Umutla Bakabilmek

Hayatın asıl yakıtı umut duygusudur, insan gelişiminin temel harcıdır umut, umut pasif bir şey değildir, düşünmekle, köşede eli kolu bağlı beklemekle kendiliğinden bir şeyin gelmesini beklemek değildir. İyi şeyler düşünelim o kendiliğinden gelir öyle değil, aktif olduğunda anlam ifade eder, diğeri temennidir. Umutta geleceği çağırmayı bilmeniz gerekir ne yaparsanız gelecek daha güzel olur, bunun için üzerine düşeni yapmalısınız, yani miskince bir köşede beklemek değil, bana düşen neyse yapmakla geleceği olgun bir şekilde tasarlayabilmenin adıdır umut.

Elinden geleni yapmadan umutla beklemek polyanacılık olur, kör iyimserliktir o. Umudu gerçekçi bir düşünceye yaslamak gerek, neyi ne kadar hak ediyorum? neyi ne kadar yaptım? bunun karşılığında ne alabilirim? bunu düşünemeyen boş temenniler içerisinde hayal kırıklığı yaşamaya başlar. İnsanlar geleceğe umut ve güven duygusu ile bakmak isterler, güven duygusu etrafımızdaki bizi inciten insanlarla yara alabilir fakat umut bize şunu söyler; Evet etraf ve koşullar kötü olabilir ama elde bulduklarınla hayata devam et, gönlünün türkülerini söylemeye devam et.

Umut iyimser bakıştır, olumlu bir duygu halidir, bizden adam olmaz, memleket şöyle, biz zaten şöyle bir milletiz, gelecek karanlık, nesiller ne olacak, gibi söylemler; Bunlar sorumluluk duygusunu iptal eden açıklamalardır, nefesim yettiğince bu tarz bozguncu düşüncelerle mücadele edeceğim, sen ben hepimiz bir şeyler yaparsak, gayret edersek, elimizi taşın altına koyarsak bir şeyler düzelir , bir şeyler iyiye gider, karanlığa küfredeceğine bir mum da sen yak.

Bir talebesi Cemil Meriç’e gelip, -Hocam bu ülke yaşanmaz oldu ben gidip Fransa’ya yerleşeceğim diyor, üstat -Evladım nereye gidersen git bulacağın aydınlık kendi zihninin aydınlığı kadar olacaktır. hepimiz kendi ruhumuzun aydınlığını gittiğimiz yere taşırız, aynı zamanda karanlığını da taşırız, dolayısıyla insanlar yer değiştirerek mekan değiştirerek daha iyi olmazlar. Kendi zihnimizde hazırlanarak, kendi zihnimizi dönüştürerek, kendimizi daha çalışkan kılarak gelecekten hak ettiğimizi almayı düşünebiliriz, hak ettiğimiz kadarını umut etmeliyiz.

İnsan kendisine kör bir varlıktır, kendini tartmakta çok zorlanır, hepimiz en akıllı olduğumuzu, en güzel en yakışıklı en doğru en sevilen en haklı olduğumuzu düşünürüz, halbuki öyle değilizdir, bu bize zihnimizin bir oyunudur, bazen bizde haksız olabiliriz, bizde yanlışlıklar yapabiliriz. Olgunluk yolculuğu biraz bu olsa gerek, çuvaldızı kendine batırabilmek. Kendini ne sürekli eleştir, nede sürekli pof pofla, iki arada ol, havf ve reca arası. Korku ve ümit arasındaki o dengeyi tutturabilmektir esas olan, çaba göstererek, emek vererek, hak ederek umutlu olmak, temenni etmek dilek tutmakla değil.

Çaba yoksa umut yoktur, umut yoksa çaba yoktur, her ikisinden de vaz geçme Sorumluluk sahibi olan insanların umut sahibi olduğunu, sorumluluk sahibi olmayanların kaytarmak için umutsuz olduklarını bilmeliyiz. Genetik olarak anne ve babamızdan bazen içe dönüklük, depresyon, bağımlılık gibi özellikleri alabiliriz ama insan, olmakta olan bir varlıktır, insan olmuş olan bir varlık değildir. hayat boyunca yeniden yapılıyoruz. ”her dem yeniden doğarız bizden kim usanası diyor” Yunus.

Yaşamak yavaş yavaş doğmaktır, her gün yeniden doğarız, her insan ilişkisiyle yeniden yapılırız. Dolayısıyla karakterimiz kaderimiz değildir kişiliğimizle yaşamayız, olmasını istemediğimiz şeyleri kişiliğimizle savaşarak, zafer kazanarak değiştirebiliriz, irademizle kendi zaaflarımızı yenerek olduğumuz kişi oluruz ve olmak yolculuğu hiç bitmez, hep uğraşır hep savaşırız. Yaşamak dizlerinin üzerinde bile olsa savaşmaya devam etmektir, yere düşsen de savaşmaya devam edersin, çünkü insana canlılık duygusu veren şey budur, bu mücadeleyi onurla, haysiyetle, doğrulukla verebilmektir hayat.

Çok zor şartlar altında doğmuş olabiliriz, zor bir kişilikle doğmuş olabiliriz, kişiliğimizle savaşırız. Bunun adı nefis terbiyesidir. Nefis terbiyesinin amacı, bu kişiliğin sivri taraflarından uzaklaşmak, oraları törpülemek, terbiye etmek ve daha kamil, daha olgun bir insan haline gelebilmektir. Hangimiz olduk diyebiliriz? Asla, oldum demek öldüm demektir, ölmeden oldum diyorsan egona mağlup olmuşsundur. Hayatta öğrenecek ne kadar çok şey var, yüzleşecek ne kadar çok kusurumuz var, eksikliklerimiz var, onları zaman içinde keşfedip yine zaman içinde bertaraf edeceğiz böylece olma yolculuğunu sürdüreceğiz inşAllah.

Çetin KILIÇ

Kaynak: Kemal SAYAR sohbetleri.

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: