Alın bu Cennet kokularını kullarıma ulaştırın!

Cennet-Cicekleriİlk önce güller açtı bahçemizde…

 Efendimiz’in (s.a.v.) “Benim nurumdan yaratıldı” dediği o Cennet çiçeklerinin kokusu kapladı her yeri. İlk fasıl tamamlanıp yerlerini geriden gelen tomurcuklara bıraktığında, bu sefer de rengarenk şebboyların o latif kokuları duyulmaya başlandı. Hiç bir bakım gerektirmeyen bu mütevazi çiçekler, her seneki yerlerinden baharla birlikte boy gösterip boyunlarını büktüğünde, hanımellerinin ciğerlere bayram yaptıran o asil nefesi sardı ortalığı.

 Geçen hafta yazlığımıza geldiğimizde beyaz zambakların, bu hafta ise mutfağımızın hemen önündeki manolya ağacının büyüleyici kokusunu teneffüs ettik. Henüz okullar kapanmadığı için bir kaç gün sonra Adapazarı’ndaki evimize tekrar döneceğiz. Burada kalacağım günler boyunca manolya çiçeklerinin de kar beyazı yapraklarını dökerek bize veda edeceği anlaşılıyor. Tabi ki bu yıl için… Ama pek üzülmüyorum.

 Çünkü balkonumuzun biraz ilerisindeki ıhlamur ağacı, tomurcuklarını birer birer açıp Cennetin bilmem hangi köşesinden gönderilen o güzelim kokuları yaymaya başlayacak. Daha sonra da ikinci fasıl güllere bırakacak görevini..

 Bu güzellikleri hak etmek için yaptığım pek bir şey yok. Çünkü bahçemi ne yeterince sulamaya vaktim var, ne de ekip biçmeye. Onları kuru topraktan çıkartan kudret, uçsuz bucaksız gökyüzünden indirdiği rahmetle onların susuzluğunu giderirken, ihtiyaç duydukları mineralleri de yine kara topraktan süzüp gönderiyor kendilerine.

 Sonra da:

 — Alın bu Cennet kokularını kullarıma ulaştırın!.. diye emrediyor onlara. Ulaştırın ki, benim çiçekleri hiç solmayan o baki memkeletime şevkleri artsın. Ve kendilerini hangi güzelliklerin beklediğini görebilsinler.

 Güzeli görmeyenler, çirkinlerle yetinmek zorundalar…

Cüneyt Suavi

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: