Abdullah Yeğin ve Hüsnü Bayram Ağabey
Lahika Yayınladı
Aziz, sıddık kardeşlerimiz!
Evvelen: Necib Üstadımızın;
“.. bu şühur-u selase çok kıymettardır. Leyle-i Kadrin sırrıyla seksen sene bir ömrü kazandıracak bir vakitte, en iyi, en efdal şeylerle meşgul olmak lazım geliyor.
İnşaallah Kur’an’a ait mesaille iştigal, bir nevi manevi mütefekkirane Kur’an okumak hükmündedir.
Hem ibadet,hem ilim, hem ma’rifet, hem tefekkür, hem kıraat-ı Kur’an manaları, risalelerin istinsah ve mütalaalarında vardır itikadındayız. Zaten bu ciheti siz takdir etmişsiniz.”
ifade buyurmasıyla bu gelen şuhur-u selasede en ziyade ihtiyacımız ve medar-ı tesellimiz, menba-ı şevkimiz ve nokta-i istinadımız Nurlarla meşguliyetimizi ziyadeleştirmektir ta ki her hadisenin verasında, her meselenin arkasında rahmetin ve inayetin izini, özünü, yüzünü görebilelim.
Evet hem yine Üstadımız şuhur-u selasemizi tebrik manasında bizlere müjdeliyor
“Seksen sene bir manevi ömr-ü baki kazandıran şuhur-u selasenizi ve mübarek kudsi gecelerinizi ve Leyle-i Regaibinizi ve Leyle-i Mi’racınızı ve Leyle-i Beratınızı ve Leyle-i Kadrinizi ruh u canımızla tebrik ve her bir Nurcunun manevi kazançları ve duaları umum kardeşleri hakkında makbuliyetini rahmet-i İlahiyeden rica ve hizmet-i Nuriyede muvaffakıyetinizi tebrik ederiz. (Emirdağ-2, s.121)” buyuruyorlar.
İki dehşetli harb-i umuminin neticesinde beşerde hasıl olan bir intibah-ı kavi ve beşerin tam uyanması cihetiyle kat’iyen dinsiz bir millet yaşamaz. Rus da dinsiz kalamaz, geri dönüp Hristiyan da olamaz. Olsa olsa küfr-ü mutlakı kıran ve hak ve hakikate dayanan ve hüccet ve delile istinad eden ve aklı ve kalbi ikna eden Kur’an ile bir musalaha veya tabi olabilir. O vakit dört yüz milyon ehl-i Kur’an’a kılınç çekemez. (Emirdağ-2, s.72)
“Evet, ben nasıl bu kış içinde baharı temenni ediyorum ve arzu ediyorum fakat irade edemiyorum, getirmeye teşebbüs edemiyorum. Öyle de hal-i alemin salahını temenni ediyorum, dua ediyorum ve ehl-i dünyanın ıslahını arzu ediyorum fakat irade edemiyorum çünkü elimden gelmiyor. Bilfiil teşebbüs edemiyorum çünkü ne vazifemdir ne de iktidarım var.”(Mektubat, s. 69) diyen Üstadımızın da inşaallah buradaki ifadesindeki temenni ve duasına bizler de binler amin diyoruz.
Şimdi bu zamanda en büyük tehlike olan zındıka ve dinsizlik ve anarşilik ve maddiyyunluğa karşı yalnız ve yalnız tek bir çare var: O da Kur’an’ın hakikatlerine sarılmaktır. Yoksa koca Çin’i az bir zamanda komünistliğe çeviren musibet-i beşeriye; siyasi, maddi kuvvetler ile susmaz. Yalnız onu susturan hakikat-i Kur’aniyedir.Rehber Risalesi’ndeki Leyle-i Kadir meselesi, şimdi hem Amerika hem Avrupa’da eseri görülüyor. Onun için şimdiki bu hükumetimizin hakiki kuvveti, hakaik-i Kur’aniyeye dayanmak ve hizmet etmektir.Bununla ihtiyat kuvveti olan üç yüz elli milyon uhuvvet-i İslamiye ile ittihad-ı İslam dairesinde kardeşleri kazanır. Eskiden Hristiyan devletleri bu ittihad-ı İslam’a taraftar değildiler. Fakat şimdi komünistlik ve anarşistlik çıktığı için hem Amerika hem Avrupa devletleri Kur’an’a ve ittihad-ı İslam’a taraftar olmaya mecburdurlar.
(Emirdağ-2,s.54)
“Bu ahir zaman çok çalkalanıyor, bu fitne-i ahir zaman acib şeyler doğuracağını ihsas ediyor.” (Barla Lahikası s.339)
Aziz, muhterem kardeşimiz Tahsin Bey!
Leyle-i Kadrinizi tebrik eder, muvaffakıyetler dileriz. Üstadımız size hususi selam ediyor. Dedi ki:Tahsin’in neşrettiği Tarihçe-i Hayat yirmi büyük mecmua kadar fayda verdi, fütuhat yaptı.Şimdi bir parça ilişmelerine kat’iyen merak etmesin. Nazar-ı dikkati celbettiği için büyük bir ilanname hükmüne geçti. Şimdiye kadar nasıl ki yirmi senedir yirmi büyük mecmua perde altında intişar etmesiyle çok büyük fütuhata medar oldu. Tarihçe-i Hayat’ın da perde altında intişarı inşaallah aynı neticeyi verecek. (Emirdağ-2 s.235)