Azmedilmeye değer işler

“Muhakkak siz malınızla ve canınızla sınanacaksınız; sizden önce kendilerine kitap verilmiş olanlardan ve Allah’a ortak koşanlardan pek çok incitici şeyler işiteceksiniz. Eğer sabreder ve sakınırsanız, işte bu, uğrunda azmedilmeye değer işlerdendir.”
Âl-i İmrân Sûresi, 3:186

“Oğlum, namazı dosdoğru kıl, iyiliği tavsiye et, kötülükten sakındır, başına gelene sabret. İşte bunlar, uğrunda azmedilmeye değer işlerdendir.”
Lokman Sûresi, 31:17

“Kim sabreder ve bağışlarsa, işte bu, uğrunda azmedilmeye değer işlerdendir.”
Şûrâ Sûresi, 42:43

Kur’ân-ı Kerimin üç yerinde, “azmedilmeye değer işlerden” bazıları hakkında öğütler yer alır. Her üç âyette sayılan öğütleri bir arada sıralayacak olursak:

Sabır: Bu, her üç âyette birden azmedilmeye değer bir iş olarak öğütlenmiştir.

Sakınmak, yani takvâ: Genel anlamıyla, Allah’ın buyruk ve yasaklarına karşı gelmekten ve böylece kendi davranışlarının yol açacağı kötülüklerden sakınmak.

Namazı dosdoğru kılmak: Bu, sadece namazı “kılmaktan” ibaret kalmayan, onun hakkını vermeyi ve ona önem vermeyi de içeren bir iştir.

İyiliği tavsiye etmek, kötülükten sakındırmak: Sadece iyiliği yapıp kötülükten uzak kalmakla yetinmeyip, çevresine de iyilik yayan ve münasip şekilde kötülükleri önlemeye çalışan birisi olmak.

Bağışlamak: Şûrâ Sûresinin âyeti, haksızlığa uğrayan kişiye hakkını arama yolunu açmakta, ancak kendisine kötülük edeni bağışlamayı da üstün bir davranış olarak teşvik etmekte, “azmedilmeye değer işler” arasında göstermektedir.

Kur’ân’ın öğütlediği bu davranışların herbiri üzerinde uzun uzadıya durmak da elbette ki yerinde olur. Ancak burada, dikkatlerden uzak kalmaması gereken bazı noktalara, genel hatlarıyla işaret etmek istiyoruz.

Her üç âyetin ifadesinde de, “azmedilmeye değer işlerden” kaydı vardır. Bu da gösteriyor ki, sayılan davranışlar sınırlayıcı değil, örnekler niteliğindedir. Yani, uğrunda azmedilmeye değer işler bunlardan ibaret değildir. Bunlar gibi, uğrunda azmedilmeye değer daha başka davranışlar da bulunabilir. Önemli olan, bu çizginin korunması, sayılan davranışların gösterdiği yönde, o örneklerin doğrultusundaki işler üzerinde azmedilmesidir.

Bunlar ve benzeri davranışların, kolayca başarılabilecek işler olmadığı da âyetlerin ifadesinden anlaşılmaktadır. Bunda da hem bir teşvik, hem bir tesellî vardır: Evet, sayılan davranış örneklerini sergileyebilmek ciddî bir çaba ister; sağlam bir iradeye, sürekli eğitim ve temrinlere ihtiyaç gösterir. Fakat bu fiyatı ödemeye de değer. Eğer siz azmedip de sayılan konularda bir beceri elde edecek olursanız, emekleriniz asla boşa gitmeyecektir. Tökezlediğiniz zaman da bu sizin şevkinizi kırmasın. Zira bunlar kolay işler olmadığı gibi, sizden beklenen de bir hamlede mükemmelliği yakalamak değildir. Önemli olan azmetmektir; küçük adımlarla da olsa sürekli bir gelişim çizgisini yakalayabilmektir.

Âyetler, bütün bu anlamları dile getirirken, aynı zamanda, bize bir hayat hedefi de gösteriyor, bu dünyada ne aradığımızı yahut ne aramamız gerektiğini bildiriyor. Bu uyarıdan da iki önemli sonucu çıkarabiliyoruz.

Birincisi: Bu dünyada bulunuşumuzun amacı rahat bir hayat geçirmek, başıboş yaşamak, keyif sürmek değildir. Âyet, “azmedilmeye değer işleri” bize hedef olarak göstermekle bunu bildiriyor, “Azmedin, çabalayın” diyor.

İkincisi: Eğer azmedilecekse, bu, azmedilmeye değer şeyler uğrunda olmalı, harcanan çabalar alınan sonuca değmelidir. Gelip geçici dünyanın hevesleri, insan gibi üstün özelliklerle donatılmış bir varlığın çabalarına değecek şeyler değildir. İnsan bu dünyaya geliş amacını iyi bilmeli, sonra da uğrunda azmedilecek şeyleri bu amaç doğrultusunda değerlendirmelidir.

İşte Kur’ân, sayılan âyetlerinde verdiği örneklerle, insanlığın önüne, ciddî bir gelişim ufku açıyor ve bu uğurda ondan ciddî bir çaba bekliyor.

Özellikle günümüzün “kişisel gelişim” furyası karşısında Kur’ân’ın bu irşadları daha büyük önem kazanıyor.

Fâni dünyanın tasaya değmez işlerini büyük birer ideal haline getirip pazarlayan, yahut büyük başarılara kolay yoldan ulaştırmayı vaad eden  “uzmanların” telkinleri altında şaşkına dönmüş günümüz insanının, bu irşadlara her zamankinden fazla ihtiyacı var.

ÜMİT ŞİMŞEK