Beratimiz “Beraatimiz” Olsun

Soru: Öncelikle, “kandil” ne demektir, dilimize nereden girmiştir?

Kandil, Lâtince “candela” kelimesinden Arapçalaşıp oradan Türkçemize geçmiş bir kelimedir: “Mum, lâmba,aydınlatıcı” anlamına gelir…

Günahlardan temizlenmek, bir bakıma “aydınlanmak” sayıldığından, iç dünyamızın günahlardan temizlenmesine vesile olan kutsal gecelere “kandil” denmiştir. 

Başka bir rivayet daha var: Buna göre, Sultan İkinci Selim (1566-1574), kutsal gecelerde camilerin ışıl ışıl aydınlatılılıp minarelerde kandiller yakılmasını emretmiş, bu yüzden kutsal gecelere “kandil” adı verilmiştir…

Galiba en doğrusu, “Regaib Gecesi”, “Mirac Gecesi”, “Berat Gecesi” ve “Kadir Gecesi” diye, kendi özel isimleriyle yâdetmektir.

Arapça “gece” anlamına gelen “leyl” kelimesini başa getirerek, kutsal geceleri “Leyle-i Kadr”, “Leyle-i Berat” şeklinde telaffuz edenler de vardır.

Soru: Berat nedir, ne anlama geliyor?

Berat, “beraat” (cezadan kurtulma) anlamında bir kelimedir. İsmini, o gece, günahların affedileceği umudundan alır. 

Soru: Berat gecesi nasıl yaşanmalı?

Tabii ki, Peygamber-i Âlişan Efendimiz’in yaşadığı ve öğrettiği gibi…

Buyuruyor ki: “Şaban ayının onbeşinci gecesini ibadetle geçirin, gündüzünde de oruç tutun. Çünkü Yüce Allah, bu gece dünya semasına rahmetiyle tecelli eder ve ‘Tövbe eden yok mu, tövbesini kabul edeyim! Rızık isteyen yok mu, rızık vereyim! Şifa isteyen yok mu, şifa vereyim!.. Başka isteği olan yok mu, ona da istediğini vereyim’ der.” (İbn Mace, İkâmetü’s-Salât, 191)

Peygamber-i Âlişan Efendimiz’in, bu gecede ibadetle meşgul olmayı ve gündüzünde oruç tutmayı teşvik ettiği nakledilir. 

Mekke halkı, Berat geceleri Mescid-i Haram’da namaz kılar, Kâbe’yi tavaf eder ve Kur’an okuyarak geceyi değerlendirirdi. 

Soru: Tarihte bu geceye ait farklı kutlama biçimleri var mıydı?..

Evet, vardı. Meselâ, Onbirinci Yüzyılın ortalarından itibaren, Şam’daki Emeviyye Camii’nde Berat geceleri kandiller yakılırdı. Bunu “bid’at” sayan âlimlere rağmen, uygulama bir süre devam etti. 

Selçuklularda Berat geceleri halka tatlı dağıtma geleneği vardı. İbn Kesir (ö. 310/923), bu geleneği Selçuklu Vezir Fahrülmülk’ün başlattığını kaydeder. Bu geleneğin dinle alakası yoktur. Hayır yapma anlayışının bir ürünüdür.

Osmanlılar, diğer kandil geceleri gibi, Berat kandilini de büyük bir coşkuyla kutlarlardı. Camiler renkli fenerlerle donatılır, mahyalarla, “Berat kandiliniz mübarek olsun” anlamında kutlama mesajları yazılırdı.

Soru: Bazıları, başta Mevlid Gecesi olmak üzere, Kadir Gecesi hariç, diğer tüm mübarek geceleri “bid’at” sayıyorlar. Siz buna ne diyorsunuz? 

Malum, din bilgini değilim. Fakat imparatorluk kültürüyle bütünlenerek şenliğe dönüşen mübarek gecelerdeki toplu ibadetleri, İslâmın “toplumsal” anlayışına, “hayırda yarış”ma yaklaşımına ve mü’minleri “cemaatleşip bütünleşme” teşvikine uygun buluyorum. İbadetin bayram havasında yapılması ise ayrı bir güzelliktir.

Kaldı ki, daha önce dine bigâne kalan pek çok Müslüman, bu gecelerin duygusal atmosferinden etkilenerek kendi gerçeğine yöneliyorlar…

Herhangi bir vesile ile ibadet etmenin, hayır yapmanın ne mahzuru olabilir ki?..

Müfessir sahabilerden İkrime el-Berberi, Duhan Suresi’nde (44/3) sözü edilen “mübarek gece”nin Berat olduğunu söyler…

Mübarek aylar (Recep, Şaban, Ramazan), mübarek günler (Cuma, bayram arifesi ve bayram) ve mübarek geceler, (Mevlid, Regaib, Mi’rac, Berat ve Kadir geceleri) Allah’ın, bizi bağışlamak için yarattığı vesilelerdir…

“De ki: ‘Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.” (Zümer Sûresi, 39/53)

Beratımız beraatımız, beraatımız mübarek olsun!

Yavuz Bahadıroğlu – Yeni Akit

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: