Kategori arşivi: Hizmet Haberleri

ESASAT-I NURİYE ESERİ NEDİR VE BASIM SÜRECİ NASIL OLMUŞTUR?

ESASAT-I NURİYE ESERİ NEDİR VE BASIM SÜRECİ NASIL OLMUŞTUR?
Fotoğraf açıklaması yok.
Esasat-ı Nuriye eserinin girişindeki Önsöz çok güzel izah ediyor. Çünkü o Önsöz, Rüştü Tafral Ağabey’in verdiği bilgiler doğrultusunda Mesut Zeybek Ağabey tarafından yazılmıştır.
Rüştü Tafral Ağabey defalarca Derslerde anlatmıştır ki, Zübeyir Gündüzalp Ağabey şöyle demiştir :
“Bu Hizmet Rehberi çok kısa, çok fazla hülasa. Bunu daha fazla genişletmelisiniz.”
Zübeyir Gündüzalp Ağabey, kendisi ile birlikte Süleymaniye medresesinde kalan ağabeylere bunu demiştir. Rüştü Tafral Ağabey de Zübeyir Gündüzalp Ağabey’in bu sözünü, daha Esasat-ı Nuriye eseri hazırlanmadan önce defalarca umumi cemaatin içinde söylemiştir.
Esasat-ı Nuriye eserinin Önsöz’ü şu şekildedir :
«ÖNSÖZ
Nur Mesleğinin Hizmet Prensiplerini ihtiva eden “ESASAT-I NURİYE” isimli bu kitab, başta Risale-i Nur Külliyatı üzerinde ihtisas kazanan ve tahkik usulüyle kırkbeş senedir toplama ve derlemeler yapan muhterem Rüşdü Tafral Ağabeyimiz ve İTTİHAD İLMÎ ARAŞTIRMA HEYETİ tarafından uzun bir araştırma ve inceleme neticesinde titizlikle hazırlanmıştır.
Bu eser, Risale-i Nur’un pek çok müteferrik yerlerinde bahsedilen, Risale-i Nur Mesleği ve İman Hizmeti ile alâkadar mevzuları bir araya getiren bir tasnif ve derlemedir.
Risale-i Nur’un bahisleri çeşitli mânâ vecihlerine sahib olduğundan, muayyen bir mânâ çerçevesinde tasnifata girmez. Hizmet hayatı boyunca ortaya çıkan ihtiyaçlar sebebiyle yapılan ve muayyen meselelere bakan lâhikalar ve derlemelerdeki bahisler, galip ve zâhir mânâsiyle muayyen bir meseleye ve mevzu’a bakarken, dolayısiyle daha pekçok meselelere de baktığını unutmamalıyız. Hatta Gençlik Rehberini ihtiyarlar; İhtiyarlar Risalesini gençler; Hastalar Risalesini sıhhatli musibetzedeler; Hanımlar Rehberini erkekler okuyacakları ve okudukları gibi, Haşir Risalesinden de iman-ı billah dersi alınır ve hakeza…
Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin vefatından sonra ortaya çıkan ihtiyaç sebebiyle 1962 yıllarında başta merhum ağabeyimiz Zübeyir Gündüzalp olmak üzere en yakın talebeleri tarafından hazırlanan Hizmet Rehberi, giderek genişleyen hizmet sahasında istikameti muhafaza için duyulan ihtiyaç sebebiyle, ilk basılan Hizmet Rehberi sonradan takriben 3-4 kat daha genişletilip neşredildi. Hatta Rüşdü Tafral Ağabeyin ifadesiyle merhum Zübeyir Ağabeyimiz sonraları bunu da az görüyordu.
Nitekim mezkûr Hizmet Rehberi’nin mukaddimesinde:
“Risale-i Nur’un dairesi; çok genişlemiş çok muhtelif efkâr ve mizaç sahipleri, bu hizmet safında yer almışlardır. Elbette bütün efkâr, kanaat, meslek ve meşrebler üstünde makam-ı sıddıkıyette yer tutmuş ve şahs-ı manevî-i Âl-i Beyt’in mümessili olarak hizmet-i Kur’aniyenin başına geçmiş Üstad Bediüzzaman’ın azamî ihlas, azamî sadakat ve azamî fedakârlık manasını ihtiva eden, gösteren ve işaret eden mesleğini nazara vermek lâzım gelmektedir” deniliyor.
Yani zamanla ortaya çıkan hadiselere, Risale-i Nurdaki o meselelere bakan istikameti göstermenin lüzumuna işaret ediliyor. Hizmetin selâmet ve istikametine bakan bu vazife aynı zamanda bütün Nurcular tarafından Risale-i Nur derslerinde yapılır ve yapılmaktadır.
Hizmet düsturlarını ihtiva eden böyle derlemelerle, te’vilsiz olmak şartiyle bizzat Risale-i Nur’un sarih bahislerinin ortaya konulması, Risale-i Nur’a teslimiyeti bulunanların, o meseleleri Risale-i Nur müvacehesinde kolaylıkla görmelerine yardımcı olur ve meslek hassasiyetine teşvik eder.
Nurların muhtevasından haberi olmayanlar için de, Risale-i Nur’un meslek yapısını bizzat kaynağından görmelerini sağlar.
İşte böylece, Risale-i Nur Külliyatındaki sarih ve mükerrer beyanların nazara verdiği Hizmet Düsturları ve Esasları, tahşidat ve tahkikat ile bir kere daha hizmet ehlinin ve müslüman münevverlerin dikkatine arz edilmiştir.
İTTİHAD YAYINCILIK olarak bizler, böyle müdakkik ve muhakkik ağabey ve kardeşlerimizi tebrik eder, Cenab-ı Hak’dan bütün Nur Talebelerinin Risale-i Nur’daki iman ve Kur’an hizmeti düsturları istikametinde, ihlas ve sadakat ile hizmetlerine devam etmelerini ve bütün ehl-i imanın uhuvvet ve ittifakını temenni ve niyaz ederiz.
İTTİHAD YAYINCILIK»
(Esasat-ı Nuriye, s. 5-6)
Esasat-ı Nuriye eserinin içindeki her bir konu daha önceleri, 1970’lerde kısa kısa Risale-i Nur’dan derlenmişti. Meselâ; Esasat-ı Nuriye içinde geçen “Vakf-ı Hayat Esası” bölümü var. (Esasat-ı Nuriye, s. 301) Risale-i Nur Talebelerinden bir kısmının mücerred kalıp, vakıflık yapması meselesi, Esasat-ı Nuriye basılmadan önce hazırlanan 300-400 derlemeden bir tanesidir.
Esasat-ı Nuriye eserinin içindeki her bir bölüm ile ilgili daha önce derlemeler hazırlanmıştı. 1975 yılından itibaren teksir makinesi ile o derlemeler Anadolu’ya neşrediliyordu. Hizmet esaslarını, Abdülkadir Badıllı Ağabey ilk olarak kitap şeklinde bastı. Envar Neşriyat tarafından “Siyaset – Şerh ve İzah” ismiyle kalın bir kitap olarak basıldı, medreselere yayıldı.
Esasat-ı Nuriye eserinin ise 1997 yılında dizgisi hazırlandı ve 1998 yılında baskısı oldu. O zamana kadar İttihad Yayıncılık bünyesinde 20 kadar meslek düsturları ile ilgili derleme bastırmıştık.
Risale-i Nur Derlemelerinin basıldığı ve yayıldığı dönemde Üstâd Bediüzzaman Hazretleri’nin Talebeleri olan Ağabeyler itiraz etmediler, etseydiler bundan haberimiz olurdu.
Üstâd Bediüzzaman Hazretleri’nin vekil, varis ve nâşir talebelerinin hiçbiri itiraz etmemiştir. Zaten Risale-i Nur’dan derlemelere niçin itiraz etsinler ki? Bu derlemeler konusunda zaten Üstâd Bediüzzaman Hazretleri’nin emri var. Üstâd Bediüzzaman Hazretleri’nin Talebelerinin derlemelere itiraz etmesi gibi bir konu mantıken imkansızdır. Üstâd Bediüzzaman Hazretleri, Risale-i Nur derlemeleri hakkında şöyle demiştir :
«Evet Risale-i Nur size mükemmel bir me’haz olabilir. Ve ondan erkân-ı imaniyenin her birisine, meselâ Kur’an kelâmullah olduğuna ve i’cazî nüktelerine dair müteferrik risalelerdeki parçalar toplansa veya haşre dair ayrı ayrı bürhanlar cem’edilse ve hâkeza.. mükemmel bir izah ve bir haşiye ve bir şerh olabilir.» (Kastamonu Lâhikası, s. 56)
