Bediüzzaman’ın Çocukluğu

Pek acelesi var yapılacak işler çok

Çocukluğunda bile anlayanı yok

 

Ağabeyi Abdullah’ın ilmine kaldı hayran

Verdi kararı, öğrenip ilmi, edecekti bayram

 

Yaratılışı, amirane sözleri hazmetmez

Asrın sahibine elbet bu laflar söylenmez

 

Medreseden medreseye bu sebeple gitti

Döndü ailesinin yanına, canına tak etti

 

Daha küçük çocuk, henüz dokuz yaşında

Bin sekiz yüz seksen beşin baharında

 

rüyasında kıyametin koptuğunu görür

Peygamberimizi nasıl ziyaret ederim diye düşünür

 

Sırat köprüsü nünde bekleyeyim der

Tüm peygamberlerle görüşüp ellerini öper

 

Son olarak kapanır peygamberimizin eline

Resullullah sorar “ne istediğini? Küçük Saide”

 

“Kur’an ilmini talep eder yüce peygamberden”

“Hiç bir sual sormamak kaydıyla ümmetinden”

 

“İlm-i Kur’an verilecektir der ancak sana bu şartla”

Peygamber müjdesiyle uyanır Said sevinçle şafakta

 

Almıştı rüyadan çok büyük bir feyz ve şevk

Öğrenip yayacak Kur’an ilmini sonsuza dek

 

Öğrendi yılmadan on beş senelik ilmi üç ayda

Etmeliydi acele büyük yangın çıkacak bu asırda

 

Verdi kararını riyazete başladı hemen

Ot ile idare etti, ekmek bile yemeden

 

Talebe iken dahi zekât sadaka almaz idi

Başkasının minneti altına hiç girmezdi

 

Asrın özelliği idi fikren mücadele etmek

Bunun için gerekirdi çekirdekten yetişmek

 

Çocuk yaşında ilmiyle yarışmaya başlar

Emsallerini, hocalarını bırakır kendine hayran

 

On üç yaşında giymesi istendi ilmî kıyafet

Kendisi ergenliğe girmediğinden etti ret

 

Kapalıdır hurafelere aklı hiç kabul etmez

Doğru olmayan bilgi mantığından geçmez

 

Teneke çalınıp tüfek atıldığını duyar bir gece

Her sebebi araştıran Said, sorar annesine

 

Validesi “ay’ı yılanın yuttuğunu söyler”

“Bak der gökyüzünde görünüyor kamer”

 

Nuriye Hanımın misali çocukça olmuştu biraz

Küçük Said annesi de olsa, etmişti buna itiraz

Bekir Özcan

(Bediüzzaman Said Nursi Destanından)

www.NurNet.org