18 Beden Dili Taktiği ile Daha Kaliteli Bir İletişim

Beden dili iç dünyamızın dışarıya açılan kapısıdır. Bu yüzden çevremize olumlu mesajlar vermek için beden dilini kullanmayı bilmek gerek. İşte size hayat kurtaran birkaç tavsiye:

1. Kollarınızı ve bacaklarınızı çaprazlamayın: Bu hareket savunmacı ve tetikte görünmenize yol açar. Kollarınızı da bacaklarınızı da serbest bırakmalısınız. Fazla yayılmadan tabi!

2. Göz kontağı kurun ama gözünüzü dikip bakmadan: Konuştuğunuz kişilerin gözlerine bakın. Bu onların size güven duymasını sağlar. Ama çok dikkatli ve gözünüzü ayırmaksızın bakmamaya çalışın; bu ise muhatabınızı tedirgin eder.

3. Kendinize ait bir yeriniz olmasından çekinmeyin: Rahat oturun, köşenize büzülmeyin, “oturduğum ya da beklediğim bu yer şimdilik benim” imajı verin. Kollarınız, bacaklarınız, gözdeniz eğreti değil rahat dursun.

4. Omuzlarınızı rahat bırakın: Gergin olduğumuz zaman tüm yük omuzlarımıza binmiş gibi omuzlarımızı düşürürüz. Bu bitmiş, tükenmiş ve çaresiz görünmemize neden olur. Omuzlarınızı bir süre öne arkaya hareket ettirerek rahatlatın, omuzlarınız ve boynunuz dik olsun. Tabi abartmadan ve yapaylığa kaçmadan…

5. Muhatabınızı anladığınızı belli edin: Karşınızdaki kişi konuşurken onu dinlediğinizi gösterir şekilde başınızla onaylayabilirsiniz. Ama abartmayın; yoksa Ağaçkakan Woody damgası yersiniz.

6. Başınızı dik tutun: Ama yapmacık değil rahat ve doğal bir şekilde…

7. Muhatabınıza yönelin: Karşınızdaki kişinin sözlerine önem verdiğinizi belli etmek için ona yönelin ve hafifçe ona doğru eğilin. Bu esnada rahat olduğunuzu göstermek için de ara sıra arkanıza yaslanın. Çok fazla öne eğilmeniz onay beklediğiniz veya çaresiz olduğunuz, çok fazla arkaya yaslanmanız da küstah ve mesafeli olduğunuz mesajını verir.

8. Gülümseyin: Bazı şeyleri hafife almayı bilin; olayların arka yüzündeki mizahî yönü görün. Rahatlayın, gülümseyin. Pozitif olursanız insanlar sizi dinlemeye daha gönüllü olurlar. Ama kendi şakalarınıza gülen ilk kişi siz olmayın. Bu çaresiz ve kaygılı olduğunuzu gösterir. Bir kişiyle tanıştığınızda da gülümsemeyi ihmal etmeyin, ama bu gülümseme yüzünüze yapışmasın, aksi takdirde samimi görünmezsiniz.

9. Yüzünüze dokunmayın: Bu tedirgin ve endişeli olduğunuzu, aynı zamanda dikkatinizin dağıldığını gösterir.

10. Gözleriniz yere değil karşıya baksın: Yere ya da muhatabınızın dışında çevredeki başka şeylere bakmayın. Başınızı dik, gözleriniz karşıda olsun; ama önünüzü göremeyecek kadar da uzakta değil…

11. Sakin olun, aceleci davranmayın: Hızınız çok şey anlatır. Mesela yavaş yavaş yürüyorsanız bu sizi sakin, özgüvenli ve stressiz gösterir. Diyelim ki biri size sesleniyor, boynunuzu son hızla aniden o yana çevirmek yerine yavaş ve sakin bir şekilde yönelirseniz daha kendinden emin bir duruş sergilersiniz.

12. Kıpırdanıp durmayın: Parmaklarınızı çıtlatmak ya da masaya vurmak, boynunuzu kıtlatmak, bacaklarınızı sallamak gibi gerginliğinizi belli eden tik benzeri hareketlerden kaçının. Bu imajınızı zedelemekle kalmaz, karşınızdaki kişinin dikkatinin dağılıp rahatsız olmasına yol açar.

13. Ellerinizi güvenli bir şekilde kullanın: Ellerinizi yüzünüzde gezdirmek ya da bir yere vurmak yerine konuşmanızı güçlendirici araçlar olarak kullanın. Anlattıklarınızın etkisini artırmak için abartıya kaçmadan ellerinizle açıklamalarınıza güç katın. Tarif ettiğiniz bir şeyin büyüklüğünü, etkisini ifade etmek için uygun el hareketleri kullanabilirsiniz. Ancak ellerinizin oradan oraya savrulmasını önleyin, onları kontrol etmeyi bilin.

14. İçeceğinizi göğüs aşağısında tutun: Sohbet sırasında elinizde çay, kahve ya da meyve suyu gibi bir içecek varsa bunu göğüs hizasında ya da çenenize yakın bir yerde tutmanız sizi savunmacı ve mesafeli bir kişi olarak gösterir. Bardağı daha aşağılarda, örneğin bel hizanızda tutun.

15. Omurganızın nerede bittiğinin farkında olun: Çoğumuz sırtımızı dik tutup başımızı öne eğerek dik oturduğumuzu sanırız. Ancak omurgamız zannettiğimiz gibi boynumuzda değil daha yukarıda, başımızın arka kısmında biter. Oturuşunuzda bu bilgiyi göz önünde bulundurun ve sırtınızın yanında başınıza da dik tutun.

16. Muhatabınızla aranızdaki mesafeyi dengeleyin: Karşınızdaki kişiyle aranızdaki mesafe 1 metreden az olmasın. Bu mesafe yakınlık derecesine ve konuşulan konuya göre değişir ama rutin kural budur. Muhatabınızın kişisel alanına dâhil olmayın, aksi takdirde sıkılmasına ve dikkatinin dağılmasına yol açarsınız. Bu durumda uzun bir sohbet de hayal olur.

17. Aynalayın: Muhatabımızla aramızda iyi bir iletişim oluşmuşsa, farkında olmasak da birbirimizin vücut hareketlerini aynalarız. Siz de bunu bir kural haline getirin. Muhatabınız size doğru eğilmişse siz de eğilin, size gülümsüyorsa siz de gülümseyin. Tabi aşırıya kaçmadan! Ama her hareketini hemen peşi sıra tekrarlamak tuhaf bir atmosfer yaratacaktır. Burada da ölçüyü kaçırmamaya özen gösterin.

18. Pozitif yaklaşım geliştirin: Olumlu, açık ve rahat olun. Hissettiğiniz her şey beden dilinize, oradan da muhatabınıza yansır. Bu yüzden duygularınızı yönlendirin, pozitif düşünceler besleyin.

Henrik Edberg

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: