Yolumuzun son noktasını unutmayalım

Hazreti Adem ve Hazreti Havva ile yolculuğa başlayan bu insan, anne ve baba ile çoğalıp, ebed memleketine kadar devam ediyor ve edecektir. O ebedi hayattakiler iki guruptan oluşacaktır.
Birinci gurup Hakkın rızasını kazanıp, Allah’ın rahmeti ile, oranın mutluluk ve rahatlığının tarifi gayri kabil olan cennette sonsuz rahatlığı yaşayacaktır. Bu hayatı kazanmak kolay olmayacaktır, bilhassa bu zamanda çok zor. Çünkü iç ve dış düşmanların üretip ortaya serdikleri kavli ve fi’li menfi te’sirlerden korunabilmek çok zor.

Çünkü imansız, madde perestler her tarafımızı sarmışlar. Hatta ve hatta o hale geldik ki imandan ve müslümanlıktan bahsetmek gericilik kabul ediliyor. Müslümanların kurtuluş çareleri, farzlardan sonra ehli sünnet vel-cemaatten olan bir cemaate katılmak şartı var. Bilhassa nur cemaatine katılanların, onlara karşı cevabı çok daha kolay oluyor. Nur talebeleri ispatlayarak onların cevabını veriyorlar. Bu sebepten Allaha ne kadar şükretsek azdır. Bugüne kadar Allah’ın bu tehdidi ile karşılaşmadılar! İmansız ve imanı zayıf olanlar, korona virüs ile karşılaşanlar: Aman ne olur halimiz? Ya ölürsek yok oluruz! Zavallılar bilmiyorlar ki: Bizi hiç yoktan yaradan Allah Kur’anı Kerimde çok yerde öldükten sonra tekrar dirilmek kanunu olan haşirden bahsediyor. Zaten müslüman için, Allah’a imandan sonra haşre, öldükten sonra dirilmeye inanma şartı var.

Evet; yukarıda bahsettiğim o güzel mutluluk makamı olan cenneti kazanmak için bugün imansızlara, net cevap vermek için; o hususta bilgi sahip olmadan olmuyor. Çünkü dinsizler öyle olumsuz bilgiler üretiyorlar ki tarif edilmez. Halbuki Allah’ın yardımı ile Üstadımız Bedizzaman Hazretleri haşri ispat eden, haşir risalesi yazmış. Bu eseri okuyan kimse, kesinlikle haşri inkâr etmekten kurtulur ve haşri inkâr edenlere muk’ni cevaplar verebilir. Biz bu zenginliğimizden ötürü Allah’ımıza ne kadar şükretsek azdır.

Bunu da unutmayalım ki bu gün iki kutup arasında yaşıyoruz birini Üstadımız Risale-i Nur eserlerinde tarif ediyor: “Bir keşfelkuburun (Evliyaların alt mertebesi olan Evliya) ki: ölenlerin imanla mı imansız mı öldü biliyor.” Müşahedesi ile bir yerde kırk vefiyattan (Ölen kırk kişiden) Yalnız birkaç kişi imanlı ölmüş diyor. Bir başka yerde yalnız iki kişi imanlı ölmüş diyor. Bir yerde de kırk tane ölenden-vefiyattan yalnız bir kişi imanla ölmüş diyor.

Üstada sormuşlar? Bu insanlar namazsız mı imişler? Üstad demiş: Yok namazlı insanlar imişler. Görüyorsunuz ki, nasıl bir devrede yaşıyoruz. Yani imanda tek şüphesi olanın namazı da kabul olmuyor. Allah bu kutuptan bizleri muhafaza buyursun. Bu sebepten Üstadımız “İman insanı inşan eder belki insanı sultan eden. Küfür ise canavar bir hayvan eder.”

Evet Kafir kendi menfaatinden başka düşünmez. O öz kardeşini bile yalnız menfaati için sever menfaati bittiği yerde muhabbet de biter. Görüyorsunuz bu günlerde bu virüs sebebi ile devlet adamları ve bütün imanlılar sevap kazanmak için parası ile vücudu ile çok çeşit yardımda bulunuyorlar. Bu hal müslümanları çok sevindiriyor. Fakat imanı olmayan veya imanı zayıf olanlar bu güne kadar en ufak bir yardımlarını işitmedik. Bu da imanın insanı nasıl harekete geçireceğini gösteriyor.

Diger kutup ta Peygamberimiz Aleyhissalatu vesselam’ın buyurduğunun orjinalini yazıyorum: “Men temesseke bi sünneti inde fesadi ümmeti felehu ecrü mieti şehidin.” Yani ümmetimin bozguna uğradığı bir devirde benim sünnetimi yaşamaya gayret edenler yüz şehid derecesini kazanırlar. Evet hiç şüphesiz ki o devri yaşıyoruz. Tek partili İnönü devrinde: Kur’an okumak yasak. Ezanı aslına göre okumak yasak, Adnan Menderesi ezanı aslına çevirdiği için astılar. Bu seneye kadar askeriye astı diyorlardı. Bu sene onlar astıklarını devlet ispatladı…

İşte o devirden kalan o anne babalar evlatlarına din terbiyesi veremedikleri için günümüzde ortaya serilen kızlarını avrupaya benzemesini, bu açık saçıklığını başka sebebe bağlayamazsınız. Bazıları virüsten ötürü sokağa çıkmama yasağına uymadıklarından devlete itaate bağlıyorlar. Hayır dikkat edin imanı zayıf olan yerlerde ölümden korktukları için sokağa çıkmıyorlar. Sakın unutmayın ki imtihan vermek için bu dünyaya gelmişiz. Öyle bir imtihan ki ya hiç sonu olmayan mutlu bir hayat olan cennet hayatını kazanacağız veya imansız-ateistler için sonu olmayan bir devirde cehennem ateşinde yanmak var. İmanlı olan günahkârlar günahları kadar ateşte yanmak var. Sonra onlarda cennete dahil olurlar.

Bakın medyadaki spikerlerin çoğu hiç Allah’tan bahsetmezler. Bugün vukua gelen bu koronavirüsten bahis ederken tesadüfen oldu diyerek zavallılar hiç bu olayı Allah’a vermezler tesadüfen oldu derler. Tesadüfen oldu da, bu virüs bütün dünyaya nasıl yayıldı? Virüsler Çanakkale’de Seyyid Alinin kaldırdığı 270 kilolu bombası gibi büyük değil, belki bir mm. karedeki hücrede 500 adetten çok. O virüs, bir insana isabet ederse, o zavallının kurtuluş ümidi çok az. Ey insaf ehli kardeşler! Sakın bu oyuna gelmeyin! Bu ancak günahkârlı ikaz için Allah tarafından bize bir uyarıdan başka değildir.

Paylaşan: Abdülkadir Haktanır