Annenizin sevmediği kadını sevebilir misiniz?

Annenizin sevmediği kadını sevebilir misiniz?” sorusuna pek çok erkek “evet sevebilirimi hatta sevdim” cevabı vermiştir, büyük ihtimalle.

Doğrudur; severken kimseye sormayız, başkalarının onayını pek önemsemeyiz.

Yüreğimizin götürdüğü yere gideriz de gittiğimiz yerde kalabilir miyiz? O zaman soruyu şöyle değiştirelim, belki daha doğru cevaplar gelir. Erkekler:”Annenizin sevmediği kadını sevmeye devam edebilir misiniz?” Hanımlar: “Annenizin sevmediği adamı sevmeye devam edebilir misiniz?

Sözlerde büyü etkisi vardır.” buyuruyor Allah resulü. Sözler etkiler bizi, yönlendirir, yönetir. Annelerimizin sözleri bunlar içinde en etkili olanlardır. İlk gençlik yıllarında dinlemediğimiz pek de ciddiye almadığımız annelerimizin cümleleri bizler de anne baba olma yoluna girdiğimizde yani “ele karışmaya başladığımızda” birden bire pek bir kıymetli olmaya başlar.

Sevmek için hayatımıza aldığımız o “yabancıdan” gelebilecek tehlikelere karşı sığınılacak liman olmaya başlar anne kucağı. Erkek de kadın da severken, aşıkken, nişanlıyken kulaklarını kapatırlar dışarıya. Fakat evlenince kulaklarını açmaya başlarlar. Sevdiğini, beğendiğini, eşini herkes beğensin ister. Etraftan doğru tercih yaptığı ile ilgili onaylayıcı güzel sözler duymak ister.

En çok da doğuran, büyüten kadının takdir ve onayı beklenir. Erkek için de kadın için de böyledir bu. “Eşin çok iyi” desin diye beklenir. Gelinin ya da damadın hatalarına takılmayan, iyi yönlerini görüp takdir eden kayınvalideler yapar bunu. Fakat maalesef ki bu sözleri duyamayan da çoktur.

Erkek evlendiğinde en büyük arzusu annesinin ve karısının iyi anlaşmasıdır. Bilir ki iki kadın anlaşamazsa işi çok zor olacaktır. Karısının annesine iyi davranmasını bekler, annesinin de karısını takdir etmesini. Fakat çoğunlukla ikisi de erkeğin beklediği gibi davranmaz. Eşi annesine soğuk davranır, annesi ise gelinini eleştirmekten geri durmaz. Erkek için büyük hayal kırıklığıdır bu durum.

Sevdiği kadının annesini ile iyi geçineceğinin onun hatırı için annesini idare edeceğini ummuştur. Annesinin de oğlunun mutluluğu için gelinle iyi anlaşacağını. Oysa iki kadında kıskançlık ve bencilliklerinin kurbanı olurlar çoğu zaman. Erkek şaşkınlıkla bakar duruma. Onun mutluluğu iki kadın için de hiç önemli görünmemektedir.

Oğlunun göbek bağını kesip büyümesine izin vermez bazı anneler. Memleketimin kadınları fazlası ile sahiplenici kadınlardır. Kocayı sahiplenirler, evlatlarını sahiplenirler, başkaları ile paylaşmak zorlarına gider. Bu yüzden bu kadar çok gelin-kayınvalide çekişmesi yaşıyoruz. Kadınlar kıskandıkları zaman gözleri hiçbir şey görmez. Erkeğin annesi gelini sevmediğinde arkasından konuşmaktan hiç çekinmez. Oğlunun ne kadar incineceğini düşünmez. O sevmediğinde oğlu da sevmesin ister. Boşansın istemez çoğu anne ;fakat karısını çok sevmesini de istemez.

Erkeğin annesi gelininin arkasından sürekli olumsuz konuşuyorsa, erkeğin seven kalbi bir süre sonra eşine karşı soğumaya başlar. Annesinin dikkat çektiği, eşinin hataları, erkeğe batmaya başlar. Eşinde normalde çok önemsemeyeceği kusurlar, erkeğin gözünde dağ gibi büyümeye başlar. “Karın bizi saymıyor, karın çok geziyor, karın dağınık…” Bazen açıktır cümleler bazen gizli: Küçücük bir şey de anne: “Ne yapacaksın oğlum evlendin bir kere, idare edeceksin.” der. Cümlesinin açılımı: “Berbat bir karın var; fakat yapacak bir şey yok.” demektir.

Kadınlarda da durum pek farklı değildir. Damadını sevmeyen kayınvalide bir süre sonra kızını da kocasından soğutmayı başarır. Ve çoğunun niyeti kötü değildir bu arada. Yaptıkları davranışın sonucunu düşünmez ve hesap etmezler. Kızının yuvasının yıkılmasını pek çok anne istemez.

Fakat damadın adı geçtiğinde ekşittiği yüzüyle, küçücük gibi görünen etkisi büyük laf çakmaları ve iğnelemeleri ile, “ezdirme kızım kendini, erkek milleti yüz bulursa ezer” gibi kızına şefkat gösterir gibi görünen aslında kızının mutluluğunu çalan cümlelerle yıkar kız anneleri de. “Evlendin artık çekeceksin.” cümlesi de kızı tarafından “Sen iyisin; fakat kocan kötü çekmekten başka çaren yok.” diye okunur. “Neden çekecekmişim?” diye itiraz eder kızı. Madem ki kötü neden çeksin ki? Yeter ki sevmeye görsün kayınvalide damadını, kızının da sevgisi çok yaşatmaz.

Maalesef ki pek çok yuva aileler tarafından bozuluyor. Ve genellikle anneler tarafından. Nadir de olsa babalar da karışıyor evliliklere. Karışan anne de olsa baba da olsa onlara saygısızlık etmemeye çalışaraktan onların olumsuz etkilerinden korunmak gerek. Anne babalar genellikle iyi niyetle, kendi evlatlarını korumak için, oğluna eşinin hatalarını gösterme çabası içine giriyorlar. Oysa onu sevgisiz bir evliliğe mahkum ediyorlar ya da yuvasını dağıtmaya sebep oluyorlar. Allah Resulü “Karı koca arasını bozacak söz söyleyen cehennemdedir.” buyuruyor. Özellikle anne babalar için çok büyük bir ihtar değil midir bu?

Ayrıca anne-baba sözüne bakarak karısına zulmeden erkek de çok. Erkek evde idarecidir ve idarede adalet ilk şarttır. Yoksa azabı ağırdır. Anne babalar evlatlarının karısına zulmetmesine sebep olarak onların hem dünya hem ahiret hayatına zarar verdiklerinin farkına varmalılar. Hele sırf kendileri gelini sevmediği için gelinini boşanması isteyen anne-babalar bunun hesabını nasıl verecekler acaba? Ve anne-baba sözü ile yuvasını dağıtan erkek, boynu bükük bıraktığı karısının ve çocuklarının göz yaşlarının hesabını nasıl verecek?

Dinimizde anne-baba hakkı büyük diye onların sözüne bakarak karısına zulmeden erkek hiç düşünmez mi acaba eş hakkı hesabının da büyük olduğunu. Erkek anne-babasına saygısızlık etmeden de eşini koruyabilir. Anne- babasının onu eşinden soğutacak sözlerinin farkında olup ciddiye almaması ve kendi ailesini kendi yönetmesi ve bu konuda kararlı bir tutum sergilemesi çoğu zaman yeterlidir.

Sema Maraşlı / Haber 7

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: