Ümidin tükendi ise, kendine ümit ol!

Ümidin tükendi ise, kendine ümit ol!

Bir süredir ümit üzerine sarf-ı kelam ediyoruz. Bunun sebebi, toplum ve insanlık çok dehşetli bir şekilde günahlara ve ebedi hayatını tehlikeye sokacak şeylerle her an karşı karşıya kalıyor. Bu dehşetli haller karşısında insan ümitsizliğe düşüp ahireti unutup dünya hayatının peşinde koşuyor. Ümidini kaybedince ezanlar okunsa da, salalar verilse de duyulmuyor.

İnsanlar, dünya sevgisi nedeniyle her şeyi ahiretten dünyaya yontmaktadır. Bu yontulma belki dünyada bazı maddi menfaat temin ediyor ama ebedler memleketinde pişmanlığa sebep olacaktır. Zaten ebedler memleketinde herkes pişman olacaktır. İmanı olmayan “keşke iman etseydim”, imanı olanlar ise, “keşke daha fazla Salih amelim olsaydı da mertebem ve mükafatım fazla olsaydı” diyecek.

İnsan ve iman ilişkisi hayatın her yerinde karşımıza çıkar. Çünkü bizim itikadımızda dünyada yapılan her şey hesaba dahildir. Günahlara maruz kalan dimağda vesveseler..[1] kendini gösterir.

“işlediğimiz herbir günah, kafamıza giren herbir şübhe, kalb ve ruhumuza yaralar açar.[2]

“Mü’minlerin kalbinde açtığı yaralar..”[3] ise Kur’an ikliminde ıslanmak ve yıkanmakla mümkündür. Çünkü tezkiye/terbiye-i nefs etmeyenler dünyada da manevi bir boşluk olarak sıkıntı azabı çekecektir. Toplumsal buhranın temel sebebi budur.

“Bizim bâtınî ve ruhî ve kalbî hastalıklarımız vardır. İç dışa, dış içe bir çevrilsek, Hazret-i Eyyüb’den daha ziyade yaralı ve hastalıklı görüneceğiz.”[4]

Elimizdeki telefonun internet kotası ne kadar fazlaysa o kadar fazla iş yapabiliyoruz, tıpkı bunun gibi günahlardan sıyrılıp, ümidimizi kaybetmezsek o kadar gayret edebiliriz. Ümidin ne kadar varsa imkanın da o kadar vardır. İmkanın var; ama ümidin yoksa yapacak pek bir şey de yoktur.

Sözler, şu zamanın yaralarına en münasib bir ilâç, bir merhem ve zulümatın tehacümatına maruz heyet-i İslâmiyeye en nâfi’ bir nur ve dalalet vâdilerinde hayrete düşenler için en doğru bir rehber..”[5]

İnsanları terbiye ve nefislerini tezkiye ve kalblerini tasfiye ediyor. Ruhlara inkişaf ve terakki ve akıllara istikamet ve nur ve hayata hayat ve saadet veriyor.[6]

Peki Kur’an ikilimi yağmurlarından olan Risale-i Nur kısaca nedir dersek gene o iklim diyor ki:

Resail-in Nuriye, yüz otuz parçasıyla Risalet-i Muhammediyeye (A.S.M.) birtek hüccet olarak risaletinin bütün hakikatlarını aklen ve mantıken isbatıyla, hattâ felsefenin nazarında akıldan pek uzak mes’elelerini göz önünde gibi gayet kolay ve makul bir tarzda ders vermesiyle Muhammed’in (A.S.M.) sadıkıyetine ve risaletine küllî bir surette şehadet eder.[7]

Biz dahi hem dünyamıza, hem istikbalimize, hem âhiretimize, hem vatanımıza, hem milletimize tam menfaatli ve kolay ve selâmetli olan iman ve istikamet yolunu.. ancak ve ancak ümidimizi kaybetmeden takip edebiliriz.

İnsan bu alemde ümidini kaybetmediği müddetçe yaşar ve yaşadığının şuurunda olur.

selam ve dua ile

Muhammed Numan ÖZEL

[1] Sözler (734)

[2] Lem’alar (8)

[3] Sözler (784)

[4] Lem’alar (8)

[5] Mektubat (23)

[6] Şualar (134)

[7] Şualar (626)

Kaynak: RisaleHaber

www.NurNet.org