Yayınevimiz; Risale-i Nur eserlerini me’haz alarak, konulara göre derlemeler yapmıştır ve hizmetlerine de devam etmektedir.
Risale-i Nur’dan Derlemelerin çoğu, Risale-i Nur meslek düsturlarını nazara veriyordu. Bu derlemelerden, düstur ve esaslara uyan hiçkimse rahatsız olmaz. Ancak o düsturlara tezad hareket edenler rahatsız olabilirler (Yeni Asyacı, Fetocu, Mollacı güruhları gibi).
Üstâd Bediüzzaman Hazretleri’nden ve Vekil/Varis Ağabeylerin tarzına uygun olarak çalışmalara yayınevimiz devam etmektir.
Üstâd Bediüzzaman Hazretleri’nin vekil ve varis talebesi olan Zübeyir Gündüzalp Ağabey bu konuyu çevresindekilere emretmiş. Bu konuya da Rüştü Tafralı Ağabey ve Abdülkadir Badıllı Ağabey sahip çıkmış. Bu Ağabeylerimizin sahip çıkması ile beraber Üstâd Bediüzzaman Hazretleri’nin nâşir talebelerinden M. Said Özdemir Ağabey de destek vermiştir. Said Özdemir Ağabey, “İttihad-ı İslâm” derlemesini de, kendisi basmıştır. Aynı zamanda Esasat-ı Nuriye eserine Takriz yazmıştır. Abdülkadir Badıllı Ağabey, Esasat-ı Nuriye eserine Takriz yazmıştır.
Said Özdemir Ağabey’in yazdığı Takriz şöyledir :
«BİR TAKRİZ
Risale-i Nur talebesi, Kur’an-ı Azimüşşan’ın hükümlerini hakkıyla yaşamayı ve Resul-u Zişan’ın Sünnet-i Seniyyesiyle amel etmeyi hayatının en büyük gaye ve maksadı olarak bilir.
Risale-i Nur’dan aldığı iman nurunun aşk ve şevkiyle marifet-i İlâhiye mertebelerinde terakki etmek ve Risale-i Nur’da serpilen Esasat-ı Kudsiye’ye ve Desâtir-i Nuriye’ye tam ittiba ile sırat-ı müstakimde evc-i kemâlata doğru tayaran edebilir.
Risale-i Nur’daki Esasat-ı Kudsiye, Kelam-ı İlâhiden nebean etmiş olup, Desâtir-i Nuriye’de Resul-u Ekrem’in meslek-i âliyesinden lemean etmiştir. Risale-i Nur’da serpilmiş olan Esasat-ı Kudsiye ve Desâtir-i Nuriye’nin, toplanıp bir araya getirilmesi ile efradını câmi olarak o hakikatlerin her köşesini açığa çıkarıp o esas ve düsturların daha iyi anlaşılmasına ve daha ciddi bir şekilde sarılıp ittibaına vesile olacaktır inşaallah.
Aksi takdirde o Esasat-ı Kudsiye’ye ve Desâtir-i Nuriye’ye ittiba olmazsa o Nur yolunda devam edemez. Nefis ve şeytanla mücadele edemez. Bir çok maddi, manevi felaket ve helaketlerle karşılaşır ve belki menzil-i maksuda da vasıl olamaz; mesuliyet-i maneviyeyi bedbaht ruhuna yüklenerek ebedi hayata göçer gider.
Fakat o Esasat-ı Kudsiye’ye ve Desâtir-i Maneviye’ye ittiba ettiği takdirde Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin buyurduğu gibi:
“Muhabbet-i İlâhiyenin ziyasını tazammun eden imanın nuruyla münevver olan İslâmiyetin terbiyesiyle tekemmül edip, insaniyet cihetinde, abdiyetin içinde bir sultansın; ve cüz’iyetin içinde bir küllîsin; küçüklüğün içinde bir âlemsin; ve hakaretin içinde öyle makamın büyük ve daire-i nezaretin geniş bir nâzırsın ki, diyebilirsin:
“Benim Rabb-i Rahîmim dünyayı bana bir hane yaptı. Ay ve güneşi o haneme bir lâmba; ve baharı, bir deste gül; ve yazı, bir sofra-i nimet; ve hayvanı bana hizmetkâr yaptı. Ve nebâtâtı o hanemin ziynetli levazımatı yapmıştır.”
Netice-i kelâm: Sen eğer nefis ve şeytanı dinlersen, esfel-i sâfilîne düşersin. Eğer hak ve Kur’ân’ı dinlersen, âlâ-yı illiyyîne çıkar, kâinatın bir güzel takvimi olursun.”
Cenab-ı Hak, bu kitabta dercedilen Kudsî Esaslara ve Nur’un düsturlarına ittibaı müyesser kılsın ve Üstadımızın yukarıda beyan buyurduğu kelâmına ve himmetine bizleri mazhar eylesin. Amin.
M. Said Özdemir
28 Mayıs 1998 Ankara»
(Esasat-ı Nuriye, s. 9)
Abdülkadir Badıllı Ağabey, Mustafa Sungur Ağabey ve Tahirî Mutlu Ağabey’den Risale-i Nur Neşriyatı konusunda noter tasdikli vekalet almıştır. Abdülkadir Badıllı Ağabey de kitabın giriş kısmına şu şekilde bir Takriz yazmıştır :
«TAKRİZ
Müdakkikâne ve mahirâne hazırlanmasıyla şu “Esasat-ı Nuriye” isimli kitab, Risale-i Nur’un müştâk okuyucularına, onun temel esas ve düstûrlarına suhûletle götüren ve yol gösteren delil ve rehber bir eserdir diyebilirim.
Kitabın mukaddemesinde de buna işâret edilmiştir. Yani bu kitab, Risale-i Nur’un hakikatlerinin müteferrik yerlerindeki temel düstur ve esaslarını çabuk bulup ulaşmak hususunda kolaylık sağlayan bir alettir.
Dolayısiyle eser, sadece kendisiyle iktifa edilmek suretiyle, müstakil ve yegâne bir kitab niyetiyle hazırlanmış değildir. Belki arzolunduğu vechile bir delil, bir kılavuz nitelik ve vazifesini görmesi ümidiyle çalışılmış ve vucûda getirilmiştir.
Binâenaleyh eser ilmî ve şer’i kaideler ışığında hazırlanmış olduğundan Risale-i Nur okuyucularına has, umum ehl-i imana ise âmm bir rehber-i eser vasfını taşımaktadır.
Her hakikat aşığının, her keşf-i esrâr meraklısının elinde kılavuz bir eser olarak bulunabilmesini tavsiye eder, emek verip hazırlayanlardan Cenâb-ı Hakkın razı olmasını niyaz ederim.
Abdülkadir Badıllı
11 Muharrem 1419 / 7 Mayıs 1998
Şanlıurfa»
(Esasat-ı Nuriye, s. 10)
Ahmed Aytimur Ağabey ile Mesut Zeybek Ağabey sürekli görüşürlerdi ve irtibat halindeydiler. Birlikte çalışıyorlardı. Ahmed Aytimur Ağabey’in izniyle “Rumuzat-ı Semaniye” eseri̇ ve ilk defa Latinize olarak “Asar-ı Bediyye” eseri̇ basılmıştır.
Maidetü’l-Kur’ân eseri̇nin basımı sürecinde Mesut Zeybek Ağabey dedi ki: “Ahmed Aytimur Ağabey ile istişare ettim. Maidetü’l-Kur’ân’ı neşretmeye karar verdik.”
Esasat-ı Nuriye eseri, 1998 yılında basıldı. Ve o günden bu güne kadar 4 defa baskı yapıldı. Binlerce basılmış bu eser, birçok Medreseye girdi ve Risale-i Nur Talebeleri tarafından okundu, takdir edildi.
Esasat-ı Nuriye eseri, 24 seneden beri istifade edilen ve itiraz edilmeyen bir eserdir. İtiraza medar bir yer yoktur. Risale-i Nur’un, Üstadımızın ders verdiği meslek düsturlarıdır ve genişletilmiş hizmet rehberidir.
İTTİHAD YAYINCILIK
www.NurNet.org

SİNGAPUR HİZMETLERİ

SİNGAPUR HİZMETLERİ

           (YOZGAT)

SİNGAPUR’DA İSLAMİYET VE RİSALE-İ NUR HİZMETLERİ…

🔸GENEL DURUM:

Singapur Güneydoğu Asya’nın (Asya Pasifik ülkelerinin) en müreffeh, en şirin bir ada ülkesidir. İçinde 40 kadar ada vardır. En meşhur adası “Sentosa” adasıdır.

Singapur, cumhuriyetle yönetilen parlamenter demokrasi sistemine dayanır.

Singapur Asya pasifik ülkelerinin 

-hem finans merkezi (yani Avrupa’nın İsviçre’si gibi)

-hem endüstriyel merkezi -hem ithalat, ihracat merkezidir.

-hem havalimanı aktarma merkezidir.

Singapur 2009-2019 yıllarında çok gelişmiş ve ekonomik açıdan çok zenginleşmiştir 2009 dan önce 3. dünya ülkesi iken 10 yılda Dünya’nın en güçlü ekonomi ve en güvenlikli ülkesi haline gelmiştir.

Singapur’un iki milli üniversitesi olan NUS ve NTU dünyanın ilk sıralarında yer almaktadır.

Singapur ada ülkesidir bir tarafi 42 km bir tarafı 23 km toplamda 622km2 yüz ölçümüne sahiptir.

Singapur 1819’a kadar Temasek Deniz Şehri ismiyle anılan Malezya’nın 14. eyaleti idi sonradan Aslan şehri anlamına gelen Singapur ismini almıştır.

Singapur nüfus olarak %75 Çin, %15 Malay, %10 Hint ve diğer milletlerden oluşur.

Nüfusu yaklaşık 6 milyondur.

Dil: Resmi dili İngilizcedir, bununla beraber Çince, Malayca, Hintçe de konuşuluyor.

Singapur iklim olarak, tropikal sıcak ve nemli bir iklime sahiptir. Mevsim olarak az yağışlı çok yağışı ifade ediliyor.

Ekvatora çok yakın ve kukuzeyindedir.

Singapur 9 Ağustos 1196’da bağımsız bir devlet olmuştur. 1971 yılında İngilizler ayrılmıştır.

Singapur’un para birimi, Singapur dolarıdır.

🔸 SİNGAPUR DA İSLAMİYET

Singapur da İslamiyet tabiin zamanında tüccarlar vasıtasıyla gelmiştir. Günümüzde hala Singapur’da tabiin zamanında gelenlerin kabirleri mevcuttur.

Singapur’da:

-Müslümanlar, % 16

– Budistler, % 35

-Hristiyan, %18

-Geriye kalanlar Ateist ve Hindular %31

Singapur’da (MUIS) diyanet işleri başkanlığı vazifesini yapıyor..

Singapur genelinde toplam 80  tane cami bulunmaktadır. En büyük Camisi Sultan Masjıd’dir. Ba’alwie Mosgue Singapore Masjıd 1952’de Al Attas ailesi tarafından yaptırılır. Caminin içi Osmanlı Türk eserleriyle doludur. İmam Hassan Habib Al Attas’dır, kendisi seyyiddir. Dedeleri Yemen’den gelmiştir. Sultan Abdülhamit 1900 yılların başında bu aileye 2 tane cariyesini gönderir. Birisi Johor sultanının kardeşiyle evlenir, diğeri de diğer akrabasıyla evlenir. Al Attas ailesi de bu soydan geliyor. Bu nedenle de bizler Türklerle akrabayız diyor.

Bu hocaya ilk Arapça Işarat’ül Î’caz kitabını bir abi vermiş, bizde 2013 yılında  Arapça külliyatın tamamını hediye ettik ve okuyorum diyor. Her ziyarete gidildiğinde Türkiye,den Bediüzzaman hazretlerinin talebeleri geldi diye karşılayıp ziyaretine gelenlerle tanıştırıyor.. Hüsnü Bayram abi ve Said Özdemir abilerle çok yakından ilgilendi hatta Said Özdemir abiyle 2 saat Arapça sohbet ettiler..

🔸SİNGAPUR DA RİSALE-İ NUR HİZMETLERİ…

-1951de Bayram Yüksel Abi Kore savaşı dönüşü Japonya’dan sonra gemiyle Singapur’a uğrayıp  Üstadımıza kaşkol eldiven vs. hediyelik eşya alıyor ve üstadımıza hediye ediyor..

-1960 Yıllarında Singapur’da Hint asıllı Muhammad Jaffar abinin (72 Yaşında) Alim olan dedesine Hindistan üzerinden risaleler getiriliyor. Urfa’dan da Kemalettin Ceviz abi Singapur’a geliyor ona İngilizce ders okutuyor. Dedesine cevşen de hediye edilir ki, Bediuzzaman’in özellikle Esma-i Hüsna’ya vurgusu ve Risalelerde Cenâb-ı Allah’ın esmasının izahati ve ehl-i sünnet itikadinca iman hakikatlerinin isbati pek parlak bir ilim olarak kabul edilerek, okunan dersler dedesi tarafindan ziyaret edilenlere daima anlatıyor. Jaffar Abi, bunun Menderes’in idam edildiği yılda olduğunu belirtiyor. Dedesinin Bediüzzaman ve Risale-i Nur’a olan sevgi ve saygısını Jaffar Abiyi de etkilediğinden kendisi daha sonradan Türkiye’ye gidip gelen bir tüccar arkadaşı vasıtasıyla Bayazit Sahaflardan İngilizce Risale-i Nur’u edindiğini belirtti.

-1996 Yılında Ali Uçar abi vefat etmeden önce Singapur’da Jaffar Abinin evinde kaldıklarını hatta o heyetten birisinin arasında Üstadımızın saç telinin de olduğu bir cevşeni  kendisine hediye ettiğini, kendisinin de teberrüken sakladığını ifade ettiler.

-1997 Yılında ihsan Kasım abi Singapur Ba’alwi camisinde Seyyid Hasan Al Attas hocayı ziyaret ettiğinde Hasan Hoca bana işaratül i’caz verdiler onu okuyorum diyor, ihsan Kasım abide bana dedi sen kalan kısmını verirsin demişti  bizde 2013 yılında ziyarete gittiğimizde Arapça külliyatın tamamını Hasan hocaya hediye ettik ve okuyorum diyor.

-2010 Yılında Singapur Stadyum da Mevlid Nebevi programında Filipinler den Muhammed Rıza kardeş Risale-Nurlardan ders okuyor…

-(2 Mart 2010)

Öncelikle geçtiğimiz Şubat ayı içerisinde

Türkiye’den ağabeylerimiz Malezya’yı

ziyaret ettiler. Ankara, Aksaray, Nevşehir ve

Yozgat’tan ağabeylerin iştirak ettiği grup ile

Kuala Lumpur’da şevke medar bazı

ziyaretlerimiz ve programlarımız oldu.

Ağabeylerimizin Kuala Lumpur’a geldigi 28

Ocak 2010 perşembe akşamı derse iştirak edildi sonra Singapur’da Cafer abi bazı yerleri ziyaret ettiler…

-2010 yılında Johor’da doktora yapan Yılmaz kardeş ve Singapur Japon firmasında çalışan Mustafa nida kardeşler ayda bir ders başlattılar..

-2013 yılı Ramazan ayında kadir gecesi ilk Medresemiz açıldı Doktora talebeleri ve vakıf kardeşler 4 yıl  İngilizce ve Türkçe dersleri yapıldı elhamdülillah.

