Yarım Asır Öncesi ve Şimdi…

Büyük İslâm Mücahidi Bediüzzaman Said Nursî’nin bugün dünyanın her tarafında  sayıları milyonlarla ifade edilen talebeleri arasında çok sayıda doktor talebeleri de vardır. 
    
Babam Dr. Sadullah Nutku’nun Bediüzzaman’ın o doktor talebeleri arasında en tanınmışardan biri olmasında, 1955 yılında Risale-i Nurlar’ı tanıdıktan ve onun müellifi Bediüzzaman Said Nursi’ye talebe olduktan sonra, sırasıyla Bâb-ı âli’de, Sabah, İtttihad ve Yeni Asya gazetelerinde, vefatına kadar yıllarca devam etmiş olan sağlık köşesi yazarlığı esnasında okuyucularının suallerine  hem tıbbî cevaplar vermesinin ve hem de bilhassa Kur’an ve Hadislerden süzülmüş manâlar halindeki Risale-i Nur derslerinden “manevî tedavi” mahiyetinde nakiller yapmasının, İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü (şimdiki Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi) doktorluğunun, Risale-i Nur derslerine çok defa iştiraklerinin ve çok sayıdaki dinî amaçlı seyahatlerinin  de rolü olmuştu. 
    
Ben, o yıllarda  gazetelerdeki ilk yazısından itibaren yıllarca, onun sağlık köşesi yazılarının editörlüğü, redaktörlüğü ve sağlık köşesi yazarlığı yaptığı gazeteye ulaştırılması işleriyle ilgili yardımcısıydım. 
    
Kendisinin bir trafik kazası sonucu dört gün komada kaldıktan sonra 23 Ağustos 1972 tarihindeki vefat gününden başlayarak şimdiye kadar çok kişi tarafından onunla ilgili müstakil bir kitap yazmam benden istenilmişti. Nihayet, vefatından 47 yıl sonra, “Bediüzzaman’ın Doktor Talebesi Dr. Sadullah Nutku-(Hâtıralar-Yorumlar)” adıyla, 16,5×23,5cm ebadında 504 sayfalık bir kitabımı “şahıs yayını” olarak, Aralık 2017’de yayınladım ve şimdiye kadar bizzat satışını yaptım. 
    
Önsöz, Son Söz ve 17 Bölüm’den ibaret  olan o kitabımın çeşitli konularla ilgili bölümlerinden birindeki, yarım asır kadar öncesini anlatan ve bugünkü durumlarla da mukayeseler yapmak için malzeme olabilecek  yazıların alt başlıklarından bazıları şöyleydi:  Gazete ve Dergilerle Risale-i Nur Neşriyatının O Dönemdeki Önemi/ İlk Nur Gazeteleri ve Dergileri/ Bâb-ı Ali’de Sabah, İttihad ve Yeni Asya/ Yeni Asya Gazetesiyle İlgili Bir Yazı/ İttihad’ın  ve Yeni Asya’nın  İlk Çıkışları/ “Gazete Kurulma Devresi”/ Gazete Kurma Şartnamesi Şöyleydi/ Süleyman Demirel İle İlgili Tavır/ Akademik Personel Derslerimiz/ Süleyman Demirel’i Ziyaretlerimiz.
    
Ülkemiz ve İslâm âlemi için  çok önemli olan 24 Haziran 2018 seçimleri yaklaşırken, o kitabımdan şahidi olduğum olaylarla ilgili bazı kısımları nakletmemin  benden istenilmesi üzerine, önce sıcak bakmadığım bu isteği daha sonra red edemeyeceğimi düşündüm.
     
