Yanlış Yolda Olan Arkadaşı Terk Etmek

Biz, Rahmeti gadabına galip Kerim bir Rabbin şerefli bir mahluku olduğumuzu unutmayalım, günahlarımızın pişmanlığına karar verip, bir daha yapmayacağımıza kesin kararımızı verdikten sonra: İlk önce pişman olduğumuz  günkü tarihi öğrenmek için takvime göz atarak, kendimize: Bu tarihten itibaren ben, beni hiç yoktan yaratan Allahın rızası dahilinde hayat süreceğimi Allah’ıma söz veriyorum demek lazım. Ve bunu yapabilmek için, ilk yapacağımız iş eski arkadaşlarımızı terk edip, onlardan uzak kalmaktır. Çünkü: “Sen bana arkadaşını söyle, sonra ben sana sen kim olduğunu söyleyebilirim”. Ata sözü, insanda arkadaşın ne kadar rol oynadığını gösteriyor.

Bundan sonraki yeni hayatta dahi arkadaşsız yapamayacağımıza göre kendimizi Kur’anın bu zamana bakan tefsirini okuyarak, imanını sağlamlaştırmaya çalışan Risale-i Nurları bol bol okuyup, yüzleri Nur olanlardan arkadaş bularak ailece  onlarla düşüp kalkmak bizim için çok önemlidir. (Hak yolda yürüyen her cemaate karşı muhabbet beslemek şartı ile) ben iyilerden en iyisini buldum deyip yolumuza davam edelim.

En iyisini buldum dedim, Evet! Bu eserleri yazan Üstad:Yanında Kur’andan başka kitap bulunmadığı halde yazdığı bu eserleri dünyanın meşhur ilim adamları harıl harıl okursa, kıymeti daha iyi ortaya çıkmaz mı?  

Dünyalar dolusu kıymetinde zenginlikleri bize bu karar kazandırdıktan sonra, nefis, şeytan ve daha önce bizle arkadaşlık eden insan şeytanları dahi bizi eski hayatımıza çekmeğe çalışacaklar; hatta onların içinde bizim en yakın akrabamız da olabilir, fakat biz onların oyunlarına bir daha gelmeyeceğiz. Yani bundan sonra  dost ve düşmanımızı iyice tanıyacağız ki, bir daha günah çukurlarına düşmeyelim. Aksi takdirde, yerinde saymak şöyle dursun, müthiş gayyalara yuvarlanmamıza o dost görünen düşmanlar sebep olabilirler.

Bir defa düşün! cebinden veya sandığında 10.000 Euro nu çalan birine hayat boyu küs durabilirsin de, seni ebedi cehenneme atmaya çalışanlara küs durmak niye olmasın. Fakat insanın günahları kalbini kararttığı için ve günahlarda küfre gidecek yol olduğu için, bu yoldan kurtulmayı çok az kimse başarabiliyor .

Hiç unutmayalım ki, bütün semavi kitap ve sahifeler ve 124.000 Peygamber Aleyhimüsselam ve 124.000.000 evliya ve en azından onlar kadar hak yolda gidenler de, O Peygamberlerin Aleyhimüsselamın gösterdikleri haberlere ve ortaya serdikleri mu’cizelere dayanarak bize haber verdikleri şu ki: Öldükten sonra tekrar dirilmek var, yani ahiret inancı ve orada karşılaşılacak hadiseler hiç şüphesizdir. şimdi, akıllı insan için, bu büyük bir hadise değilmidir?

Hele Allahın kanunlarına karşı gelmekle hayatını devam etmek isteyen imansız ve günaha boğulmuş insanın cehennemdeki halini düşünebilen kimseler için yollarını bulmağa büyük bir sebep değilmidir. Ne yazık ki, bugün gaflet perdesi o kadar kalınlaşmış ki: İmansızlarla günahkârları tehdit eden önümüzdeki o müthiş cehennemi görmezlikten gelip türlü türlü kandırmaca laflarla aklımızı uyuşturup türlü türlü esassız şeylerle kendimizi aldatıp, vücuduna zehirli bal sokanların hayatlarına benzer bir hayat sürüyoruz. O bal ilk önce tatlı gelir ama sonra sancılar şiddetlenmeye başlayacak.  Bazı kimse kendini aldatmak için Allah Kerim diyerek, bir çeşit ümitle günahlı hayatına devam ediyor. Acaba! Nasıl bir haince kendini aldatma bu ki, burada küçük parmakla ateşi değmeye cesaret edemezken, orada o müthiş ateşte yanmaya razı oluyorlar.

