Bu Üç Ayları Değerlendirme Yolları

“Hiç düşünmez misininiz?”

“Umulur ki tefekkür edersiniz” ayetleri ve

“Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz” hadisi şerifi…

Muhasebe, akıl nimetinin sahibi insanoğlu tarafından hayatın bütün safhasında yapılması zorunlu bir olgudur. Böylece akıl şeytanca işlerde değil, faydalı ve gerekli yerlerde kullanılmış olacaktır. İyi bir muhasebe (oto kontrol veya nefs muhasebesi) fert ve toplum, hatta ülke ve dünya çapında nice sağlıklı adımların atılmasına yardımcı olacaktır. Eksiklikleri tesbite ve bilinmeyeenleri keşfe götüren bu yol, başkasında eksik ve ayıp aramaya fırsat da bırakmaz. Bu nedenle, bir saatlik tefekkür nice yılların nafile ibadetine denk kabul edilmiştir.

Muhasebe, insana kendini seyretme imkânını sağlayan şeffaf ayna mesabesindedir. Bu iş, din, akıl ve vicdan gibi üç temel ölçünün kabul ettiği prensipler çerçevesinde yapılmalıdır.

Hülâsa, beşer hastanesinde “muhasebe aracı” ile hastalıkların teşhis ve tesbiti yapılacak, tevbe, istiğfar ve ümit ilaçlarıyla tedavi sağlayacak ve beşer bünyesi hayatî sağlığına kavuşacaktır.

Kur’an Üzerinde Çalışma:

Bu çalışma; Kur’an okumayı öğrenme ve öğretme, anlama ve anlatma, yaşama ve yaşatma, düşünme ve düşündürme tarzında çok yönlüdür. Kur’an üzerinde yapacağımız bu ve benzeri çalışmalara bugün her yönden daha çok ihtiyacımız vardır.

Kur’an bu aylarda nazil olmaya başladığına göre, ibadet bilinci içinde Kur’an üzerinde metotlu çalışmalara öncelik vermeliyiz. Kur’an: “Sağlam kulp” ve “Allah’ın ipi” dir.

Bu itibarla onun içine girmeden başka bir deyimle Kur’an dünyasına girmeden İslam dünyasına girmeden, İslam dünyasına girmemiz ve Allah rızası ve sevgisine ermemiz mümkün değildir.

Günümüz müslümanlarının Kur’an noktasında yapmaları gereken husus, onun anlamı ve muhtevasına yönelik çalışmalardır. Bunun da ilk yolu Allah’ın ayetleri üzerinde düşünmektedir. Nitekim bazı ayetlerde:

“Kur’an üzerinde düşünmezler mi?”

“Sana indirdiğimiz mübarek kitap ayetlerini düşünsünler ve aklı olanlar öğüt alsınlar diye indirdik.”

Kur’an her ne kadar sevap amacıyla okunabilse de, onu anlamaya çalışarak okumanın daha çok sevap ve asıl gayeye daha çok uygun olduğu gerçeği gözden uzak tutulmamalıdır. Hatta yaşama ve yaşatma maksadının bunlardan da önemli olduğu söylenebilir. Bu gerçek, bir ayette şöyle ifade idilir:

“Tevratla yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerce kitap taşıyan merkebin durumu gibdir.”

Ayette; Tevrat’ı yüklenip taşıyan fakat onunla amel etmeyen yahudiler, kitap taşıyan eşeğe benzetilmiştir. Bu teşbihten anlaşıldığı gibi kitap, insanlara amel edilmesi için gönderilmiştir. Aksi halde yük olmaktan öte bir fayda sağlamayacaktır.

Allahü Teala bu ayetle biz Kur’an müntesipleri ikaz etmek istemiştir. Tevrat’ın başına gelen o acı durum son ilâhi mesaj olan Kur’an’ın başına da gelmesin diye. Buna rağmen bizler, günümüzde hatimcilik, mukabelecilik, kırk yasin ve ölü okumaları gibi geleneklerle iktifa etmekteyiz.

Sevgili Peygamberimizin fiili sünneti olan bunlardan her biri maalesef günümüzde moda olmanın ötesinde ciddî bir fayda sağlanamamaktadır. Bu haliyle bunlar Kur’an’ın evrensel mesajına ters düşmektedirler. Dolayısıyla bu kadarıyla yetinmek ve faydalı hale getirmek için gayret göstermemek, üstelik insanları bunlara teşvik edip çıkar sağlamak büyük bir vebaldır.

Yüce Kur’an’ı amaç ve evrensel mesajının dışında kullanarak ellerde dolaştırmanın sancısını duyan  Mehmed Akif, onun mezarlıkta okunmak ve fal bakmak için indirilmediğini vurgulayarak ızdırabını dile getirmiş ve asıl gayesini şu ifadelerle haykırmıştır:

“Doğrudan doğruyu Kur’an’dan alıp ilhamı,

Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı”

Bu üç aylarda Kur’an’ın tercümesini okumayı da düşünmeliyiz. En azından bir defa Kur’an’ı anlamaya çalışmalıyız. Üç aylar, Kur’an’la tanışacağımız bir dönem olmalıdır.

KUR’AN AYI OLAN RAMAZAN’DA KUR’AN OKUYOR MUYUZ?

Ramazan ayı Kur’an ayıdır. Ramazan’da hemen her ibadet hem de en çok yapılır.

Beş vakit namaza ilâveten her akşam 20 rekat teravih namazı, hem de cemaatle kılınır.

Mü’minler zekatlarını büyük bir çoğunlukla bu ayda verirler.

Bu ayda umreye giden müslümanlar, nerede ise hacca giden müslümanların sayısına yaklaşır.

Oruç ise zaten bu ayın ibadetidir.

Demek oluyor ki İslam’ın beş şartı olan ibadetlerin tamamı en çok bu ayda yapılmaktadır.

Onun için Ramazan’a ibadetler ayı demek, doğru bir isimlendirme olur.

Bütün bunlar doğru. Ancak bir başka doğru var ki Kur’an ayı olan Ramazan’da Kur’an en çok okunur. Herkes tek tek hatim indirmeye çalışır.

Ne demek Kur’an okumak? Kur’an okumak onu anlamak; mesajlarını, ilâhi mesajı algılamaktır.

Biliyoruz ki, Kur’an sadece böyle okunsun diye gelmedi.

Kur’an okunsun, anlaşılsın, üzerine düşünülsün ve ondan ders alınsın diye geldi. Kur’an hidayettir. Yani insanı en doğruya yöneltendir.

Kur’an’ı anlamazsak, onun hidayetinden nasıl yararlanacağız?

Öyle ise her gün okuduğumuz kadarının, anladığımız meâlini de okumalıyız.

Her gün okuduğumuz veya dinlediğimiz kadarının meâlini okumayabiliriz. O zaman hiç olmazsa senede bir, hiç olmazsa bir meâl hatmi yapmalıyız.

Hele hele Kur’an’ı bir kere olsun başından sonuna kadar anlayıp okumadan bu dünyadan göç etmemeliyiz. Zira biliyoruz ki Kur’an Allah’ın bize gönderdiği kutsal mektuptur.

Allah o mektubu bir cemaate, bir millete değil; tek tek her insana gönderdi. O kutsal mektubu bana gelmiş bir mektup olarak okumalı, anlamalı ve ondan yararlanmalıyız.

Paylaşan : Abdulkadir Haktanır

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: