Üstad Bediüzzaman’ın Hayatından Örnekler

 

          1-  Eski Said, devrinde, hiç kimsede bulunmayan bir cesaretle, gözünde hiç kimseden korkma diye bir şey yokmuş. Ermenilerle savaşırken hiçbir zaman sığınağa girmemiş Hatta Rusya’da esir olduğu zaman, Çarın yeğeni General Nikola Nikoloviç esirleri ziyaret etmek için Üstadın kaldığı kampa geliyor, General kampa girince herkes ayağa kalkar. Üstad kalkmaz çar kalkmadığını fark eder. tekrar geri döner gene kalkmaz, o zaman tercüman vasıtası ile sorar, beni tanımıyor mu? Üstad, tanıyorum fakat ben islam alimiyim, kâfire kalkamam, buna karşılık esir kampında bulunan Türk subayları aman hocan sakın yapma. Üstad onlara: Siz işime karışmayın. Ondan sonra Nikola Nikoleviç, hemen hey’et topluyor, Üstadı idam etmeye karar veriyorlar, bu karara karşılık Üstad hiç rengini bozmuyor. İdam edecekleri sırada Üstattan soruyorlar bir isteğin var mi ?  Cevaben var iki rekât namaz kılayım. Kıl cevap alınca abdest alıp namaz kılarken General yaklaşıyor, sen af olundun. Anladık ki, sen  Rus ordusuna hakaretten bunu yapmamışsın, Dinine bağlılığından yapmışsın.

          İngilizler İstanbul’u işgal ettikten sonra Anglikan klisesinin baş Papazı Darül Hikmeti İslamiyede bulunan alimlerden dalga geçercesine soru soruyor. Diyor altı soruma altı yüz kelime ile cevap isterim? Cevaba hiç kimse yanaşmıyor. Üstatta darülhikmeti-islamiyede Aza imiş. Demiş: Toplayın gazetecileri. Gazeteciler karşısında Üstadın cevabı şöyle olmuş: Altı yüz kelime ile değil, altmış kelime ile değil, altı kelime ile de değil bir Tükürük ile. Tükürün zalimlerin hayasız yüzlerine. Ondan sonra Üstadın ölümü 100% iken, ve Üstad bir yerden geçerken İngiliz askerleri pusu kurdukları halde: Üstad geçiyor onlar görmüyorlar ve rahat rahat geçiyor.

          Ademde vücut vücutta adem örnekleri:

          2- Yeni Said devrinde çok farklı bir hayat yaşamış. Risale-i Nurların yayılması için,her şeye sabretmiş hükümet adamlarının en ağır işkencelerine sabretmiş 28 sene sürgünlere. Hatta dünya kanunlarına göre hücre hapsi en çok 20 gün olduğu halde Üstad Bediüzzamanı üç ay hücre hapsinde tutuyorlar. Bütün bu ağır işkencelere duçar olduğu halde sabrediyor. 19 defa zehirledikleri halde, Allah Üstadı öldürmemiş. Aynı davadan 1500 defa suçsuz olduğuna hüküm veriliyor beraat ediyor. Tekrar sürgünlere mahkemelere alındığı halde Risale-i Nurları hedefine ulaştırmak için sabrediyor.

          Şimdi bakın ne demek: ademde vücut vücutta adem. Üstadımız tevazuun-alçak gönüllülüğün zirvesine ulaşmak için, kendini aşağıya çekmek için  Risale-i Nurlarda ifade ettiği bazı cümleler hakikatle alakası yoktur.

          Sizlere bunlardan bir kaç örnek vereyim. Mesela; Risale-i Nurda bir yerde: “Madem nefsim emmaredir. Nefsini islah etmeyen başkasını ıslah edemez. Öyle ise, ben nefsimden başlarım.” Yani Üstadın nefsinin derecesi en alçak derece olan Nefsi emmare de midir. Nefis terbiyesinin altı derecesi vardır. Nefsi Emmare, Nefsi Levvame, Nefsi Mulhime, Nefsi Mutmainne, Nefsi Razıye, ve Marziyye. Hayatı ile takvada herkese örnek olan Üstadımız Nefis terbiyesinde hiç ilerleyememişmidir Nefsi Emmarede mi kalmıştır?…

          Bir yerde:  “Dedim: Ey nefis ! Cehli mürekkep içinde, tenbellik düşeğinde, gaflet uykusunda söylediğin şu söze mukabil “BEŞ İKAZ”ı benden işit…” Bu doğrumu? Üstad cehli mürekkep içinde mi kalmış.

Bir yerde:  “Ey gafil Said!” Diyor. Ben bunu okurken aklımı  kullanırsam gafil Said diyemem Gafil Abdülkadir. Veya gafil nefsim dersem, icabını yapmış olurum.”

          Bir yerde: “Ben kendimi herkesten ziyade nasihate muhtaç görüyorum. kim isterse(bu nasihatı) benimle beraber dinlesin.” diyor buda doğru değil.

          Bir yerde: Sizin ihlasınız beni de ihlasa soktu. Yani Üstad İhlaslı değilmiş biz Üstadı ihlasa sokmuşuz öylemi?

          Hele bir yerde: “Siz bilseniz ben nasıl günahkâr biriyim. hepiniz yanımdan kaçacaksınız.” Allah Allah Üstad günahkâr biri ise: bizim halımız ne olur. Evet kardeşler ADEMDE VÜCUT VÜCUTTA ADEM budur. Üstad bize insan nasıl kibirden-gururdan kurtulur diye, bizlere hayatı ile çok iyi örnek olan bir şahsiyettir. Evet! Var olmak için kendini yok sayacaksın.  Başkasını değil kendini kötüleyeceksin. Hatta kendine iftirada atabilirsin. Başkasının kütülüğünü ağıza almak Dinimizde yasaktır. O gıybettir (Kardeşinin ölü etini yemiş gibi bir günahtır.) Ki o günahı yaptı isen, onun azabından kurtulman için, Gıybetini yaptıgın kimseden halallık almak şartı var.

          3- Üstadın tamamına yakın hayatı! Esarette savaşta hapishanelerde geçtiği için Evlenememiş. Görünüşte evlat bırakmamış. Amma 20.000.000. Nur talebesi onun manevi evlatları sayılırlar.

          Nurlara muhabbeti olan bir tarikatçi Nur talebelerine demiş: Ben Said Nursi yi çok seviyorum, fakat sakallı olsa idi daha çok sevecektim. Bir Nurcu kardeş ona demiş: Said Nursi Hazretleri diyor: Ben sakal bırakıp sonra sakalımı kesse idiler ben ölürdüm. Senin sakalını kesseler sen ölürmüsün? Yok. O zaman konuşma sus.

Risale-i Nurları tanımayla müşerref olan Pek Muhterem Erkek Kardeşlerim! Ve Muhtereme kız kardeşlerim! Bizler Çok bahtiyar kimseleriz Allahımıza ne kadar şükretsek azdır ki: Asrın Müceddine talebe olmuşuz. O yetmedi Ahır zaman Mehdisine talebe olmuşuz. Aman da’vamıza Sadakatla, Sebatla, İhlasla sımsıkı sarılalım. Allahımız bize verdiği bu büyük nimetin şükrünü bilelim. Eğer bu nimetin şükrü nedir sorarsanız? Bunun şükrü: 1- hiç terk etmeden Tadili erkânla namazımızı kılalım. Haftada en az 3-4 gün derslere katılalım. Günde en az 5 sahife Risale-i Nurlardan okuyalım ve Kur’an ve Cevşen gibi manevi ortaklıktan bizde hisse alalım. Allah bizleri son nefesimize kadar bu da’vadan ayırmasın. Çünkü Hiçbir şeyin yalnız başlamakla kıymeti olmadığı gibi, bunun da neticesini almak için devamda ciddi olalım.

Abdülkadir HAKTANIR

www.NurNet.org

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: