“-Yuh olsun!..”

Bir cenazeyi uğurlarken Batı’lı gayrimüslim bir müzisyenin bestelemiş olduğu bir “Cenaze Marşı” eşliğinde yavaş yavaş yürümenin, uğurlanan cenazeyi topluca alkışlamanın, ağıtlar okumanın, onun vefatının yıldönümlerinde kulakları tırmalayıcı tiz sesli sirenler çalmanın, saygı duruşlarında bulunmanın, vb, İslâm’ın kaynaklarında tavsiye edilmemiş şeyler yapmanın o cenazeye faydası olur mu? Bu mevzudaki bir kıssadan hisse çıkarabilmek faydalı olur.

* * *

Bir küçük yerleşim yerinde, bir vefat eden olduğunda o yerleşim yerinin meczubu olarak bilinen birisi ekseriya cenaze alayının geçeceği yol kenarında yüksekçe bir yere çıkar ve cenaze önünden geçerken;

“-Yuh olsun!..”

diye yüksek sesle bağırırmış”

Bilhassa o cenazenin yakınları o meczuba, bu yaptığından dolayı çok kızarlar ve meczuba;

“-Bizden evvel ölürsen, senin bu yaptığını biz de sana yapacağız”

derlermiş.

Nihayet, o meczubun da eceli gelmiş ve vefat etmiş. Onun cenazesi de, o yerleşim yerinde diğer cenazelerin geçirildiği yoldan geçirilerek götürülürken, o meczubun daha önce kendi akrabalarına yaptığını bu defa onun kendisine yapmak için bazıları, o meczubun hayattayken yol kenarında durduğu yüksekçe yerde toplanmışlar ve meczubun cenazesi tam önlerinden geçerken onlar da;

“-Yuh olsun!..”

diye meczubun cenazesinin ardından hep birlikte bağırmışlar!.

Böylece, daha önce vefat etmiş akrabaları için söylemiş olduğu “Yuh olsun!..” sözünü o meczuba iade edip intikamlarını aldıklarının rahatlığı içine girmek üzereyken, hiç beklemedikleri bir şey olmuş ve meczubun eller üstünde taşınan tabutunun kapağı açılmış! Meczub, tabutunun içinde ve kendisinin dünya hayatının sona ermesinin ardından “Yuh olsun!..” diye bağırmış olanlara doğru oturmuş halde, onların tümünden de daha yüksek sesle:

“-Eğer ben de dünyadan, sizin vaktiyle dünyadan ayrılmış olan akrabalarınız gibi ayrılıp gittiysem; bana da yuh olsun!..”  

diye bağırmış ve tekrar tabutunun içine boylu boyunca yatmış!.

             * * *

              Bu kıssanın ardından;

“-Böyle bir vak’a gerçekten olmuş mu?”

sorusunun üzerine lüzumsuz şekilde odaklanıp, herhalde bundan alınabilecek çok mühim bir hakikat dersine kayıtsız kalmamak gerekir.

Prof. Dr. Mustafa Nutku  

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: