Üstad Bediüzzaman, vefatının 53. yılında anıldı

ustadtalebeÖmrünü namaz davasına adadı

23 Mart 1960 tarihinde Hakk’a yürüyen Türkiye’nin en önemli İslam âlimlerinden Bediüzzaman Said Nursî, dualarla yâd ediliyor.

Üstad Hazretleri için dün akşam Nur İlim ve Eğitim Vakfı (Nur Vakfı) tarafından ‘Namaz Davası’ adlı konferans düzenlendi. Başakşehir Çınar Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen programda konuşan Bediüzzaman’ın talebelerinden Mehmet Fırıncı, Üstad’ın namaz konusundaki hassasiyetini anlattı. Fırıncı, “Zübeyir abiden de dinlemiştim. Eskişehir’den Emirdağ’a gelirken yerlerde kar varmış. 5 dakika sonra Emirdağ’a varacakmış. Şimdi zaten şehirle birleşmiş. Yolda namaz vakti gelince Üstad aracı durduruyor. Karın üstüne seccadesini seriyor ve namaza başlıyor. Namaz, onun davası olduğu için hayatının tamamı namazın hukukunu müdafaadan ibaretti.” dedi.

Programda ‘Sabah Namazına Nasıl Kalkılır’ kitabının yazarı Cemil Tokpınar da konuşma yaptı. Peygamber Efendimiz’in (sas) günün yaklaşık 12 saatini namaz ile geçirdiğini belirten Tokpınar, “Bediüzzaman Hazretleri de O’nun (sas) bir vârisi olduğu için iki husus üzerinde çok durmuş. Çöllere düşen mecnun gibi iman, namaz demiş. Bunun için herhangi bir zaman, mekan, engel tanımamış. Bediüzzaman, namaza teşvik için çok farklı bir üslup kullanmış. 4, 5, 9, 21. Söz ve eserlerinin diğer kısımlarında olduğu gibi bir çocuktan bir alime kadar herkesin anlayabileceği bir üslup kullanmış. Hikayelerle namazı tatlı bir şekilde anlatmış.” ifadelerini kullandı.

Risale-i Nur Enstitüsü Ankara Temsilciliği tarafından da Ankara MEB Şura Salonu’nda ‘Bediüzzaman’ın Hayatı ve Fikirleri’ konulu bir konferans düzenlendi. Araştırmacı yazar İslam Yaşar, Said Nursi’nin, bugün yaşanılan sıkıntıların tamamını 100 sene önce görebildiğini kaydederek, “Sıkıntıları tespit ve teşhisle de kalmamış hepsine tek tek çareler göstermiş, çarelerini bütün devlet erkanına ve halka duyurmuş, ama biz hâlâ o problemlerle devleti, milleti, cemiyeti meşgul ettiğimize göre demek ki onu iyi anlayamadık, anlatamadık. Milletçe mahcubiyetimiz bundandır.” diye konuştu. Yaşar, Bediüzzaman’ı bir fikir çınarına da benzeterek, şöyle devam etti: “Bu çınarın meyvesi Kur’an-ı Kerim’e kadar gider. Nursi, büyük hedeflerini, küçükken seçmiştir. Kur’an ilmiyle insanları kurtarmaya başladığı zaman Said Nursi olmaya başlamıştır.”

Fesih Kızılkaya / Zaman