Evet! Doğru; Allah Kerimdir ama Adilimutlak ‘ta olduğunu unutma! Kur’ani Keriminde, Allah taşkınlık yapıp günaha boğulanları cehenneme atacağım dememiş mi? Fakat iman esaslarına şüphe etmeden kurtulursan, yine ümidin var  ama, günahın kadar cehennem ateşinde yanma tehlikesi de var.    

Bunu da hiç unutmayalım ki burada terini dökmediğimiz lokma bize lezzet vermediği gibi, bizim faydamız için bize verilen bazı mükellefiyetleri yerine getirmeden, Allah C.C bizi cennete koysa bile lezzet vereceğini aklımız pek kabul etmiyor. Hem de bahsinde bulunduğumuz o cehennem ateşinde yanmak azabından öte,  gençliği hiç bitmeyen, derdi, hastalığı, yokluğu, sıcak ile soğuğu olmayan mutluluğu hiç bitmeyen cennet gibi bir saadeti kaybetmek tehlikesi de var, kimin için? Günahlı hayata devam edenler için.

Ama az önce dediğim gibi yaptığımıza ciddi pişmanlık göstererek Allah’dan yardım isteyenin pişmanlığını Allah kabul ediyor. Bir kimse böyle bir iş yaptı mı hem kendisini, hem evlatlarını, hem de kıyamete kadar gelecek neslini kurtarmaya vesile olabilir. Biz bugün öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, manadan boş , yalınız maddecilik fikri ile göz merceğimiz bozulup çok şeyi yüzü ters görüyoruz. Televizyonlarda  seyrettiğimiz bazı devletlerin zülümleri ile öldürülen yaşlılar, kadınlar la  çocukların ölümlerini görünce, acımaktan içimiz sızlıyor. Fakat  onların o acı hallerin aslına bakılırsa,değil Müslümanların kafirlerin buluğ çağına girmeden, ölen evlatları kesin olarak cennete giderken, mazlum ölen kâfirler bile ahirette daha hafif azapla kurtulacaklardır. Ölen Müslümanların yavrularına gelince , burada ki dertli sıkıntılı meşakkatli bir kaç sene yaşamalarına  bedel , ahirette cennet gibi bir mutluluğu kazanacaklar, bu onlara az mı?

Kışkırtıcı medyanın tesirinde kalarak, bazıları bize: Ne duruyoruz! Orada ki Müslümanlara niye yardıma koşmuyoruz (Suriyeyi kast ederek)? Niye o Müslümanlara yardım için savaşa gitmiyoruz diyenlere cevabımız: Elhamdülillah devlet Reisimiz dindar. İşte o sebep 3-4 milyon nüfus onlardan bizde yaşıyor. Biz madem herhangi devlet erkânı değiliz. Devletimizin ordusu da silahı da var, lazım olduğu zaman bizi de alabilir gidebiliriz. Fakat şimdi o bizim vazifemiz değil.

Acaba gözümüz kör mu niye gömüyoruz ki, kahveler , meyhaneler ve daha bunlar gibi nice olumsuz yerlerde ebediyen cehenneme gitmek için çalışan vatandaşlarımız var, onlara nasıl bir faydamız dokunabilir, hiç düşünüyor muyuz? Oradakiler komşumuzun veya en yakın akrabamızın oğlu da olabilir. Çalışırken olmasa bile boş dururken onlara herhangi faydam dokunabilir mi diye hiç düşündük mü? Onlar için dua etsek bile, bize düşen bir vazifeyi yapmış oluruz. İnsanlara yardım:”Ya elle, ya dille, ya ağızla.” Yukarıda dediğim gibi dua ile olur. Aman onlar gibi olmayalım! Kafamızdaki aklımızı yılan yapıp, bana ne diyerek vurdumduymaz olmayalım kardeşler.

Paylaşan: Abdülkadir Haktanır

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: