Adavet

Adavet, Sünnilerin de Şia’nın da damar ve hislerine kadar yerleşen bir hastalık olmuş.

Her hatadaki ilk tepki, kalpten çıkan bir adavet, bir intikam, ‘zaten böylelerdi‘ şeklinde olmuş. Demek herkes birbirini riyakârane seviyor! 

Kraldan çok kralcı, devletten çok devletçi, Müslümandan çok İslamcı, yaşamaktan çok yaşatıcı libasıyla dolaşan birer meczup, birer hodbin olmuşuz!

En hassas daireler yerine en geniş daireler bizi yönlendirir olmuş!

Önündeki yetimi, hatta kalbindeki miskini değil, ötelerde heyecan arar olmuşuz!

Adavet, en zevkli lisanımız.. en müstamel silahımız.. en umumi mergubumuz olmuş!

Koca Ümmet paydasına yıllardır ağıt yaktıran, Nebi’yi secdelerden kaldırmayan bu cehalet değil de nedir?

Ey Nurcu, sen de düştün bu kuyuya.

Nefsin attı vicdanını, şeytan sürdü ağzına zehirli balı.

Sen Ey Nurcu, boğulurken siyasette, aklın sarhoş olurken, kanarken kalbin, hem şiddete taraftar olmaya başlarken dilin, nasıl kurtaracaksın ümmeti?

Cankurtaran cana muhtaç, ne yapsın çocuk-misal şu alem-i İslam?

Sen canında adavet lekesini temizleyip atmadıkça, nasıl ıslah eder, hidayet dağıtır bir musluk olursun?

Sorarım size, nasıl ıslah olacak bu ümmet-i Muhammediye (asm)?

Ne zaman kılıçlar düşüp, kelimeler kalblere yerleşecek?

Nur var Nurcu yok..

Kitap var Kari yok..

Dert var Doktor yok..

Derman var Talip yok..

Sizlere ‘Düşmanlık zevkinin müptelaları’ deseler ne deriz, o müptelalara ne yaparız?

M. Fatih Özbilen

www.NurNet.Org

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: