Barış ve Refah için Küresel İnsanlık Fonu

Mehmet Abidin Kartal

Dünyada görülen bütün ahlâksızlıkların,  karışıklıkların, ihtilallerin, savaşların, terörün  kaynağı kolay yol­dan, çalışmadan, başkalarının sırtından kazanç elde etme isteğidir. Bunu iki kelime ile ifade edebiliriz.

Birinci kelime: “Ben tok olayım, başkası açlıktan ölse bana ne.”

Bu cümle sermaye sahibi olan zenginleri zulme, ahlâksızlığa, merhametsizliğe sevk etmiştir. Bu kelime zenginleri bencil ve acımasız bir canavara dönüştürüyor.

İkinci kelime: “Sen çalış, ben yiyeyim.”

Bu kelime yine zenginlerin sadece kendi nefsini düşünerek “Sen çalış ben yiyeyim.” düşüncesidir ki, fakir tabaka zenginlerin bu bencil yaklaşımına karşı kin, haset ve çarpışma ile karşılık veriyorlar.

İslam bu iki kelimeye faizin yasaklanması ve zekâtın emredilmesi ile karşılık veriyor. Faizin yasaklanması “Sen çalış ben yiyeyim.” hastalığının tedavisi iken, zekâtın emredilmesi de “Ben tok olayım, başkası açlıktan ölse bana ne.” Hastalığının devası oluyor.

İnsanlık ekonomik açıdan zenginler ve fakirler olmak üzere iki tabakaya ayrılırlar. Bu iki tabaka arasındaki denge  ve ölçü bozulursa, o zaman insanlığın huzuru ve barışı da bozulur. İki kelime bu dengeyi bozan en kötü ve en tehlikeli hastalık iken, faizin yasaklanıp zekâtın verilmesi de barışın ve refahın sağlanması için toplumlarda  en adil en güzel iki çaredir.

Faiz uygulaması  kapitalist sistemin temelidir. Bu sistemde  zenginler ihtiyaçlarını,  isteklerini karşılarken, fakirler karşılayamamaktadır. Sonuç, fakirler ile zenginler arasında müthiş uçurumlar meydana gelmektedir. Yüz milyonlarca insanın açlık ve sefalet içinde bulunduğu dünyamızda zenginlerin paylaşmak yerine, israf ve aşırı tüketimle mutluluğu yakalamaya çalışmaları uçurumları derinleştirmektedir. “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir.” mealindeki Peygamberimizin (sav) düsturundan bihaber insanlık vurdumduymaz bir şekilde israf ve tüketim çılgınlığına devam etmektedir.

İnsanlar ekonomik olarak eşit bir şekilde yaratılmamışlardır. Her toplumda zenginler de vardır, fakirler de… Aslında toplumun ahenkli işleyişi için bu farklılık bir bakıma da gerekmektedir. Toplumda herkes varlıklı ve zengin olsa, zor ve meşakkatli işleri kim yapardı? İnsanlar birbirine hizmet ederler miydi? Toplum hayatı olur muydu?  Onun için Allah insanlardan kimine az, kimine çok rızık vermektedir ki toplumda işler aksamasın, denge sağlansın. Sosyal bir varlık olarak yaratılan insanların birbirleriyle ilişki içinde olmaları, yardımlaşmaları ancak bu farklılıkla mümkündür. Diğer taraftan insanların bazısı zenginliği, kimisi de fakirliği ile sınanmaktadır.

Dünya eşrefi mahluk olarak yaratılan insanın, emrine ve hizmetine verilmiştir. İnsanın kısa ömrünü, iyilikle ve imkanlarla zenginleştirilip, imkanlarını paylaşması, yardımlaşması ve gücünü hayırlı, doğru işlerde kullanması, barış ve refaha giden yoldaki engelleri kaldırır. İnsanın, fıtratından habersiz, imkanlarını ve gücünü yanlış kullanması, kötülüğe, sömürüye sebep olmaktadır. Kötülük gün geçtikçe dünyamızı kuşatıyor. İnsanoğlu her geçen gün vicdan, adalet, yardımlaşma, paylaşma,  şefkat ve merhamet gibi değerlerini yitiriyor. Sonuç barış ve refaha darbe yapılarak dünya kan gölüne dönüşüyor.

Dünyada iyiliklerin  hakim olması, barışı ve refahı kalıcı hale getirir. Kuran-ı Kerim’de ; ‘Allah yolunda sevdiğiniz şeylerden (infak etmedikçe) harcamadıkça iyiliğe asla eremezsiniz. Ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir.’ (Ali İmran 92 ) buyurularak iyiliğe ulaşmanın yolu açıklanmaktadır. Bütün insanlık Kur’an’ın muhatabıdır. Kur’an son ilahi mesajdır. İnsanlık zenginliğini, imkanlarını kötü yollarda kullanıyor, paylaşmıyor, yardımlaşmıyor.  Yaşanan bütün sıkıntıların, problemlerin temeli budur. Çözüm iyilikleri hakim kılmak. Bunun yolu da infaktan, imkanları, zenginliği paylaşmaktan geçiyor. ‘Küresel İnsanlık Fonu  Projemizde’ zenginlerin bilhassa küresel zenginlerin iyilik yolunun yolcuları olmalarını dünya gündemine getiriyoruz.

Toplumlarda ekonomik ve sosyal adaletin sağlanarak, fakirlik sorununun çözümü için ‘Küresel İnsanlık Fonu projemizi’ dünya gündemine getiriyoruz. Dünyanın en önemli gündem maddesi ‘Küresel İnsanlık Fonu Projemiz’ olmalıdır. Bunu dünya görmemezlikten gelemez.  Küresel barışı, refahı sağlamanın yolu, küresel yardımlaşmanın yolu olan, Küresel İnsanlık Fonu uygulamasından geçer.

Allah dünyayı bütün canlılar için yaratmıştır. Bütün canlılar, kaynaklar insanın emrine verilmiştir. Dünyanın nimetleri herkese yeter. Yeter ki, ekonomik faaliyetlerde, küresel ekonomide adil olunsun, küresel yardımlaşma sağlansın. Bu nasıl sağlanacak?  İnsanlık barış ve refah içinde yaşamak isterse, hayatını severse, zekatı uygulamalı, faizi kaldırmalıdır. İnsanlığın  mutluluğu ve hayatının devamı için  yapılması gereken en önemli faaliyet zekattır.

Müslüman zenginler yıllık kazançlarının %2,5 zekat olarak fakire vermeleri farzdır. İslam, faizin yasaklanmasını ve zekâtın yaygınlaştırılmasını öneriyor ama öneriyi muhatap alması gereken İslam ülkelerinde faiz uygulanıyor, zekat hakkıyla verilmiyor.

Barış ve Refah için Küresel İnsanlı Fonu kitabımızda “Küresel İnsanlık Fonu” projemizi sizlere sunuyoruz. “İslam’daki zekât ve benzeri yardımları dünya fakirleriyle paylaşmak üzere zenginlerden ve küresel zenginlerden temin edilecek mecburi bir paylaşım sistemi tatbike konmalıdır” düşüncemizi kitabımızda okuyacaksınız.

Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı Direktörü, dünyadaki açlık krizinin çözümü için Elon Musk, Jeff Bezos ve Richard Branson’a çağrıda bulunurken. “Servetlerinin sadece küçük bir kısmıyla dünyadaki açlık sorununu çözebilirler” diyordu.

Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı Direktörü David Beasley, dünyada şu anda açlıktan ölebilecek 42 milyon insan olduğunu gündeme getirirken, Tesla’nın Ceo’su Elon Musk’ı örnek göstererek, Musk’ın servetinin yüzde 2’siyle açlık sorunu bitebilir. ” diyordu. [1]

Dünyanın en zenginlerinden yalnızca birinin servetinin yüzde 2’siyle açlık sorunu çözülüyorsa, bütün zenginler servetlerinin yüzde 2’sini fakirlere, muhtaçlara verse ne olur? Cevabı siz verin. Gündeme getirdiğimiz “Küresel İnsanlık Fonu” projemizin insanlığın,  barış ve refahı için ne kadar önemli olduğunu görelim.