-2014 yılında Said Özdemir abi Singapur’a ziyarete geldi çok hizmetlere medar oldu Elhamdülillah..

-Singapur da basılan Çince Risaleler..

2018 de Çince tabiat Risalesi

2018 Ayetül Kübra Risalesi

2019 da Hastalar Risalesi Singapur’da basıldı elhamdülillah.

-Singapur da Medrese hizmetleri devamında 3 kişi Müslüman oldu:

-2013 Crıst Müslüman oldu adı Mesut oldu.

-Wietnamlı Tony  Müslüman oldu ismi Fatih oldu.

-Kane Müslüman oldu ismi Yusuf oldu.

-Singapur’da hizmet noktasından çok mümbit bir zemin var. Müslümanlar daha ciddi ve gayretli çünkü kendi maddi ve manevi imkanlarıyla vakıf dernek kurup Cami, okul kurslar açıp küfürle mücadele ederek gayret ediyorlar. Tanışılan insanlar samimi ve cana yakın. Rabbim tesirini halk etsin. Amin.

Ekseriyetle olduğu gibi hizmetlerimiz yerli yabancı akademisyen ve üniversite camiası üzerinden gidiyor. Doktora yapan kardeşler var. Dost olan üniversite hocaları, bazı ağabeylerin tanıdıkları, eski Diyanet başkanı vs. din adamları var. Singapur Müslümanlar Derneği elemanları var. İnşallah bu referanslı olanları zamanla ziyarete gidiyoruz çok hoş karşılıyorlar ve memnun oluyorlar. Kitapları, kurum ve kütüphanelerine gerektiğinde İngilizce ve Arapça külliyatlar hediye ediliyor…

🔸Singapur da korona döneminde hizmetler dersler olarak aksamadan artarak devam ediyor elhamdülillah..

-Her hafta erkekler İngilizce dersi 2 senedir devam ediyordu bir aydır Singapur’daki gençlerle birlikte devam ediyor Elhamdülillah..

-Hanımlar heyeti İngilizce dersi 1.5 seneye yakın katlanarak  şevkle devam ediyorlar..

– Ayda birde Türkçe dersler devam ediyor Elhamdülillah

– Bazı Abilerle birebir hususi dersler devam ediyor…

🔹Asya’nın en geri kalmasının bir sebebi, o şûra-yı hakikiyeyi yapmamasıdır.  Asya kıt’asının ve istikbalinin keşşafı ve miftahı, şûradır. Tarihçe-i Hayat – 100

🔹Ümidim var ki, istikbal semavatı zemin-i Asya, bâhemolur teslim yed-i beyza-i İslâma…

Zira yemin-i yümn-ü imandır, verir emn-ü eman ü emniyeti enama…     Şualar – 320

🔹İslâm’ın ve Asya’nın istikbali, uzaktan gayet parlak görünüyor. Çünki Asya’nın hâkim-i evvel ve âhiri olan İslâmiyetin galebesi için dört-beş mukavemet-sûz kuvvetler ittifak ve ittihad etmektedirler.  Muhakemat – 42

👍 İngilizce ve Çince Risale-i Nur site ve YouTube kanallarımız ve irtibat adresleri..

👍 Çince Risale-i Nur site ve YouTube kanallarımız:

▶️ https://mandarinnur.com/

▶️singaporenour.com

▶️wendaislam.com

▶️http://www.guangnur.com/

▶️https://www.youtube.com/channel/UC5b0xglmOlMvqW1NDVxXJkA?view_as=subscriber

▶️https://youtube.com/channel/UCUR3aO6m6PlsuM3dZO18HyA

▶️https://www.youtube.com/channel/UCV1zG0IPruTUfZMsoNBObnw

selam ve dua ile

www.NurNet.org

Fransızca Lemalar Basıldı

Risale-i Nurun Sesi gürleşiyor. Sözler Neşriyat tarafından Lemalar eserinin Fransızca tercümesi basıldı.

Kitap hakkında;

RİSALE-İ NUR KÜLLİYATI’NDAN – LES ECLAIRS – LEMALAR – FRANSIZCA

CİLT      : VİNLEKS
EBAT    : ORTA BOY (16 x 22 cm)
KAĞIT  : IVORY (70 gr)
BASKI  : RENKLİ BASKI
SAYFA  : 639 SAYFA

 

Kitap Temini için tıklayınız

LEM’ALAR

  • Allah’ın varlığı, birliği ve isimlerinin bu âlemdeki tecellileri, atomdan galaksilere kadar herşey, O’nun eseri ve icadı olduğu.
  • Maddeperest olup akılları gözlerine inenleri susturan ve bir kıs­mını inşâallah imana getiren “Tabiat Risalesi”
  • Peygamber Efendimizin (a.s.m.) yaşadığı hayat, gerçek saadetin ve insanca yaşamanın tek yolu olduğu.
  • Alevilik ve Şialık nedir? Temelde Ehl-i Sünnet ile aralarındaki mes’ele nedir? Hem çareleri nelerdir?
  • İktisadın ne kadar lüzumlu olduğu, israfın ne kadar zararlı olduğu.
  • Hastalara gerçek teselli veren devalar.
  • İhtiyarlığın hakiki mahiyeti ve imanlı ihtiyarlıktaki manevi sürur ve zevkler.
  • Tesettürün sebep ve hikmetleri.
  • İhlâs’ın nasıl kazanılacağı ve muhafazası.
  • Hangi lezzetler hakikidir, hangileri aldatıcı?

Lem’alar, hayatınıza huzur veren yeni manalar kazandıracaktır.

 

www.NurNet.org

Fihrist Risalesi

Üstad Hazretlerinin “en mühim bir risale”, “Risale-i Nur Külliyatının eczahane-i kübrâsının umumunun fihristesi” dediği ve Nur Talebelerinin lâhika mektuplarında “elmas anahtar” gibi sözlerle önemini ortaya koydukları Fihrist Risalesini okumak, tetkik etmek da bu vecheden mühimdir.

Fihrist Risalesi’yle ilgili, başta Barla Lâhikası olmak üzere muhtelif lâhika mektuplarında Nur Talebelerine ait pek çok kıymettar ifadeler var. Onlardan biri de Sabri Ağabeye ait.

O şöyle yazıyor:

“Fihriste-i Mübînin Dördüncü Kısmını, Süleyman Efendi kardeşimiz yediyle (eliyle) aldım, okudum. Müellifine, kâtibine, nâşirine, hâdimlerine (hizmet edenlerine) binler dualar ettim. Hakikaten vakt-i kıraatim olan iki saat zarfında, Risâlâtü’n-Nur ve Mektûbâtü’n-Nur’un kâffesini icmâlen okumuş kadar mütelezziz ve müstefid oldum. Ve şöyle dedim: Lütufnâme-i keremkârîlerinde işaret buyurulduğu üzere dört nüsha değil, belki birkaç ay, her vazifeye tercihan Fihriste’yi teksir ve neşre sa’y etmeliyiz. Madem ki gayemiz neşr-i envar-ı hakaik-ı Kur’ân’dır…”

Ne dersiniz, biz de Sabri Ağabeyin dediği gibi,

Fihrist Risalesi’ni “belki birkaç ay, her vazifeye tercihan neşre” var mıyız?

kitap temini için:

Sözler Neşriyat

Envar Neşriyat

www.NurNet.org

MEKTUBAT ESERİNİN FARSÇA TERCÜME BASKISI YAPILDI ..

MEKTUBAT ESERİNİN FARSÇA TERCÜME BASKISI YAPILDI ..

RİSALE-İ NUR KÜLLİYATI’NDAN – MEKTUBAT – FARSÇA
 
CİLT        : TERMO DERİ – SOĞUK BASKI
EBAT      : ÇANTA BOY (15 x 22 cm)
KAĞIT    : ŞAMUA (70 gr)
BASKI    : TEK RENK
SAYFA    : 622 SAYFA

KİTAP TEMİNİ: www.sozler.com.tr

MEKTUBAT ESERİ HAKKINDA 

Birinci Mektup

Dört farklı sualin cevabıdır:
Birinci Sual: Hazret-i Hızır’ın hayatta olup olmadığını ve hayatın beş mertebesinin neler olduğunu açıklar.
İkinci Sual: Ölümün bir nimet olduğunu Kur’ân ayetleriyle açıklar.
Üçüncü Sual: Cehennemin nerede olduğuna dair gayet makul bir açıklamadır. Cehennemin Büyük ve Küçük diye iki çeşit olduğunu mantıkla ispat eder; bunların Allah’ın lütuf ve kahrının iki tecellisi, kâinat ağacının iki meyvesi ve bu dünyanın iki ürünü olduğunu ortaya koyar.
Dördüncü Sual: Mecazi aşktan hakiki aşka geçişin yolunu gösterir.


İkinci Mektup

Dini tebliğle görevli insanların zaruret olmadıkça sadaka ve hediyeleri kabul etmemeleri gerektiğini ve mümkün olduğu kadar kanaatle hareket etmelerini altı sebeple izah eder.


Üçüncü Mektup

Kur’ân-ı Kerimin, yıldızların doğuş ve batışı üzerine ettiği kasemin i’caz ve belağatini gösteren bir tasvir ile imansızlık yolunda nihayetsiz zorluklar olduğunu; iman ve tevhid yolunda ise sonsuz kolaylıklar bulunduğunu açıklar.


Dördüncü Mektup

Risale-i Nur’un, Cenâb-ı Hakkın Rahîm ve Hakîm isimlerine mazhar olduğunu; göklerin ve yıldızların tasvirini şiirsel bir tarzda dile getirir.


Beşinci Mektup

Velâyetin suğrâ, kübrâ ve vustâ olarak üç kısma ayrıldığını, tarikatlarda asıl maksadın, iman hakikatlerinin inkişafı ve sünnet-i seniyyeye uymak olduğunu, Risale-i Nur’un daha kısa bir zamanda o görevi gördüğünü açıklar.


Altıncı Mektup

Üstad Bediüzzaman’ın gurbetteki hâlini ve “Allah bize yeter. O ne güzel vekildir” meâlindeki âyetin verdiği teselliyi güzel bir şekilde ifade eder.


Yedinci Mektup

Hz. Muhammed’in (a.s.m.) birden fazla evliliğinin ve özellikle Hz. Zeyneb ile evlenmesinin hikmetlerini açıklar.


Sekizinci Mektup

Besmeledeki Rahmân ve Rahîm isimlerini tefsir ederek bu isimlerin bir vesilesi olan şefkatin aşktan daha yüce, daha parlak ve daha hâlis olduğunu anlatır.


Dokuzuncu Mektup

Kerâmet, ikram ve inayet hakkında önemli bir kuralı açıklar. Ayrıca İslâm ile iman arasındaki ilişkiyi ve bunların farklı yönlerini ilmî tarzda izah eder.


Onuncu Mektup

Kitâb-ı Mübin’le İmâm-ı Mübin’in tanımını yaparak kader, levh-i mahfuz gibi konulara açıklık getirir ve haşir meydanının nerede olacağı hususunda bilgi verir.


On Birinci Mektup

“Muhakkak ki, şeytanın hilesi pek zayıftır.” (Nisâ Sûresi: 76.) ayetini tefsir ederek şeytanın verdiği vesveseye karşı manevî bir ilâç sunar. Ayrıca çağdaş uygarlığın Kur’ân’ın mucizeliği karşısında ne kadar aciz olduğunu ortaya koyar ve miras konusundaki Kur’ân prensiplerinin ne kadar adâletli olduğunu gösterir.


On İkinci Mektup

Hazret-i Âdem’in (a.s.) Cennetten çıkarılması, insanların bir kısmının Cehenneme girmesi, Şeytanın ve kötü şeylerin yaratılması, musibet ve belâların mâsum insanlara ve hayvanlara musallat edilmesinin hikmetlerini izah eder.


On Üçüncü Mektup

Üstad Bediüzzaman’ın sürgün hayatındaki durumuna; izin belgesi için neden müracaat etmediğine ve siyasetten niçin uzak durup ilgilenmediğine dair soruların cevapları yer alır.


On Dördüncü Mektup

Telif edilmemiştir.


On Beşinci Mektup

Sahabeler zamanında ve daha sonraki devirlerde cereyan eden Cemel ve Sıffin hadiseleriyle hilâfet ve saltanat mücadeleleri, Kerbela Olayı hakkında yapılan izahlar ile ahirzaman ve kıyamet alametleriyle ilgili sorulan altı suale verilen cevapları içerir.

Birinci Sual: “Sahâbîler, velilerden büyük oldukları hâlde aralarındaki bozguncuları neden velâyet gözüyle bulup ortaya çıkarmadılar ve sonuçta dört halifeden üçü şehit oldu?”
İkinci Sual: “Hz. Ali’nin (r.a.) zamanında başlayan savaşların mahiyeti nedir? O savaşlarda ölen ve öldürülenler nasıl açıklanır?”
Üçüncü Sual: “Âl-i Beyte yapılan acımasız muamelelerin hikmeti nedir?”
Dördüncü Sual: “Âhir zamanda Hz. İsâ’nın (a.s) yeryüzüne ineceği, Deccal’ı öldüreceği, bütün insanların hak dini kabul edecekleri, ama buna karşılık Kıyamet Gününde “Allah! Allah!” diyen kimse kalmayacağını söylüyorlar”
Beşinci Sual: “Kıyamet günü olaylarından bâki ruhlar da etkilenecek mi?”
Altıncı Sual: “Herşey helâk olup gidicidir – Ona bakan yüzü müstesna.” (Kassas Sûresi, 28:88.) âyeti âhiret, Cennet ve Cehennemi de ihtiva ediyor mu?”


On Altıncı Mektup

Tek parti dönemindeki, sosyal hayat ve siyaset konularında yöneltilen sorulara Üstad Bediüzzaman’ın beş nokta halinde verdiği cevaplardır.

Birinci Nokta: Kur’âna hizmet etme maksadının Bediüzzaman’ı siyasetten menettiğine dairdir.
İkinci Nokta: İhlâs ve sadakatle hizmet-i imaniye ve ebedî hayat için ciddi bir şekilde çalışmak siyasetten uzak durmayı gerektirir.
Üçüncü Nokta: Üstad Bediüzzaman’a yapılan ağır baskılara karşı tahammülünün önemli bir sebebini iki misalle anlatır.
Dördüncü Nokta: Ehl-i dünyanın şüpheli sorularına karşı verilen cevaptır. Bu cevapta onun Kur’ân hizmetine ait bir keramet olarak hiçbir şekilde inkâr edilemeyen İlâhî inâyeti açıklar.
Beşinci Nokta: Ehl-i dünyanın adaletsiz bir şekilde Üstad Bediüzzaman’a teklif ettikleri kurallara ve bid’alara karşı onları susturacak bir cevaptır.
On Altıncı Mektubun Zeyli: Ehl-i dünyanın ve dinsizlerin dünya ve siyasetlerinden tamamen çekildiği hâlde, Üstad Bediüzzaman hakkında gösterdikleri esassız şüphe ve telaşları def etmek ve ilmin değerini korumak için Eski Said’in diliyle yazılmıştır.


On Yedinci Mektup

Çocuk Taziyenamesi: Küçük yaşta çocuğu ölenlere bir tesellidir. Ergenlik çağına gelmeden vefat eden çocukların ebedî âlemde yine sevimli bir çocuk olarak anne ve babalarının kucağına verileceği hakkında bir müjdedir.


On Sekizinci Mektup

Vahdetü’l-vücud meselesi, kâinatta devam eden faaliyetin hikmeti ve varlığın sırları gibi konuları işler.
Birinci Mesele-i Mühimme: Evliyaların keşifle gördükleri ve gözlemledikleri hâdiselerin, şehadet âleminde bazan gerçeklerle çelişmesindeki sırrı örneklerle açıklar.
İkinci Mesele-i Mühimme: Tartışma konusu olan Vahdetü’l-Vücud meselesine dair önemli bir açıklamadır.
Üçüncü Mesele: Kâinattaki hayret verici faaliyet ve değişmelerin hikmetini açıklar.


