Vazifemiz! 

         Zübeyir Ağabeyden, Meşhur Mektubu:

         “Bismihi Sübhanehu. Vein min şeyin il-la yusebbihu bihamdihi. Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekȃtuhu.”

         Madem ki İslam’ın her derdine razı olduğunu bilmiyorsun, bu müjdenle bize aşk ve şevk veriyorsun, o halde iyi dinle; Vazifen, dikenler arasında güller toplayacaksın.  Ayağın çıplak elin açıktır. Buna sevineceksin.

         Fir’avunlar kucağında büyüyen çocuk Musa’ları  (A.S.)  kucağına alacaksın. Aldığın için dövecekler. Konuştuğun için zindana koyacaklar. Sevineceksin.

         Çöllere sürünsen kanınla ağaç yetiştireceksin. Kutuplara sürülsen, ısınla sebze yetiştirecen. Yeşilliği sevmeyenler olacak. Yakacaklar yıkacaklar. Sen bunu sabırla seyredeceksin.

         Karanlık zindanlara salarlarsa; ışık, paslı vicdanları görürsen; ümit, imansız kalplere rastlarsan, Nur vereceksin. Sen verdiğin için suç, sen getirdiğin için ceza, sen konuştuğun için mahkum olacaksın. Ve buna şükredeceksin.

         Anadan, yardan, serden ayrılacaksın. Candan gönülden  Kur’ȃna sarılacaksın. Damla iken deniz, nefes iken tayfun olacaksın. Derdini yazmak için derini kȃğıt kanını mürekkep edeceksin. Kimse ile görüştürmezlerse, mecnun olup çöllere düşeceksin. Leylȃ arar gibi Nur arayanları bulacaksın. Bulamazsan üzülmeyeceksin.

         Makamlar, servetler verilse, nefsini unutacaksın.

         Yalan iftira çamur fırtınasına tutulursan, hissiyatını terk edeceksin… Önüne demirden set yaparlarsa dişinle deleceksin. Dağları oymak gerekirse, iğne ile oyacaksın.

         Unutma! Nerede olursan ol;  küfrün ve cehlin temelini çürüteceksin. Bir gün Kur’an etrafındaki surların yıkıldığını görürsen hemen kemiklerini taş etlerini harç kanını da su edeceksin. Etrafına  ilimden, irfandan, faziletten, ahlȃktan  kaleler dikeceksin. Fakat kaleler fedailer ister. Hem de nasıl? Sende fedai olacaksın.

Bu mektubu okuyunca Mesnevi’yi okuyan Yunus gibi ” uzun olmuş” dişyeceksin. O’nun gibi ben olsa idim: sen de “Ne luzum vardı saymağa ,” kısaca ” Kur’an Talebesi olacaksın deseydin yeterdi” diyeceksin. Haklısın. Zira İslam yoluna giren; bilir ki, bu yol kıldan ince kılıçtan keskindir. Her kişinin işi değil, er kişinin yoludur.

         Seni bütün ruh-u canımla kucaklar, gözlerinden öper dualarına mukabele eder, Allah rızası dairesinde bulunmak üzere mektubuma son verirken, dalȃlete düşen din kardeşlerimin, kısa bir zamanda sizin gibi hidayete ermerlerini Cenab-ı Vacib-ül vucȗd olan Hazret-i  Allah-tan niyaz eeylerim. Âmin…

(Yazdıklarını aynen yaşayan Merhum Âğabeyimiz.)       

Zübeyir Gündüzalp

Bu güzel mektubu sizinle paylaşan: Abdülkadir Haktanır