Vicdan

Bediuzzaman , Hutbe-i şamiyenin , son kısmındaki vecizelerinden birinde vicdanın anâsır-ı esasiyesi dörttür.

Yani , iman eden bir kimsenin vicdanında çalışan , dörtlü bir sistem vardır der. Birincisi; İrade, ibadeti temin eder. Yani iman var , irade yoksa, insan farzları yapamaz ve haramları frenleyemez olunabiliyorsa, amelsiz bir mü’min olur.

İkincisi: Zihin, dimağ, tefekkür gücüdür. Vicdanın çalıştırdığı bu sistemin ulaştırdığı gaye ve netice , Marifetullah dır, yani imanlı ibadetli bu Mü’min ,tefekkürle Cenab’ı hakkın sıfatlarını, esmasını, tefekkür eder , Allah’ın hikmetlerini, zinetlerini, nimetlerini farkeder . Allah’ın Cemalini, celalini kemalini , ihsanını derecesine göre müşahede eder marifete ulaşır. Arif i billah olur.

Vicdanın üçüncü hassası, unsuru;Hiss dir. Böyle inanan, iradesini kullanıp , ibadet eden, zihnini tefekkürünü harekete geçirip , Arif olan kimse , hikmetlere,  nimetlere, kemalata bakarak his kabiliyeti İnkişaf eder ve , Muhabbetullaha ulaşır. Bütün bu merhaleleri geçen bir kula , bu makamda gerekli olan şey bu güzel hallerinin devamlılık kazanmasıdır. Burada devreye vicdanın dördüncü unsuru olan; Latifei Rabbaniye devreye girer.

Latife-i Rabbâniyenin kazandırdığı Müşahedetullah’dır , Latifei Rabbaniye mobil telefonların , baz istasyonlarıyla olan bağlantıyı koruyan , kapsama alanında irtibatı devam ettiren duruma benzer, o yüksek halin devamını sağlayan kişi kendisini devamlı huzuru ilahide hisseder . İmanı canlı, ibadeti devamlı, tefekkür diri , muhabbetullah’i güçlü kalır ve takva denilen en hayırlı koruyucu takva zırhını giyer şuurlu kulluk ruhu , süreklilik kazanmış olur.

Vellehu Yuhibbul Müttekiyn

Abdülhamid. ORUÇ