On Dokuzuncu Mektup

Hz. Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliğinin delilleri olan üç yüzden fazla mu’cizeyi zevkli ve akıcı bir üslup ile açıklar. On dokuz işaretten oluşuyor:
Birinci Nükteli İşaret: Kâinatın Sahibi olan Yüce Allah, insanların en mükemmeli olan Hz. Muhammed (a.s.m.) ile konuşmuş ve onu tüm insanlığa rehber yapmıştır.
İkinci Nükteli İşaret: Hz. Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliğine dairdir.
Üçüncü Nükteli İşaret: Hz. Muhammed’in (a.s.m.) elçiliğinin umumiliğine dair gösterilen deliller.
Dördüncü Nükteli İşaret: Yüce Peygamberin (a.s.m.) Ashabı, ailesi ve ümmetiyle ilgili önceden haber verdiklerinin tam olarak anlaşılmasını sağlamak amacıyla yazılmış 6 prensipten oluşuyor.
Beşinci Nükteli İşaret: Âl-i Beytin başına hangi olayların geleceğini haber verir.
“Hz. Ali (r.a.) halifeliğe herkesten daha fazla lâyık olduğu hâlde neden ona öncelik verilmedi?”
“Neden onun halifeliği süresince İslâm’da birçok karışıklık oldu?”
“Mübarek İslâmiyet ve nuranî Saadet asrının başına gelen o dehşetli kanlı fitnenin hikmeti nedir?”

Altıncı Nükteli İşaret: Geleceğe ait haberlerle ilgili Hz. Muhammed’in (a.s.m.) mu’cizeleri. Ayrıca Şiilerin Hz. Ali’ye (r.a.) olan muhabbetlerine dair bir sorunun cevabıdır.
Yedinci Nükteli İşaret: Yemek bereketiyle ilgili Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mu’cizelerini on altı örnekle anlatıyor.
Sekizinci İşaret: Peygamber Efendimizin elinden çeşme gibi suyun akması ve ağız suyunun temasıyla sulardaki bereket mu’cizesini açıklar.
Dokuzuncu İşaret: Ağaçlarla ilgili Peygamber mu’cizeleridir. Ağaçların insanlar gibi Peygamber Efendimizin emirlerini dinlemeleri ve yerlerinden çıkıp onun yanına gelmeleri, ona olan sevgi ve bağlılıklarını dile getirmeleri gibi mu’cizeleri anlatıyor.
Onuncu İşaret: Kuru bir direğin inlemesiyle ilgili mu’cizeyi anlatıyor.
On Birinci İşaret: Kayalar, dağlar gibi cansızların Peygamber mu’cizelerini gösterdiklerine işaret eder.
On İkinci İşaret: On birinci işaretle ilgili olan ve çok önem arz eden üç mu’cizeyi anlatır.
On Üçüncü İşaret: Peygamber Efendimizin (a.s.m.) hastaları ve yaralıları iyileştirmesiyle ilgili mu’cizeleri anlatıyor.
On Dördüncü İşaret: Peygamberimizin Efendimizin (a.s.m.) dualarıyla ortaya çıkan mu’cizelerden bahseder.
On Beşinci İşaret: Üç şûbeden oluşuyor:
Birinci Şûbesi: Bir mu’cize olarak hayvan türlerinin, Peygamber Efendimizi (a.s.m.) nasıl tanıyıp tasdik ettiklerini açıklar.
İkinci Şûbe: Ölülerin (cesetlerin), cinlerin ve meleklerin Peygamberimizi (a.s.m.) nasıl tanıyıp tasdik ettiklerini açıklar.
Üçüncü Şûbe: Peygamber Efendimizin (a.s.m.) Allah (c.c.) tarafından korunmasıyla ilgili engin bir mu’cizedir.

On Altıncı İşaret: Efendimize Peygamberliğin gelmesinden önce ortaya çıkan, fakat peygamberlikle ilgili olan ve “İrhasat” denilen harikalardan bahseder. Üç kısımdır:
Birinci Kısım: Tevrat, İncil, Zebur ve diğer kutsal kitapların Hz. Muhammed (a.s.m.) hakkında verdikleri haberlerdir.
İkinci Kısım: Kâhinlerin ve bir nevi evliya hükmünde olan bazı insanların Hz. Muhammed’in (a.s.m.) geleceğini haber vermeleri.
Üçüncü Kısım: Hz. Muhammed’in (a.s.m.) dünyaya teşrifleri anında meydana gelen bazı olağanüstü hadiseler.

On Yedinci İşaret: Peygamber Efendimizin (a.s.m.) kendi zatının mu’cize olması hakkındadır.
On Sekizinci İşaret: Resulullahın (a.s.m.) en büyük mu’cizesi olan Kur’ân-ı Kerim hakkındadır. Kur’ân’ın mu’cizeliğini anlatan üç nükteden oluşuyor:
Birinci Nükte: Kur’ân-ı Kerimin i’câzını anlamada insanların dereceleri…
İkinci Nükte: Kur’ân’ın irfan sahiblerine meydan okuyuşu.
Üçüncü Nükte: Kur’ân’ın mahiyetindeki gerçek tefekkür.

On Dokuzuncu Nükteli İşaret: Hz. Muhammed’in (a.s.m.) sıdkı ve bunun tevhide delâleti.
Bir İlâhî İkram Ve İnayetin Eseri
Mu’cizat-ı Ahmediye’nin Birinci Zeyli:
 On Dokuzuncu Söz, Hz. Muhammed’in risâletine ve Ay’ın iki parça olması (Şakk-ı Kamer) mucizesine dairdir.

Ay’ın iki parça olması (Şakk-ı Kamer) Mucizesine Dairdir.
Mucizat-ı Ahmediye (a.s.m.) Zeylinin bir parçasıdır: 
Mirac hakkında sorulan bir sualin cevabı.
Ayetü’l-Kübra Risalesi’nin Risale-i Ahmediyeden bahseden On Altıncı Mertebesi


Yirminci Mektup

Allah’a iman ile tevhid mertebeleri hakkında müjdeli ve şifalı tesellilerin beyanı ile “Allah’tan başka ilâh yoktur” hükmünü ispat eder. İki makam ve mukaddimeden oluşuyor.
Birinci Makam: Kelime-i Tevhid’deki müjdeleri açıklar.
İkinci Makam: İsm-i Âzam noktasında, Tevhidin ispatına dair bir özettir.
Yirminci Mektubun Onuncu Kelimesine Zeyl: Vahdette sonsuz derecede kolaylık olduğunu ve şirkte de sonsuz derece zorluk olduğunu ortaya çıkarır.


Yirmi Birinci Mektup

İhtiyar anne ve babaya veya akrabalara karşı şefkat ve merhametle davranılmasının önemini açıklar.


Yirmi İkinci Mektup

İki mebhastan oluşuyor.
Birinci Mebhas: Müslümanlar arasındaki kardeşlik ve sevginin önemini vurgular. Nifak, kin ve düşmanlığın hem İslâmiyet açısından, hem de sosyal, ferdî ve manevî hayat açısından ne kadar zararlı olduğunu ikna edici bir üslûpla izah eder.
İkinci Mebhas: Düşmanlık kadar İslâmiyete zararlı olan hırstan korunma yollarını açıklar ve zekatın önemini beyan eder.
Hatime: Gıybet hakkındadır. “Sizden biri, ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı?” (Hucurât Sûresi: 12.) âyetine ait altı kelimenin her birine tek tek izah getirir.


Yirmi Üçüncü Mektup

Değişik konularda sorulan yedi suale verilen cevaptır.
Birinci Sualiniz: Mü’minin mü’mine en iyi duası nasıl olmalıdır?
İkinci Sualiniz: Sahabelerin adı geçince söylenen “radıyallâhu anh” ifadesini başka insanlar için de kullanabilir miyiz?
Üçüncü Sualiniz: “Müçtehidlerin büyükleri mi daha üstün, yoksa hak tarikatlerin reisleri mi?”
Dördüncü Sualiniz: “Allah sabredenlerle beraberdir” âyetinin hikmeti ve gayesi nedir?
Beşinci Sualiniz: Peygamberlik makamı verilmeden önce Hz. Muhammed (s.a.v) nasıl ibadet ederdi?
Altıncı Sualiniz: Hz. Muhammed’e (a.s.m.) peygamberliğin olgunluk yaşı olarak kabul edilen 40 yaşında gelmesinin hikmeti nedir?
Yedinci Sualiniz: “Gençlerinizin hayırlısı ihtiyarlarınıza benzemeye çalışanlar; ihtiyarlarınızın kötüsü de gençlerinize benzemeye çalışanlardır..” Bu bir hadis midir ve hikmeti nedir? Ayrıca Hz. Yusuf’un (a.s.) “Allahım, benim canımı Müslüman olarak al ve beni salihlere kat.” (Yusuf Sûresi: 101.) demesinin hikmetini de açıklar.


Yirmi Dördüncü Mektup

Kâinatın anlaşılması zor olan sırlarından önemli bir sırrını ve Esmâü’l-Hüsnâdan olan Rahîm, Kerîm, Vedûd isimlerinin tecellilerinin hikmetlerini açıklar. İki makamdan oluşur.
Yirmi Dördüncü Mektubun Birinci Zeyli: “Ey insanlar! Duanız olmazsa ne ehemmiyetiniz var?” meâlindeki âyetin tefsirini beş nüktede açıklayarak duanın önemini belirtir ve çeşitlerini açıklar.
Yirmi Dördüncü Mektubun İkinci Zeyli: Hz. Muhammed’in (a.s.m.) Mirâcı ve Mevlîdi hakkında kısa bir açıklama. Mevlidin anlamı, mevlid okutmanın lüzumu.


Yirmi Beşinci Mektup

Yâsin Sûresine dair, 25 nükteden oluşan bir risaledir. Telif edilmemiştir.


Yirmi Altıncı Mektup

Dört Mebhastır:
Birinci Mebhas: Şeytan ve ona tabi olanların Kur’ân’a yönelik vesvesesine karşı verilmiş bir cevaptır.
İkinci Mebhas: Üstad Bediüzzaman’ın üç değişik şahsiyetini açıklar.
Üçüncü Mebhas: Milliyetçilik ve toplumdaki yardımlaşmayla ilgili yedi meseleden oluşuyor:
Birinci Mesele: “Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık; sonra da birbirinizi tanıyıp kaynaşasınız ve aranızdaki münasebetleri bilesiniz diye sizi milletlere ve kabilelere ayırdık” ( Hucurât Sûresi: 13.) âyetinin ifade ettiği yüce hakikati Eski Said’in diliyle açıklar.
İkinci Mesele: Söz konusu âyetin “birbirini tanıma ve yardımlaşma” düsturunu açıklar.
Üçüncü Mesele: Milliyetçilik fikrini olumsuz bir şekilde İslâma sokmaya çalışanlara verilen bir cevaptır.
Dördüncü Mesele: Toplumsal hayatı canlandıran müspet milliyetçilikten bahseder.
Beşinci Mesele: Asya ve Avrupa milletlerinin farklı yapılarda olmaları.
Altıncı Mesele: Menfi milliyetçilikte ifrat edenlere bir hitap ve İslâm hamiyetinin önemini dile getirir.
Yedinci Mesele: Menfi milliyetçilikte fazla hamiyet gösterenlere bir çağrı.

Dördüncü Mebhas: Altı sorunun cevabı olan, birbirinden bağımsız on meseleden oluşur:
Birincisi: “On sekiz bin âlem” ifadesinin hikmetinden bahseder.
İkinci Mesele: Muhyiddin Arabî, Fahreddin Râzî’ye yazdığı mektubunda şöyle diyor: “Allah’ı bilmek, varlığını bilmenin gayrıdır” Bu ne demektir?
Üçüncü Mesele: “Şüphesiz Biz insanoğlunu şerefli kılmışızdır” (İsrâ Sûresi: 70.) âyetinin “Şüphesiz o çok zalim ve çok cahildir” (Ahzâb Sûresi: 72.) âyetiyle uyumu nedir?
Dördüncü Mesele: “Lâilâhe illallah ile imânınızı tazeleyiniz” hadîs-i şerifinin hikmeti nedir? İman nasıl yenilenir?
Beşinci Mesele: “Lâ ilâhe illallah” diyen fakat “Muhammedur-Resulullah” demeyen kurtulur mu?
Altıncı Mesele: “Şeytanla Münâzara” adlı Birinci Mebhastaki konunun açıklaması.
Yedinci Mesele: Çeşitli nedenlerle hizmetlerine ara vermiş ve bu yüzden şefkat tokadı yemiş olanların korkularını gidermek ve onlara moral vermek amacıyla yazılmıştır.
Sekizinci Mesele: Kur’ân’ın ve zikir cümlelerinin tercümesi mümkün müdür?
Dokuzuncu Mesele: “Ehl-i Sünnetin dışında velâyet yolu olabilir mi?”
Onuncu Mesele: Bediüzzaman’ı ziyaret etmek isteyenlere ait bir düstur…


Yirmi Yedinci Mektup

Barla, Kastamonu, Emirdağ Lâhikaları olup müstakil olarak neşredilmiştir.


Yirmi Sekizinci Mektup

Birbirinden farklı konuları ihtiva eden sekiz meseledir..
Birinci Risale olan Birinci Mesele: Rüya tabirlerine ait gerçekler.
İkinci Mesele olan İkinci Risale: “Hz. Mûsâ (a.s.), Hz. Azrail’in (a.s.) gözüne tokat vurmuş…” mealindeki hadisin açıklaması.
Üçüncü Mesele olan Üçüncü Risale: Risale-i Nur bu zamanda önemli bir irşat görevi îfa ediyor.
Dördüncü Risale olan Dördüncü Mesele: Kardeşleri uyaracak cüz’î bir meseleye ait bir sorunun cevabı.
Beşinci Risale olan Beşinci Mesele: Şükür Risalesi
Altıncı Risale olan Altıncı Mesele: Vehhâbîler hakkındadır
Yedinci Risale olan Yedinci Mesele: “Onlara söyle ki: Allah’ın lütfuyla ve rahmetiyle ancak bununla ferahlansınlar. Bu, onların dünyada toplayıp durduklarından daha hayırlıdır” (Yunus Sûresi, 10:58.) âyetinin, Risale-i Nur talebeleri hakkındaki önemli bir sırrını, yedi İlâhî yardımı açıklar.
Mahrem bir suale cevaptır: Risale-i Nur’un tesiri hakkında sorulan bir sualin cevabı.
Yedinci Meselenin Hâtimesidir: İlâhî yardım şeklinde gelen gaybî işaretler hakkındaki şüphelerin dağıtılması.
Sekizinci Risale olan Sekizinci Mesele: Altı soruya cevaben yazılmış olan “Sekiz Nüktedir”.
Birinci Nükte: Gaybî işaretlere dair
İkinci ve Üçüncü Nükteler dahil edilmemiştir :
Dördüncü Nükte: Kıyamet Günü ve Haşir meydanına dair…
Beşinci Nükte: Fetret Devrinde, Hz. Muhammed’in ecdadı (a.s.m.) hangi dine mensuptu?
Altıncı Nükte: Hz. Muhammed’in (a.s.m) ecdadlarından peygamber gelmiş midir?
Yedinci Nükte: Hz. Muhammed’in (a.s.m) annesi, babası ve dedesinin imanı hakkında en doğru olan haber hangisidir?
Sekizinci Nükte: “Amcası Ebu Talib’in imanı hakkındaki en doğru söz.” nedir?