İnternet hayatı dijitalleştirerek, sınırları kaldırarak dünyayı bir köy haline getirmiştir. İnsanlar istediği insanla anında görüşmekte, istediği her şeyi anında yapabilmektedir. Köydeki, bütün insanlar Hz. Adem (as)’in çocuklarıdır. Adem’in çocukları yaşamak için kardeşinin elindekini, sofrasındakini çalmamalı, kimseye haksızlık yapmamalı;  fakir kardeşinin yaşayabilmesi için imkânlarını paylaşmalı, yardımlaşmalıdır. Bu anlayış dünyada hakim olursa savaşlar, haksızlıklar, zulümler son bulur. Adem’in çocukları şuuru doğrultusunda Küresel İnsanlık Fonu uygulaması zengin insanları bencillikten, sömürüden, kötülükten, adaletsizlikten  arındırıp, zenginliğini paylaşan, merhametli, iyilik yolunun temsilcisi yapacaktır. Sonuçta adaletli,  dengeli bir gelir dağılımı küresel barış ve refah hedefinin  gerçekleşmesini sağlayacaktır.

İnsanı bilhassa fakir, mağdur, mazlum insanı hiç sayan, görmeyen, sömüren,  fıtrata aykırı işler yapan sistemin sonu yaklaşmaktadır. Dünyada küresel barış  ve refah isteniyorsa, küresel yardımlaşma şarttır. Küresel İnsanlık Fonu  uygulaması elzemdir. Söylediklerimizin uygulaması hayal değil. Beşeriyet için, başka çare yok. İnsanlık artık iyiliğe, hayra, güzelliklere adım atmalıdır. Zenginliği doğru kullanmalıdır. Fakir, mağdur, mazlum insanı görmelidir.  İyiliğe vesile olmalıdır. İnsanlık iyiliklere adım atmazsa,  bugüne kadar yaptığı yanlışlarda, şerlerde, fıtrata aykırı işlerde,  sömürüde, kötülüklerde ısrar ederse, fakirlik, açlık, sefalet, salgınlar, küresel ısınma,  savaşlar, terörizm devam edecek. Bir yanda açlıktan ölenler, bir yanda obeziteden ölenlerin manzaralarını görmeye devam edeceğiz. İnsanlık, onulmaz sancılar içinde kıvranacak ve başı beladan kurtulamayacaktır. Savaş naralarıyla hem güçlüler, hem de güçsüzler, hem zenginler, hem de fakirler korku ve endişe içinde hayatlarını yaşamak zorunda kalacaklardır.

Bugün insanın refahı, mutluluğu ve huzuru için yapılan çalışmalara ve faaliyetlere rağmen insan mutlu edilemiyor. İnsanın yaşadığı her ortamdaki haksızlıklar, adaletsizlikler, yardımlaşama ve paylaşmanın olmayışı, gayrimeşru ilişkiler, tecavüzler, ülkeler arası savaşlar, zulümler, ekonomik ve siyasal olarak güçlü olan toplumların, güçlüysem haklıyım anlayışı, zayıf toplumları sömürmeleri, ekonomik hırsları insanlığı ağlatıyor, dünyayı cehenneme çeviriyor. Bugün dünyada yaşanan olaylar bunlardan ibarettir.

Dünyada barışın ve huzurun kalıcı hale gelmesi için, yoksulluğu kökten çözmek için ‘Küresel İnsanlık Fonu’  projemizin uygulanmasını öneriyoruz. Dünya köy haline geldi. köydeki, bütün insanlar Hz. Adem (as)’in çocuklarıdır. Adem’in çocukları yaşamak için kardeşinin elindekini, sofrasındakini çalmamalı, imkânlarını paylaşmalıdır. Vesselam…

[1] – https://www.trthaber.com/haber/dunya/dunyada-aclik-endisesi-muskin-servetinin-sadece-yuzde-2siyle-aclik-sorunu-bitebilir-620978.html

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: