BİR MAHKÛMUN SORULARINA CEVAPLAR-2

Soru 5: Esmaü’l-Hüsna ve Tevhid hakikatlerine kilitlendim. Kerîm ve Vedûd gibi bazı isimleri, ya da istediğin isimleri seçip açarak bana gönderebilir misinİZ?

Cevap 5: Esmaü’l-Hüsna konusunun piri, Üstad Bediüzzaman’dır. ÖzellikLe 30. Lem’a, ism-i A’zam bahisleri; 24. Söz’ün tamamı veya en azından 1. Dal’ı; ayrıca 32. Söz’ün 3. Mevkıfı’ndaki kadın ve çiçek bahsi; ayrıca 10. Söz’deki Hakikatler kısmı muhteşemdir. Bana sadece madem Kerîm ismini sordunuz, o konuya dair bir şifreyi göstereceğim: 10. Söz’ün 2. Hakikat’i şöyle başlıyor: “Bâb-ı Kerem ve Rahmettir ki, Kerîm ve Rahîm isminin cilvesidir.” Yine 10. Söz’ün 10. Hakikati ise “Bâb-ı Hikmet, İnâyet, Rahmet, Adalettir. İsm-i Hakîm, Kerîm, Âdil, Rahîmin cilvesidir” diye başlıyor. Bu iki cümleye dikkat ederseniz Kerîm ismi ile ilgili bir sırrı göreceksiniz. O da şudur: Kerîm ismi 2 şekilde tecelli eder: İnâyet ve Kerem… Âcizlere, şefkate ve emniyete muhtaç olanlara “inâyet” şeklinde; fakirlere, muhtaçlara ve açlara ise “kerem” şeklinde… Bu noktada Kerîm ismi, insanın hem aczini hem fakrını gideren bir ism-i a’zamdır. Hakiki ism-i a’zam insanın hem aczini hem fakrını aynı anda giderebilen isimdir. Bu açıdan sırf celalî veya sırf cemalî isimler, ism-i a’zam olamaz. İsm-i a’zam “Kibriya-yı Vahdet, Kemal-i Vahdâniyet” içermeli. Bu noktada Kerîm ismi, inayetiyle celal sergiler, keremiyle cemal sergiler. İnayetin tecelli ettiği yere “mana” denilir. Bir kişinin dünyasında manaların açılması çok önemlidir. Çünkü mana, insana doğrudan Allah’ı gösterir. İnsanı Onunla muhatap kılar. Mana karşısında insan aklı, aciz düşer, teslim olur. Duyguları da boyun eğer. Evliyalarda görünen olağanüstü hallerin bir kısmı onun fakr yönünde gelişimine dayanır. Böyle evliyalara “kerâmet-i kevniye ve maddiye” verilir. Acz yönünde ilerleyen evliyalara ise Allah inayetiyle tecelli eder. Onun aklına, kalbine ve ruhuna manaları açar. İnayete mazhar olan kişi, büyük evliya olur. Keramet ise orta ve küçük evliyaların mazhariyetidir. Üstad 10. Söz’de 2 iki farklı hakikatin girişinde bu ayrımı yapmış. Bendeniz de bu sırrı oradan öğrenmiş bulunuyorum. Külliyatın içinde de böyle işlenmiş. 17. Söz’ün 2. Makamında Farisi Münacat buluyor. Oraya bakarsanız bir yerde “inayet ve fakr” dan bahsediyor. Oraya dikkat ediniz. Burayı iyi anlarsak “Biz Risale-i Nur talebeleri inayet-i hassaya mazharız” şeklindeki Lahika mektuplarını da iyi anlarız.

Üstad’ın bir ism-i İlahiyi veya iç içe bir çok ism-i İlahiyi anlattığı yerlere dikkat etmek lazım. 7. Şuadaki 2. Makamdaki hakikatler de böyledir. Her biri bir ismi anlatır. Rahmaniyet, Rahman ismini; Hâkimiyet, Hâkim ismini; Rububiyet, Rabb ismini v.s.

Bu yazdığım size bir sermeşk olsun. Siz Risale-i Nur okumalarınızı bu minvalde yapabilirsiniz.

Soru 6: 20. Mektubun başındaki “Sabah ve akşam namazından sonra tekrarı pek çok faziletli bulunan…” diye devam eden bir tespih var. Bu virdi zikir olarak çekmek uygun mudur? Uygunsa kaç adet çekmeli ve zamanını cevaplar mısınız?

Cevap 6: Öncelikle zikir olarak çekmek uygundur. Çünkü tevhid hakikatini anlatan bir cümledir. Bizzat Hz. Peygamber’in (SAV) zikridir. Hayatü’s-Sahabe’de okumuştum. Sahabeler İran’ı fethe gittiklerinde karşılıklı konuşma esnasında elçi sahabe bu zikri okuyunca sarayın duvarları sallanmaya başlıyor. Bu açıdan kişinin imanına göre bu zikir, kerametlidir. Ayrıca cinlere karşı mücadelede de şifalı olduğu biliniyor.

Miktarı: Hadiste verilen rakamı ya aynen çekmek en doğrusudur. Veya artırılacaksa rakamı katlayarak çoğaltmalı. Mesela 10’dan 20-30-100… şeklinde 10 ve katları olmalı. Hz. Peygamber bir üstad ve mürşid olarak 10 rakamını vermiş. Ya 10 hakikati ifade ettiği için veya 10 zahiri ve batınî duygumuzu terbiye ettiği için veya 10 farklı hastalığa şifa olduğu için 10 defa okunmalıdır. Artırılacaksa 10 ve katları şeklinde olmalı.

Zamanı: Hadiste okuma zamanı bizzat Peygamberimiz (SAV) tarafından bildirilmiş. Ekstra bir zaman bildirme haddimize düşmez. Fakat aynı konuda Peygamberimiz’in (ASM) diğer bir sözü varsa onu aktarmak gerekir. Baktığımızda şu hadisi görüyoruz: “Kim, (Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâşerîke leh, lehu’l mülkü ve lehu’l hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr) duasını bir günde 100 kere söylerse, kendisine 10 köle âzad etmiş gibi sevab verilir, ayrıca lehine 100 sevab yazılır ve 100 günahı da silinir. Bu, ayrıca 3 gün akşama kadar onu şeytana karşı muhafaza eder. Bundan daha fazlasını okumayan hiçbir kimse, o adamınkinden daha efdal bir amel de getiremez. Kim de bir günde 100 kere (Sübhânallahi ve bihamdihi) derse hataları dökülür, hatta denizin köpüğü kadar (çok) olsa bile.” [Buhârî, Daavât 54, Bed’ü’l-Halk 11; Müslim, Zikr 28, (2691); Muvatta, Kur’ân 20, (1, 209); Tirmizî, Daavât 61, (3464)]

Bu hadiste miktar artırımında 100 rakamı model tutulmuş. Demek ki 100 okunabilir. Dikkat edilirse 100, 10’un 10 katıdır. Buradan virdleri artırmada usul öğreniyoruz.

Ayrıca hadis “10 köle azat etmek” tabiri kullanması gösteriyor ki bu vird 10 defa çekilirse, insanın bir latifesinin zincirlerini ve kabuğunu kıracak demektir. 100 defa çekenin 10 latifesi birden gelişim gösterecek anlamına gelir. Yukarda ilk hadise dair yazdıklarımızı Hz. Peygamber (AS) burada tashih ediyor, doğrusunu öğretiyor.

(Devam edecek…)

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: