Vatandaştan Terörist Çıkarmak

Vatandaş ya da Yurttaş terimi ile basitçe  “Bir toplum içinde bir arada yaşayan kişi” anlaşılabilir. Ancak Vatandaş’ın tanımı da, her devlette, kendi anlayışlarına göre “Vatan”, “Millet”, “Devlet” tanımlarına yükledikleri anlamlar üzerinden farklı ifadelerle yapılmaktadır. Anayasal vatandaşlıktan öteye, bugün Demokratik vatandaşlık kavramı oluşturulmaya çalışılıyor.

Fransa’da doğum yeri Fransa sınırları içinde olanların vatandaş olma hakları vardır. ABD’de ise, vatandaş olmak isteyenler, Amerikan toplumuna tümüyle uyum sağladıklarını ve Amerikan geleneklerini benimsediklerini kanıtlamak durumundadırlar. 2000 yılına kadar Alman vatandaşı olmak için anne veya babasının Alman olması gerekliliği vardı.  Türk vatandaşlığına giriş ise üç yolla olmaktadır: Kanunla, yetkili makam kararıyla, seçme hakkıyla. Yapılan değişikliklere göre Türk’le evlenen yabancılar, bakanlık kararıyla vatandaşlığa geçebilmektedirler. İskân Kanunu’na göre ise yurtsuzlar ve mültecilere dair hükümlerle bunların da vatandaşlığa geçişleri düzenlenmiştir.

Ocak ayı içinde Fransa’da yaşanan hunharca katliamın üzerinden çok az bir zaman geçti. Öldürülen 12 kişinin bedenleri üzerinden herkes ifade özgürlüğünden dem vurdu. İfade özgürlüğünden daha önce gelen, bir insanın yaşama hakkıdır. Hiçbir şahıs o özgürlüğü alamaz. Ölenlerin 4 ü Yahudi’ydi, 3ü polisti ve polislerden biri de Müslüman’dı. Bunların hiç önemi yok, öldürülenler insandı… Ancak öldürülen karikatüristler de bir dinin kutsallarına hakaret kabul edilen bir karikatürü de yayınlamamalıydı.

Ölenlere Dünya’da destek gösterileri oldu, katilleri destekleyenler de. Ortam tam bir toz duman. Kimisi de tüm Dünya Müslümanlarını, Müslümanlığı suçladı. Kimse katillerin kimliği üzerinde durmadı, inançlar üzerinden algı geliştirmeye çalışıldı. Katiller kimdi? Fransız vatandaşı, Fransa’da doğmuş büyümüşler. Bir devlet vatandaşından nasıl böyle Terörist yetişir? Hiç mi o Devletin, Milletin suçu yoktur? O vatandaşlar kendilerini gerçekten Fransız vatandaşı hissetseler, toplumla bütünleşebilseler bu canice hareketi yapabilirler miydi? Onlar, Fransa’da yaşadıkları halde birer mutsuz, dışlanmış vatandaşlar olabilir mi?

Bu hareket bir terör hareketidir. Teröristin dini olmaz. Hiçbir din, insanların başka insanların kararlarına göre öldürmesini hoş görmez, izin de vermez. Teröristin inancı hiç önemli değil, ateist de olabilir. Terörist teröristtir. Dünya devletleri eğer barış istiyorlarsa, Dünyadaki tüm teröristlere karşı ortak hareket etmelidirler. Devletler kendi siyasal ve ekonomik menfaatleri uğruna, başka ülkelerde olan terör hareketlerine sessiz kalır, gizlice destekler veya duymazlıktan gelirlerse bir gün gelir terör onları da vurur. Ölen 12 kişi, şimdiye kadar Dünya’da öldürülen binlerce kişiden daha değerli olamaz. Öldüren de Fransız vatandaşı ölenler de. Öldürülenler böyle bir ölümü hak etmemişlerdir. Öldürenlerin inançları üzerinden algı yaratarak medeniyetler çatışmasına kapı açılmak isteniyorsa bu dünya barışına hizmet etmez.

        “Bütün insanlar yaşama hakları bakımından eşittir”, fikrini içtenlikle benimsemeyen, teröre karşı ilgisiz kalan veya Dünya’nın başka yerlerindeki terörü gizli/açık destekleyen Devletler ne kadar güvende de olsalar güvende değillerdir. Terör bir gün mutlaka onları da vurur. Çünkü “Kim bir zalime yardım ederse, ALLAH o zalimi ona musallat eder.” Hadis-i Şerif uyarınca Kader onları günü geldiğinde cezalandıracaktır.

Olayın bir de başka yönü var. Acaba teröristler canlı yakalanamaz mıydı? Yakalanıp sorgulanmasını birilerimi istemedi? Teröristleri yakalamakla görevli üst düzey yönetici polis memurlarından birisinin ise bu olaydan sonra intihar ettiği söylenirken, arkadaşları bu intihara anlam vermiyorlardı? Çünkü o kişinin ruhsal durumunda bir bozukluk yoktu.

Belki bir gün gerçekler çözülür, belki de örtülü kalır, bilemeyiz ki. ABD başkanı Kenedy 1963 yılında güçlü korumalar(!) altındayken Oswald isimli biri suikastçı tarafından öldürülür, onu da Ruby isimli birisi 2 gün sonra öldürür. Kendisi de 1967 de yargılanacakken kanserden ölür. Ve dünyanın en güçlü devletinin başkanının öldürülmesi olayı da böylece sırlarıyla beraber kapanır.

Gökkubbe altında işlenen suçlar bir gün gelir aydınlanır belki de ahirete kalır, ama biz kendimizden mesulüz, Devletler de vatandaşlarının can emniyetinden, onları topluma entegre etmekten sorumludur.  Herkes kendi görevlerini doğru yaparsa zulümler de son bulur, Dünya da cennet gibi olur…

Dr. Selçuk Eskiçubuk

www.NurNet.Org

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: