Zafer: Bir Yâr-ı Vefadâr…

Zafer’in muhteviyat ve münderecatını soruyorsunuz.

Vezaif-i diniyenin mahiyetini, ahlâk ve fazilet-i milliyenin ehemmiyetini ders veriyor. Anladığım kadarıyla fikirde, ilimde, irfanda, edebte bir numune-i imtisal desem sezadır.

Kardeşim, Zafer’in her satırı bence bir zafer sancağı, muzafferiyet nişanesidir. Zira bir mihr-i faziletin zuhurunu müjdeliyor.

Malûm olduğu gibi her kalem erbabı böyle bir lütfa mazhar olamaz. Çünkü bu tatlı ve edebi beyanlarınızla Nurun hakikatlarını kırkbin başlı melaike gibi cihanın her yerine ilan ediyorsunuz ve fazilete müstağrak vicdanları ihya ediyorsunuz. Evet, Zafer, gençlerimizin mürşidi, ihtiyarlarımızın medar-ı tesellisidir. Ehl-i fikrin serveti, ehl-i irfanın zînetidir.

Mecmuanız enzar-ı istifadeye arz edildiği günden beri o güzel ve faydalı ibretamiz yazılarınızı okuyup da istifaze ve istifade etmeyen bir insaf sahibi tasavvur edilemediği gibi, takdir etmeyen bir fert de düşünülemez.

Nur arayanların, ona kavuşmak isteyenlerin, ona âşık olanların, o menba-ı feyze koşanların bir zaferidir. Evet, böyle bir zaferin tahakkukunu iftiharla söyleyebiliriz. İnsan hayırlı işlerde her neyi murat ederse biiznillah muvaffak olur. An şart ki âkılâne ve hakimane davransın.

Zafer’in muhteviyatı ve münderecatı Risale-i Nur’un meşrebine münasib olduğu gibi, fıtrat-ı beşeriyeye de muvafıktır. Doğrusu bu âlicenap gayretiniz şayan-ı takdirdir.

Evet, Zafer’in zevk ve şevkini ruhen hissettim. Zafer bizimdir. Zafer Kur’an’nındır. Zafer Hakkındır. Zafer Nurundur. Zafer’in telaffuzu bile gönüllere haz, ruhlara heyecan, kalblere sürûr, fikirlere intibah, vicdanlara ziya veriyor.

Evet, Zafer derken, bir yâr-ı vefâdar gibi hayalimi alıp zeminin aktarını gezdirdi. Tâ mazinin derinliklerine götürdü. Ezelden ebede kadar bütün zaferleri düşündürdü. İmanın küfre, hidayetin dalâlete, nûrun zülumata, Hakk’ın batıla muzafferiyetini tahattur ettirdi. Elhamdülillah dedim. Zafer ne mukaddes nimettir, ne ulvi hakikatlardır ki, gönülleri cezb ve akılları celb ediyor.

Âlem-i insaniyetin ve İslâmiyet’in mes’uliyeti ancak zaferdedir. İşte bu izandandır ki şuurlu ve âlicenap kalemleriniz bütün kuvvetiyle bir âhenk içerisinde imanın esrarından gelen huzur ve sürûr katrelerini gönüllerin en derin köşelerine damlatıyor. Böylece kalblerde, fikirlerde binbir türlü latif sünuhatlar uyandırıyor.

Bu tükenmez gayret ve himmetiniz ile omuzunuza aldığınız bu kudsi hizmetiniz inşaallah kıyamete kadar payidar olacaktır.

Mehmed Kırkıncı