Adl İsmi Allah’ın (cc) adalet üzere oluşu, tam bir ölçü ve miktar ile yaratıp hareket ettiren, hakkını verip koruyan Esma-i hüsnasıdır.
Kâinat bir saray dünyamızda o saray içindeki bir şehir gibidir, gerek sarayda gerek şehirde tamirler, tahripler harpler, hicretler hiç durmuyor adeta kaynıyor. Doğumlar ölümler içinde yuvarlanan bir hayat var alem var.
Oysa o sarayda o şehirde öylesine hayret verici muvazenede ölçü mizan var ki akıllara durgunluk veriyor. Bu da bize ispat eder ki, bu hadsiz kâinatı bu dünyamızı her an görüp nazarı teftişinden geçiren biri var.
Yoksa bir balıktan çıkan binler yumurta bir bitkiden çıkan binler tohum sel gibi hücumuyla her tarafı istila ederek nizamı bozardı. Yahut bazılarının dediği gibi bu işleri tabiat, tesadüf yapıyor olsaydı kâinat ve dünyamız bir günde harab olurdu. Denizler dolup kokuşacak, hava zararlı gazlarla zehirleyecek, zemin çöplüğe mezbahaya, bataklığa dönecekti. Dünya boğulacaktı.
Nitekim ABD ‘de suni bir dünya yapmışlar fakat havadaki oksijen ve karbondioksiti bile istenilen seviyede tutamamışlar.
İşte bak hayvanın vücuduna kandaki al yuvarlar, ak yuvarlar ve zerrelere, bedenindeki organlara azalara, denizlere, yer altındaki su kaynaklarına, yine canlı mahlukatın, nebatatın doğumları vefatları, her güz ve baharda ağaçların, çiçeklerin, bitkilerin tahrip olması tekrar yenilenmesi. Yıldızların, galaksilerin, gezegenlerin hareketleri, ışığın, karanlığın, sıcağın, soğuğun değişmeleri, ne derece hassas bir mizan ile ölçülüyor, tartılıyor. Hiç bir yerde israf yok, habes iş yok, her şey mükemmel ve intizam içinde oluyor, her akıl sahibi bunu görüyor ve gösteriyor. Hatta ilim, fen de buna tercümanlık ediyor.
Güneşin, gezegenlerin bir birine olan uzaklığı, her birinin dönüyor olması, süratleri bir Adil Hakimi bildiriyor, tanıttırıyor. Bilhassa dünyamız yani küre-i arz diğer bir tabirle üzerinde gezdiğimiz gemimiz kendi etrafında dönüyor, güneş etrafında dönüyor, üstüne üstlük hepsi birlikte hızla bir yere doğru gidiyor. O harika süratıyla üzerinde bulunan hiç bir eşya dağılmıyor, dökülmüyor, sarsılmıyor, fezaya fırlamıyor. Bir saniye muvazenesini bozsa kıyamet kopacak.
Her şeyin dizgini elinde, her şeyin anahtarı yanında olan Adil Hakîm Allah (cc) umum eşyayı bir tek şey gibi kolayca terbiye ve idare ediyor.
Mahkeme-i kübra da insanların amellerini mizan ile adalet ile tartacağını akıldan uzak görüp inanmayanlar bu dünyada gözüyle gördüğü nizama intizama dikkat etse elbette hiç şüphesi kalmayacak, tasdik edecek.
Ey insafsız, adaletsiz, iktisatsız, kirli, nezafetsiz insan, bu kâinatın esası ve düsturu olan adalete karşı geldiğinden umum mevcudata muhalefet ediyorsun, adeta nefretine hiddetine sebep oluyorsun. Kâinat adaletle hareket ediyor ve insana da bunu emrediyor. Ölçüde sınırı aşmayın, adaletli davranın, zira ahirette mizanınızı ziyana düşürmeyin.
Beşerin bulaşık eli karışmamak şartıyla hiçbir şeyde hakiki nezafetsizlik ve çirkinlik görünmüyor.
Kuranı Kerimin emrettiği adalet, iktisat, nezafet beşerin hayatı için ne kadar esaslı birer düstur olduğunu anla. Yine Kuranı Kerimin üç ışığı rahmet, inayet ve hafiziyet yani Allah’ın merhameti şefkati, yardımı, lütfu, koruyuculuğu, haşri ve âhireti gerekli kılıyor. Hiç mümkünmüdür ki rahmet inayet adalet ve hikmet sahibi Allah (cc) ahireti getirmesin bu mazlumların hakkını zalimden almasın, adaletsiz nezafetsiz insanlardan hesap sormasın.
Çetin KILIÇ
Kaynak : RNK