O kitabımda teferruatıyla bahsettiğim, babamla vefatından bir yıl önce, 1971 yılında birkaç kişi birlikte olarak  yaptığımız son Karadeniz seyahatimizde Rize’nin Çayeli kazasına geldiğimizde, Yeni Asya gazetesinin o zamanki Genel Yayın Müdürü Mustafa Polat’ın bir trafik kazasında vefat ettiği haberini telefonla alınca, o günün şartlarında babamın onun yerine vefat etmeye razı olmasıyla ilgili şu sözlerini duymuştuk: 
“- Mustafa Polat’ın Yeni Asya gazetesiyle yaptığı hizmetine devam edebilmesi için, onun yerine birisinin vefatı  gerekseydi, o kişi ben olmayi kabul ederdim..”. 
Bu, onun mukadderata isyanı değil; o zamanki çok zor şartlarda Kur’an ve iman davası uğrunda Risale-i Nur ölçüleriyle İslâmî bir gazete neşriyatı yaplabilmesinin devamı ve başarısı için, kendi dünya hayatından feragat etmeyi bile kabullenmesiydi.
Dr. Sadullah Nutku’nun dünyanın fanî yüzüne muhabbetle bağlanmadan ve bu fanî dünya hayatında “tevehhüm-ü ebediyet”e kapılmadan, Allah’a kullukta yüksek bir makam olduğu için, en büyük nimet olan hayatından feragat” arzusunda bulunması, o tarihten önce damadıyla yaptığı bir şehirler arası otomobil yolculuğunda da olmuştu.
 
Dr. Sadullah Nutku’nun yaklaşık yarım asır öncesindeki Türkiye’nin ortamında ve şartlarında Yeni Asya gazetesi Genel Yayın Müdürü Mustafa Polat’ın vefat haberini duyunca onun yerine kendisinin vefatını kabullenmesinin sebebi, yaklaşık yarım asır öncesindeki Türkiye’nin ortamının ve şartlarının, İslâm’ı yaşayabilmek ve onu tebliğ edebilmek hürriyeti bakımından bugünkü Türkiye’nin ortamı ve şartlarıyla kıyaslanamayacak şekilde çok farklı ve çok geride olmasıydı.
Yaklaşık yarım asır önceki Yeni Asya gazetesi, Türkiye’nin o günkü şartlarında gerekli ve faydalı İslâmî tebliği yapmaya çalışan günlük neşriyatı ile çok mühim bir boşluğu dolduruyordu. O zamanki Yeni Asya gazetesinin Risale-i Nur eserlerinden kısımlar nakletmesi de şimdiki gibi olmasına rağmen, onların yorumlarına dair bazı yazılar ve günlük siyasetle ilgili neşriyat tarzı, şimdiki Yeni Asya gazetesindekilere hiç benzemeyen bazı farklılıklar arz ediyordu.
Dr. Sadullah Nutku için kendi dünya hayatından da daha ehemmiyetlisi, âhirzamanda Risale-i Nurlar vasıtasıyla Kur’an ve iman hizmetiyle doğru İslâmiyeti tebliğ etmek olduğundan, yarım asır kadar önceki Türkiye’nin ortamında ve şartlarında Mustafa Polat’ın başında bulunduğu Yeni Asya gazetesi, bu mevzuda onun çok mühim taraftarlık göstermesi ve destek vermesi icab eden bir vazife icra ediyordu.
    
Yarım asır kadar öncesinin Türkiye’sindeki Risale-i Nurlar vasıtasıyla Kur’an ve iman hizmetinin içinde bulunduğu o zor şartları daha iyi anlayabilmek ve bugünün Türkiye’sindeki Kur’an ve iman hizmetinde çok artmış dinî hürriyetlerle hakkı tebliğle gerçekçi bir mukayesesini yapabilmek için, yarım asır kadar öncesine ”zaman içinde seyahat”lerle, o zaman dilimiyle ilgili başka hâtıraların penceresinden de istifade ederek bakmakta fayda olabilir.
   
Evet, Risale-i Nur talebelerinin ekseriyeti  için, Yeni Asya gazetesinin o günkü ehemmiyeti şimdikinden çok farklıydı.
 
Prof. Dr. Mustafa Nutku

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: