Allah’ın yarattığı mucize varlık insan

Allaha hakkıyla inanıp dinini yaşamaya gayret eden aziz ve Muhterem vatandaşlarım! Bizim ana hedefimiz olan imanla ölmek için her tarafımızı saran provakatif saldırıları def edip, dine karşı bağlılığımızı pekiştirmek maksadıyla, inkar edilmez bazı deliller nazarınıza sunacağım.

Her ne kadar tabiat safsatalarına inanan bu sereceğimiz delilleri hiçe sayarak, olumsuz yolda devam etseler de, biz Nur Talebelerine İnşaalla’hurrahman onların, en ufak bir kötü tesiri bize zarar veremeyecektır. Çünkü bunu herkes bilmeli ki, fen hakim olduğu bir devirde, boş nakiller değil İSPAT konuşur.

O münkirler, bu insanı en üstün bir varlık yaratan Allah, insandan şükür vazifesini gören o namaz 24 saatten tek bir saat, beş vakit namaza kafi geldiği halde, onlar namazı kılmayıp ve diğer kötü hareketleri ile cennetteki ebedi mutluluğu elden kaçırıp, onun aksine ebedi cehennem ateşinde yanmaya düçar olacaklarını hiç düşünmeden, imansızlıklarının neticesi, namaz kılmaktan kurtulmaları için, türlü türlü safsata uydurup ortaya seriyorlar.

Allahımıza sonsuz şükür ki onların safsatalarını yalanlayıp ve inkâr edilmez delilleri ortaya serebilen bir zat olan Üstadımız Bediüzzaman Hazretlerini gönderip, Üstad, hapishanelerde yanında kaynak kitap olmadan 130 parça Risale-i Nur eserleri ile; onların öne sürdükleri olumsuz delillerin tamamını, fenni deliller ile ispatlayarak çürüttü. Ve o eserler dünyanın 60 diline tercüme edilip onların da imansızlıktan kurtarmaya sebep oldu. Allaha şükür.

Ne çok bahtiyardır o ki bu kitapları okumakla bu zamanda okullarda aldıkları inkârcılık fikrinden kurtulup, Allahın emirlerine uyma gayretinde oluyor. Ne bedbahttır o adam ki bu mübarek eserleri okumak için gayret etmeyip, bununla ya dedikleri gibi, öldükten sonra dirilme endişesi ile hem dünyası cehenneme döner, hem de o ebedi hayatta sonsuz bir azaba mahkum olabilir.

Siz söyleyin Allahın mucize varlık olarak yarattığı bu insanı incelemeye çalışan insan cinsinden başka kim olabilir? Yine onlardan meydana gelenler toplanıp haydi bakalım bu insanın vücudun da neler var görelim, öğrenelim derken, biri çıkar: Ömür boyunca 250 milyon defa atan kalbimizi öğrenmek için 20-25 sene tahsilden sonra Kardiyalog olduğu için, gururundan yanından geçilmez. Ama bu zavallı hiç çekinmeden bu insan kendi kendine oldu diyebilen tabiatçı olduğunu hiç çekinmeden bildiriyor.

Bir başkası böbrek sözgecinden geçen idrarımızı incelemek isteyen biri o da 20-25 sene tahsil gören biri ürolog oluyor. Sonra, bir pis meni hücresinden olan bu insan hakkında fikir yürütürken bu insanın ustası yok, kendi kendine oldu diyebilen tabiatçı biri olduğu meydana çıkar.

Bir başkası, vücudu 100.000 km damar ağıyla donanmış bir eşrefi mahluk olan bu insanın sinir ve damarlarını incelemek için 20-25 sene tahsil görüp inceler. Sonra nörolog oluyor. Bunun prof olduğunu tebrik etmek için, yakınları ve eş dost ona gelirler. Sonra ne görelim ki bu damarlar kendi kendine olmuş diyebilen biri olduğu ortaya çıkıp tabiatçı olduğunu ağzı ile bildiriyor.

Bir başkası insanın gözlerini merak eder. Tahsile başlar 20-25 sene okullara optik dalından bilgi almak için okullara taşınır, araştırır, görme dalında bir uzman olur. Sonra bu gözlerin ustası yok, bunlar kendi kendine olabilir deyebilecek kadar anormal bir optikçi olur. Yani tabiat perest bir doktor olduğu ortaya çıkar.

Bir başkası kulağımıza gelen sesler ayarlamış. Vücudumuzda duyularımızın çalışmalarından çıkan sesi kulağımız duymuyor. 100 metre ötesinden çıkan sesler de bize gelmiyor, gelseydi bizi rahatsız ederdi. Kulak, burun ve boğazımızın mütehassısı olmak için 20-25 sene inceliyor kulak, burun, boğaz doktoru oluyor. Sonunda incelediğim bunlar kendi kendine olmuşlar deyip, tabiat yapmış diyebiliyor.

Biz hayretle görüyoruz ki Allah ağzımızdaki dişleri tek bir kemikten yapmamış. Çünkü biz dikkatsizlik edip, onların çürümemeleri için temizlemeye dikkat etmeden yaşayabildiğimiz için, o kemik çürüdüğü zaman tamamını ağzımızdan atmaya mecbur olurduk. Allah her insanın ağzını 32 şer diş koymuş. Biz insanlar tembellik yapıp dişleri temizlemeden bırakabildiğimiz için onlardan her hangi biri çürüdüğü zaman, onu çekip atarız. Yine ötekiler ile yemek yediğimiz zaman çiğneyebiliriz. Bunlar bize gösteriyor ki Allah her şeyi hikmet ile yaratmış.

Bu dişlerimizin mahiyetlerini öğrenmek için biri çıkar senelerce tahsil görür diş doktoru olur. Sonra insanların ağızlarındaki bu dişler kendi kendine olmuşlar der, cehennem odunu bir tabiatçı olur. Vatanımızda yaşayanları, Allah bunlar gibi ahmak olmaktan muhafaza etsin.

Şimdi sizden soruyorum? Ne dersiniz? Bir pis sperm damlasından meydana gelen bu insanın harika yaradılışının neticesini elde etmek için 10 kişi ayrı dallarda yirmi otuzar sene inceliyorlar. Bunların incelediğine karar vermek için iki gurup toplanıyor. Bir gurubun adamları Allah Allah diyorlar. Ne kadar kudret sahibi bir Allahımız var ki mucize olarak yaratmış. Diğer gurubun adamları diyorlar ki: Bu insanı yapıp meydana getiren, haşa Allah diye bir şey yoktur. Bu kendi kendine olmuştur, tabiatçılar diyor, bu tabii bir varlıktır. Siz söyleyin hangi gurup doğru?

Bakın vücudumuzun Allah tarafından antika ve çok hassas yaratılan âza ve duyularımıza ortalama 10 cm büyüklükte olan bir böbrekte 1.200.000 süzgeç ve süzgeçleri birleştiren 34 km uzunlukta süzgeç kanalı bulunmaktadır. Küçük olmasına rağmen, günde 4 arabanın harcadığı benzin kadar, yani 200 litre kanı süzüyor. Kanda bulduğu 3000 farklı kimyasal maddeyi test ediyor ve faydalılarını bırakıp, zararlı olanları da süzerek idrar yoluyla vücuttan atıyor… Tüm bu özellikleriyle İnsan böbreği, asla taklit edilmesi mümkün olmayan yaratılış harikası bir makinedir. Çünkü böbreğin ağırlığı 200 gram olduğu halde bu kadar enteresan faaliyetleri var. Halbuki böbrekleri çalışmayanlar, insan yapısı olan, diyalız makinesine gidiyorlar. O makine 90 kilo ağırlığında olduğu halde, böbreğin yaptığının %30 unu ancak yapabiliyor.

Gözümüz, 576 megapixel gücündedir. Ömrü boyunca 250 milyon kere atan kalbimiz. Vücudumuz 100.000 km damar ağıyla donanmış bir eşrefi mahluk olarak, bizi Allah yaratmış. Evet paha biçilmeyecek kadar değerli olan organlarla Allah bizi donatmış. Bütün bunları topraktan yaratan Allaha ne kadar şükretsek azdır. Bütün bunları sağır, kör, aptal olan tabiat mı yarattı? Zerre kadar insafı olan biri kesinlikle bunu tabiat yaptı diyemeyecektir vesselam…

Abdülkadir Haktanır