Bediüzzaman’a Verilen Bir Teselliname (Şiir)

Bir gün Üstad çam dağının başında kalıyordu

Oradaki anısını şöyle anlatıyordu:

 

“Çam dağının tepesinde ben yalnız kalıyordum

Bu yalnızlıkta kendime bir de nur arıyordum

 

Bir gece çam ağacının tepesine çıkmıştım

O ağacın üstündeki odada oturmuştum

 

O gece ıssız ve sessiz ağaçlar arasında

Hışıltıların içinden geldi hazin bir seda

 

Bu ses ihtiyarlığıma fazlaca tesir etti

İhtiyarlığın verdiği etkiyle ihtar etti

 

Gündüz nasıl şu siyah bir kabre tebdil ediyor

Bu aydınlık dünya siyah kefenini giyiyor

 

Öyle de ömrün gündüzü geceye dönüşecek

Ve hayatın yazı kışa inkılâp edilecek

 

Nefs bilmecburiye dedi garibim vatanımda

Yaşadığım şu ömrümün elli sene zarfında

 

Giden şu sevdiklerimden ayrı düşmüşüm elbet

Dostlarımdan ayrılışım daha hazin bir gurbet

 

Ve bu gece dağ başında şöyle düşünüyorum

Daha elim bir gurbete tam yakınlaşıyorum

 

Anladım ki müfarakat zamanı yaklaşıyor

Çünkü bu ihtiyarlığım bana haber veriyor

 

Bu vaziyet içindeyken kendime soruyordum

Bu çıkmazlardan bir çıkış ve bir nur arıyordum

 

Aniden İman-i Billâh bana ünsiyet verdi

Benim şahsıma verdiği teselli kâfi geldi

 

Evet, ey ihtiyareler ve de siz ihtiyarlar

Mademki Rahman ve Rahim bizim Hâlıkımız var

 

Bizim için gurbet olmaz madem O var her şey var

Mademki Hâlıkımız var melaikeler de var

 

Öyleyse dünya boş değil boş değil hâli dağlar

Boş zannettiğimiz her şey boş değil boş sahralar

 

Her zemin Cenabı Hakkın ibadiyle doludur

Zişuur ibaddan başka her yer nurla doludur

 

Taşlar ve ağaçlar birer refik hükmüne geçer

Lisanı halle konuşur ve görüşebilirler

 

Büyük kitab-ı âlemin harfleri sayısınca

Rahmetini gösteriyor onları okuyunca”

 

Ahmet Tanyeri – DİYARBAKIR