Yirmi Dokuzuncu Mektup

Yirmi Dokuz önemli nükteyi içeren dokuz kısımdan oluşuyor.
Birinci Nükte: “Kur’ân’ın sırları bilinmiyor. Tefsir edenler Kur’ân’ın hakikatini anlamamışlar” diyenlere verilen cevap.
İkinci Nükte: “Yemin olsun güneşe ve aydınlığına.” (Şems Sûresi, 91:1.) gibi âyetlerde Cenab-ı Hakkın bir çok şeye yemin etmesinin hikmeti.
Üçüncü Nükte: Kur’ân-ı Kerimde sûrelerin başlarında bulunan harflerin (hurûfü’l-mukattaa) hikmetine dair.
Dördüncü Nükte: Kur’ân-ı Kerimin manevî i’câzındaki üslubun neden tercüme olunamayacağını açıklar
Beşinci Nükte: Kur’ân-ı Kerimin lâfızlarını tercüme etmek mümkün değildir. “Elhamdulillah” örneğinde olduğu gibi.
Altıncı Nükte: “Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım isteriz.” (Fâtiha Sûresi, 1:5) bir mânâsına dair.
Yedinci Nükte: “Bizi doğru yola ilet -kendilerine nimet ve ihsanda bulunduklarının yoluna.-” (Fâtiha Sûresi, 1:6-7) âyetinin hikmetine dair.
Sekizinci Nükte: İslâm şeriatındaki hukukun iki çeşidi ve şeair-i İslâmiye hakkında.
Dokuzuncu Nükte: Şeriat meseleleri iki kısma ayrılır: Bir kısmı Allah emrettiği için yapılır, diğer kısmı da aklîdir.


İkinci Risale olan İkinci Kısım:
 Ramazan orucuna dairdir.

Ramazan-ı Şerifin pek çok hikmetlerinden dokuz hikmeti. “O Ramazan ayı ki, insanlara doğru yolu gösteren, apaçık hidayet delilleri taşıyan ve hak ile batılın arasını ayıran Kur’ân, o ayda indirilmiştir.” âyetinin açıklaması.

Üçüncü Risale olan Üçüncü Kısım:
 “Allah” kelimesi (Lafzullah) hakkında.


Dördüncü Risale Olan Dördüncü Kısım


Beşinci Risale olan Beşinci Kısım:
 “Allah göklerin ve yerin nurudur.” (Nur Sûresi, 24:35.) âyetine dair.


Altıncı Risale olan Altıncı Kısım
 (Şeytanın desiseleri ve Kurtuluş Çareleri): Kur’ân-ı Kerim talebeleri ve hadimlerinin uyarılmaları ve aldanmamaları için.

Birinci Desise: Şöhret tutkunluğu.
İkinci Desise: Korku damarı.
Üçüncü Desise-i Şeytaniye: Tamah.
Dördüncü Desise-i Şeytaniye: Irkçılık.
Beşinci Desise-i Şeytaniye: Bencillik ve gurur.
Altıncı Desise-i Şeytaniye: Rahata düşkünlük ve görevi ihmâl.

Kudsi bir Tarihçe
Altıncı Risale olan Altıncı Kısmın Zeyli: İstikbâlde bize gelebilecek nefret ve hakaretten sakınmak için yazılmıştır.

Yedinci Risale olan Yedinci Risale
 (İşârat-ı seba): “Allah’a Ve resulüne iman edin ki, o ümmî peygamder de Allah’a ve onun sözlerine iman etmiştir. Ve ona uyun—tâ ki doğru yolu bulmuş olasınız.” (A’râf Sûresi, 7:158.) ve “Allah’ın nurunu üflemekle söndürmek isterler. Allah ise nurunu tamamlamaktan başka bir şeye razı olmaz—kâfirler isterse hoşlanmasınlar.” (Tevbe Sûresi, 9:32.) âyetlerinin bir sırrını ve hakikatini yedi işaretle açıklıyor. Yedi mühim suale verilen cevaplardan oluşuyor..

Birinci Sual: “Hidayete eren ecnebîler ezan ve kamet gibi çok şeyleri kendi dillerine tercüme ediyorlar. İslâm âleminin onlara karşı itiraz etmemesi, şeriatın buna cevaz vermesi anlamına geldiğini göstermez mi?” diye soran bid’at ehline verilen bir cevap.
İkinci: Avrupa’da devrimciler ve filozoflar, katolik mezhebinde devrim yapmakla gelişmişler; acaba İslâmiyette de böyle bir dinî devrim olamaz mı?” diyen bid’at ehlinin sualine karşı verilen cevaptır.
Üçüncüsü: “Avrupa, taassubu bıraktıktan sonra ilerlemiş, biz de taassubu bıraksak daha iyi olmaz mı?” diyen bid’at ehlinin sualine karşı verilen cevaptır.
Dördüncüsü: İslâmiyetin milliyetçilik yoluyla güçlendirilebilineceğini iddia edenlere karşı verilen bir cevaptır.
Beşincisi: “Dinî hislerin zayıfladığı ve toplumun bu kadar bozulduğu bir zamanda Mehdî birkaç sene zarfında dünyayı nasıl ıslah edecek?” sorusunun cevabı.
Altıncısı: “Hz. Mehdî’nin Süfyan komitesine zaferi; Hz.İsa’nın (a.s.) Deccal komitesini dağıtması ve İslâmiyete tabi olmasına dairdir.
Yedincisi: Ona ”Senin eski zamandaki İslamîyetle ilgili savunma ve çalışmaların şimdiki tarzda değil. Hem de Avrupa’ya karşı İslâmiyeti savunan düşünürlerin yoluyla gitmiyorsun. Neden Eski Said’in vazifesini değiştirdin?” diye soranlara verdiği cevap.


Sekizinci Kısım olan Rumuzat-ı Semaniye


Dokuzuncu Kısım
 (Telvihat-ı Tis’a): Velâyet ve tarikatler hakkındadır.

Birinci Telvih: Tasavvuf, tarikat, velâyet ve seyr ü sülûkun açıklanması.
İkinci Telvih: Allah’ı zikretme ve tefekkür.
Üçüncü Telvih: Velâyet, peygamberliğin, tarikat de şeriatın bir delilidir.
Dördüncü Telvih: Velâyet mesleğinin çok kolay olmakla beraber çok zor, çok kısa olmakla beraber uzun, çok kıymetli olmakla beraber çok tehlikeli olduğunu açıklar.
Beşinci Telvih: Vahdetü’l-vücud ve vahdetü’ş-şühudun mahiyetini açıklar.
Altıncı Telvih: Velâyet yolları içinde en güzelinin, sünnet-i seniyeye tabi olmak olduğunu; velâyetin en önemli esasının ihlâs ve en keskin kuvvetinin muhabbet olduğunu belirterek bu dünya mükâfat ve ücret değil, hizmet kapısı olduğundan, tarikatın zevk ve kerametlerini talep etmemek gerektiğini açıklar.
Yedinci Telvih: Tarikat ve hakikâtin şeriata hizmet etmesi gerektiğini; ve daima şeriata tabi olmaları gerektiğini belirtir ve “Sünnet-i seniye ve şeriat hükümleri dışında evliya bulunabilir mi?” sorusuna cevap verir.
Sekizinci Telvih: Tarikattaki sekiz önemli tehlikeden bahseder.
Dokuzuncu Telvih: Tarikatın faydaları.

Zeyl: Nefsin temizlenmesinin ve ruhun geliştirilmesi yolları…


Otuzuncu Mektup

Orijinali Arapça yazılmış olan İşârâtü’l-İ’caz adında tefsirdir. Müstakil kitap olarak basılmıştır


Otuz Birinci Mektup

Müstakil olarak yayınlanan Lem’alar adlı eserdir


Otuz İkinci Mektup

Kendi kendine manzum şeklini alan Lemeât risalesidir. Aynı zamanda Otuz İkinci Lem’a olup, Sözler mecmuasının sonunda yazılmıştır


Otuz Üçüncü Mektup

Yaratıcıyı tanıtan ve otuz üç pencere şeklinde yazılmış bir risaledir. Aynı zamanda Otuz Üçüncü Söz olduğundan ve Sözler mecmuasının sonunda yazıldığından buraya dâhil edilmemiştir.


İşarat-ı Gaybiyye Hakkında Bir Takriz


Hakikat Çekirdekleri

İlk defa 1920 senesinde yayınlanmış Hakikat Çekirdekleri isimli risaleden vecizelerdir


Sikke-i Tasdik-i Gaybi’den Bir Mektup


Hakikat Işıkları


Gönüller Fatihi Büyük Üstada