Beşer: Kötü olan emzirmek değil, hukuka riayet etmemektir

beser_kotu_olan_emzirmek_degil_hukuka_riayet_etmemektirSüt emmeye ilişkin pek çok hükmün bulunması bize bunun kötü bir şey olduğunu zannettirmesin. Kötü olan emzirmek değil, bunun oluşturacağı hukuka riayet etmemektir. Süt emzirmenin pek çok hikmet ve faydasından söz edilebilir. Olayın sosyal boyutu da vardır. Bunlar hesaba katılarak bir kadının bir başkasının çocuğunu emzirmesi haram değildir, hatta bazen teşvik bile edilebilir

Bir defa kadının emzirdiği çocukla aralarında mahremiyet oluşacağı için bu yolla evlat edinmenin olumsuzluklarının bir kısmı ortadan kaldırılmış olur. Mesela evlatlık olarak almayı düşündüğü çocuğu, mümkünse emzirir ve artık mahremiyet problemi kalmaz.

Çalışan kadın çocuğunu kreşlerin merhametsiz ortamına teslim etmektense bir sütanneye verir böylece emziren kadın da o çocuğun bir bakıma annesi olacağı için ona kendi evladı gibi bakar, sevgi ve merhamet hisleri duyar. Öz annesi de çocuğundan emin olur, çocuğunun anne sütüyle beslenmesini sağlar, aralarında bir akrabalık bağı oluşur.

Ayrıca emziren kadınlara kendi evlerinde yapabilecekleri bir iş sahası açılmış olur, onlar da bu yolla hem para kazanırlar hem de yeni akrabalar edinmiş olurlar. Hizmetçi durumundan çıkar, toplumun zengin olan kesimiyle akrabalık bağları kurarlar.

Farklı kabileler arası olacak süt emzirmeler, kavimleri ve etnik farklılıkları kestirmeden birbirine bağlar. Meselâ Ha­be­şis­tan’a hic­ret eden Müs­lü­man­la­rın baş­ka­nı Ca­fer’in ha­nı­mı Es­ma, ora­da dün­ya­ya ge­tir­di­ği Ab­dul­lah’la be­ra­ber Ha­beş kra­lı­nın oğ­lu­nu da em­zi­rmişti. Bilahare Müs­lü­man­la­rın, Ha­beş kral­lı­ğı ile iliş­ki­le­rin­in iyi­ye git­me­si­nde bu olayın katkısı olmuştur. Hatta belki bu yüzden Allah Rasulü Efendimiz (sa) ‘Habeşliler size sataşmadıkça siz de onlara dokunmayın‘ buyurmuştur. Yani sütkardeşliği aynı zamanda bir barış sebebidir.

Ayrıca sütkardeşliği bazen kadının çok ya­kı­nın­da bu­lu­nan­la­ra kar­şı te­set­tür­lü ol­ma­ problemine bir hal ça­re­si de olabilir. Hem süt ço­cu­ğu, hem de onun emmesiyle ken­di­si­ne ak­ra­ba olan ya­kın­la­rı için ka­pan­ma zo­run­lu­lu­ğu or­ta­dan kal­ka­r ve gün­lük ha­ya­tlarına yakın­lık ha­va­sı içe­ri­sin­de ko­lay­lık ge­lir.

İki fetva meselesinden de söz edelim

Birkaç yıl önce bir bey Avrupa’dan beni aramış ve hanımıyla sütkardeşi olduklarını yeni öğrendiklerini söylemişti. On beş yıllık evliyiz, üç çocuğumuz var ve biz sütkardeşi olduğumuzu şimdi öğrendik. Hem benim annem eşimi, hem de onun annesi beni emzirmiş, şimdi biz ne yapmalıyız diye sormuştu. Olayın nasıl olduğunu bilip bilmediklerini sordum, öğrendik dedi; ikimiz de yaklaşık aynı yaştayız, bir gün misafirlikte otururlarken eşimin annesi beni kucağına alıp emzirmiş, benim annem de ona nispet, eşimi alıp emzirmiş.

Evliliklerini sürdürmelerini söyledim.

Çünkü bu durumda fetva siyaseti şöyle olmalıdır: Yeni evlenecek olanlar ihtiyatlı davranıp, sadece Hanefilerin ölçüleriyle sütkardeşi olsalar bile asla evlenmemelidirler. Çünkü muhtemeldir ki, Hanefiler bu konuda isabetlidirler. Ama böyle bir süt akrabalığını bilmeden evlenmiş, çoluk çocuk sahibi olmuş insanlar için fetva Şafii mezhebine göre olabilir. Sadece bir iki kez emmişlerse süt haramlığı oluşmamıştır, evliliklerine devam edebilirler, denmelidir. Aksi halde bir yuvanın yıkılması söz konusudur. Böyle durumlarda mezhebi değil, İslam’ı kurtarmaya bakmalıyız.

Ama yine on beş yıllık evli ve iki çocukları olan bir çifte de, zor da olsa ayrılmalarını söyledim. Çünkü birisinin annesi diğerini haftalarca emzirmiş. Bu durumda hiçbir yoruma göre sütkardeşi olmayabileceklerini söyleme imkânımız yok. Nasıl kardeşler birbirleriyle bilmeden evlenmiş olsalar ayrılmalarına karar verilir ise bu da öyle olmalıdır.

Faruk Beşer / Yenişafak