlerindendir. Bu tepeciklerde de Hacerü’l-Esved ve Makam-ı İbrahim’de olduğu gibi eziyet vermemek esastır. İlla da Kâbe’yi görüp, selamlayıp sonra sa’yime devam edeceğim israrı güdülmemelidir.

13-İmkânlar nisbetinde sık sık banyo yapılmalı, duş alınmalı, beden ve elbise temizliğine çok dikkat edilmelidir.

14-Başkalarına ait eşyalar kullanılmamalı.

15-Hacıların ve umrecilerin önünde bilgili, tecrübeli, ideal rehberler olmalı. Çok gelip gitmeleri onların aşk ve sevdasına gölge düşürmemeli, samimiyet ve ihlaslarına halel vermemelidir.

16-Bayan rehberler de olmalı ve bunların da sayıları artırılmalıdır.

MEDİNE-İ MÜNEVVERE’DE

17-Medine’de beş vakit namaz Mescid-i Nebi’de kılınmalı, namaz vaktinde asla alış-verişte, yemekte vs. herhangi bir yerde bulunmamalıdır.

18-Allah Rasulü Efendimiz beş vakit namazda, mihrabda imamlık yapıyor gibi telakki edilmelidir.

19-Peygamberimiz: “Evimle mihrabım arası, cennet bahçelerinden bir bahçedir.” buyurduğundan herkes orada bulunmak, orada dua etmek, namaz kılmak istiyor. İşi biten derhal oradan ayrılmalı, başkalarına da yer açmalıdır.

20-Ziyaretgâhlar ihmal edilmemeli, İslam’ın insanlığa mal olması için verilen mücadeleler, çekilen çileler hatırlanmalı, bu mücadelede yer alanlara şükran, Fatiha ve hayırlı hizmetler, hürmetler ve muhabbetler sunulmalıdır. Ayneyn tepesinden avuç avuç toprak alarak o tepenin küçülmesine ve yok olmasına meydan verilmemelidir.

21-Alış-verişlerde ifrat edilmemelidir. Hacca giden baba kızına sorar:

-Kızım oradan sana hediye olarak ne getireyim? Şuurlu kızın cevabı Muhammed İkbal’in sözüdür:

-Ey hacılar ve umreciler! Hacdan ve umreden gelirken bize hediye olarak takke, tesbih, yüzük, ve benzeri şeyler getirmeyin. Oradan gelirken bize hediye olarak Hz. Ebubekir’in doğruluk ve teslimiyetini, Hz. Ömer’in adalet ve hakperestliğini, Hz. Osman’ın Kur’an aşkını ve hayasını, Hz. Ali’nin ilmini ve kahramanlığını getirin.

Bu sözden hediyeleşmeyin anlamını çıkarmamak lazım. Hediyelerinizin arasına bunları da katın, demektir. Vesselam.

Not: Bir mani çıkmazsa inşallah 31 Mayıs 2012 tarihinde bir kısım dost ve arkadaş grubuyla umreye hareket etmiş olacağız. Umre yolcusu arkadaşlarıma Cenab-ı Hak’tan hayırlı yolculuklar diliyorum. Gidemeyen dost ve kardeşlerime de en yakın zamanda yine beraber gitmeyi nasip etmesini Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.

Vehbi Karakaş / Risale Haber