Bediüzzaman Said Nursi Niçin Hediye Kabul Etmiyor?

Bediüzzaman Hz.’lerinin gelen hediyeleri almadığını mukabilinde ise para verdiğini görüyoruz. Peki niçin hediye almıyordu? İşte bu soruya cevap veriyoruz.

Üstad; “Halkların malını, hususan zenginlerin ve memurların hediyelerini almaya mezun değilim. Bazıları bana dokunuyor.” diyor, bunun sebebini açıklar mısınız?

Beşincisi: Bir iki senedir çok emâreler ve tecrübelerle kat’î kanaatim oldu ki, halkların malını, hususan zenginlerin ve memurların hediyelerini almaya mezun değilim. Bazıları bana dokunuyor; belki dokunduruluyor, yedirilmiyor, bazan bana zararlı bir surete çevriliyor. Demek gayrın malını almamaya mânen bir emirdir ve almaktan bir nehiydir.(1)

İstiğna: Cenab-ı Hak’tan başka kimsenin minneti altına girmemek anlamına geliyor. Diğer bir manası da gönül tokluğu ve elindekini kâfi bulmak demektir ki, güzel ve övülmüş bir haslettir.

İstiğna prensibi hem Üstad Hazretlerinin hem de Nur talebelerinin önemli bir kaide-i hizmetidir. İstiğnanın en önemli sebebi;  ilmin ve iman hizmetinin haysiyet ve kıymetini muhafaza etmektir. Üstad Hazretleri bu prensibin hikmet ve gerekçelerini bahsin geçtiği yerde kafi derecede izah ediyor.

Özellikle memur ve zenginlere dikkat çekmesinin hikmetine Üstad Hazretleri kendisi şu şekilde işaret ediyor:

Ve ehl-i ibadet ve salâhat dahi, ekser insanların aç kaldığı bu zamanda ve çok karışmış ve haram ve helâl fark edilmeyecek bir tarzda gelmiş ve şüpheli mal hükmünde ve mânen müşterek olan erzak-ı umumiyeden helâl olmak için miktar-ı zaruret derecesine kanaat ediyorum diye bu mecburî belâya bir riyazet-i şer’iye nazarıyla bakmaktır. Kader-i İlâhiyeye karşı şekvayla değil, rızayla karşılamaktır.(2)

Bence memuriyete veya imarete giren, yalnız hamiyet ve hizmet için girmelidir. Yoksa, yalnız maişet ve menfaat için girse, bir nevi çingenelik eder.(3)

Memurluk kamu hizmeti olduğu için, sorumluluk ve veballeri çoktur. Az bir hata veya kusur çok büyük veballeri ve sorumlulukları insanın üzerine yükler. Zira kamu hizmeti denince, bütün milletin hak ve hukuku devreye girer. Suistimal, bütün milletin hakkına ve hukukuna bir tecavüz sayılır. Bu yüzden memurluğa giren birisin niyetinde ve aleminde hizmet ve millet için gayret duygusunun hakim olması gerekir. Yoksa sadece geçimi ve menfaati için memur olan adamda hizmet ve millet için çabalamak manası oluşmaz. Memurluk vazifesi kişi üzerinde bir yük olması gerekirken, kişi memurluk ve kamu üzerinde bir yük olur.

Halk arasında denildiği gibi “Devlete arkanı  yasla, ondan sonra salla başı al maaşı…” mantığına Üstad Hazretleri bu ibareler ile işaret ediyor. Kamu malını savsaklayıp, peşkeş çekmek, suistimal edip rüşvet yemek ve verimsiz bir şekilde maaş gününü beklemek gibi şartlardan dolayı memur maaşları şüpheli konumuna giriyor.

Zenginlerin bir çoğu da zekatı tam vermemesi ve faize direk ya da dolaylı olarak bulaşması sebebi ile helal ticaretlerine haram karıştırıyorlar. İşte azimet ile hareket eden Üstad Hazretlerinin özellikle memur ve zenginlerden hediyeyi kabul etmemesinin sebebi bu gibi şeylerdir.

O hediyelerin Üstad Hazretlerine dokunması ise, hastalanmak sureti iledir. Yani Üstad Hazretleri ne zaman hediyeyi kabul edip ondan istifade etse şiddetli bir hastalığa tutuluyor ki, kader ona hediyeyi almamasını bu suretle ihtar ediyor, demektir.

(1) bk. Mektubat, İkinci Mektup

(2) bk. Kastamonıu Lâhikası, (95. Mektup)

(3) bk. Münazarat, Sualler ve cevaplar.

Kaynak: Sorularla Risale-i Nur

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: