Çocuğunuz ile iletişimde hangi seviyedesiniz?

Ebeveynin çocuğa erişebileceği yegâne araç “söz” dür… Çocuğa söylenilen söz, onun duygu dünyasını şekillendiren en güçlü etkendir.

Bir kişiye çocukluk yıllarında nasıl hitap edildi ise yetişkin olduğunda kendisi de öyle hitap eder çevresine. Çünkü söz kişiliğin bir parçasıdır, çocukluk yıllarında edinilir…

Bundandır ki bir kişinin konuşma tarzına bakıp onun çocukluk yıllarında kendisine nasıl hitap edildiğinin ipuçlarını bulabilirsiniz.

Mademki çocukla konuşma tarzı, onun kişiliğini oluşturuyor, o hâlde bir ebeveynin edineceği en önemli yetenek çocukla iletişim becerisidir.

Çocukla iletişimin 4 farkındalık seviyesi vardır:

1-) Emir Kipi ile İletişim:

Bu düzeyde iletişim alışkanlığına sahip yetişkinler, çocukla “emir cümleleri” kullanarak iletişim içindedir. “Getirsene, götürsene, konuşup durma, yemeğini yesene, geç kaldık giy şu ayakkabılarını hadi, hâlâ yatmadın mı, git odana çabuk yat” diye uzayıp giden “kontrolsüz iletişim” tarzı…

Bu, genellikle baskın bir ortamda çocukluk yılları geçmiş kişilerin, yetişkinlik yıllarında alışık olduğu iletişim tarzını sürdürme çabasıdır.

Böylesi kişiler, rica ederek konuşmayı, çocuğu dahi olsa, onun düşüncelerini de alıp ortak akıl ile karar vermeyi gereksiz görürler. Zira baskın bir ortamda yetişen kişilerin en temel hissi “değersizliktir.” Değersizlik hissi ile çocukluk yılları geçmiş kişiler, kendileri büyüyüp anne baba olduklarında, çocuklarına kullandıkları kelimeler ile nasıl bir değersizlik hissi kazandırdıklarını fark etmezler. Zira bu, onlar için, normaldir, olağandır.

Böylesi kişiler “yakın çevrelerine karşı” buyurucu, emredici, isteği yerine gelmediğinde kızgın, öfkeli ancak “sosyal yaşamda, arkadaşları arasında” konuşkan, sevimli, sempatiktirler…

2-) Olabilirlik Eki ile İletişim:

Bu iletişim tarzında keskin bir dil kullanarak çocuğun benliği üzerinde baskı oluşturmak yerine, “olabilirlik ihtimali” ile konuşarak benliğin rahatlaması amaç edinilir. Örneğin, çocuğu ile bulmaca çözen bir babanın “O, oraya değil, buraya gelebilir… Bu şöyle olabilir… Kalem böyle tutulabilir… Diş şöyle fırçalanabilir…” demesi.

Bu iletişim dili ile hitap, çocuğu başkasının yönetmesine alıştırmak demektir… Böylesi çocuklar, sorumluluk almaktan çekinir, yanlış yapacağı kaygısı taşırlar… İkinci farkındalık seviyesi ile hitap edilmiş çocuklar genellikle, “vererek” dost olmaya veya “sorun çıkartmadan” kenarda bir yerde yaşamaya gayret ederler…

3-) Varlığın Kabulü ile İletişim:

Çocuğun bir kişiliği, düşüncesi ve hisleri olduğu dikkate alınarak gerçekleşen iletişim şeklidir ki 2. farkındalık seviyesi ile yapılan iletişim diline “de” bağlacı ilavesi ile gerçekleşir. Örneğin, yemek kaşığını yanlış tutan bir çocuğa “Aslında kaşık böyle ‘de’ tutulabilir… Su şöyle ‘de’ içilebilir… Ders böyle ‘de’ çalışılabilir…” denmesi.

Bu iletişim tarzında çocuğun yaptığı iş reddedilmez fakat başka bir yol tarifi vardır. “Su böyle ‘de’ içilebilir” sözündeki ‘de’ bağlacı ile onun su içtiği yöntem reddedilmemiş ancak daha farklı bir yol tarif edilmiştir… Böylece çocuğun kendi yaptığı davranış dışlanmadan, doğru olan tarif edilmiş olur…

4-) Fırsat Verici İletişim:

Bu iletişim tarzında çocuğun yeteneklerinin ortaya çıkması için “çocuk aktif, yetişkin pasif” iletişim dili kullanılır. Yetişkinin iletişimde baskın olmamasıyla çocuğun kendini kaygısızca ortaya koyabilmesine ve böylece mizacın fıtri yapılanmasına fırsat verilmiş olur… Örneğin, bulmaca çözen baba ile çocuğu arasındaki iletişimde “Şu, buraya gelebilir mi acaba? Bunu şuraya koysak nasıl olur? Bir de şöyle denesek mi acaba?” denmesi.

Bu iletişim tarzında yetişkinin soru cümleleri kurarak konuşması, çocuktan izin almaktan ziyade, bir nezaket ve ona kendi yapması için fırsat tanımaktır. Çocukluk yıllarında kendisine fırsat tanınan bir iletişim ortamında yetişmiş kişilerin en belirgin özelliği, problemleri konuşarak çözme becerisidir. Hâlbuki farkındalık seviyesi düşük bir aile içinde yetişen kişilerin problem çözmek için kullandıkları yöntem sözel şiddettir.

İşte bundandır ki söz bir büyüdür ve çocuğa nasıl hitap edilirse çocuk öyle olur…

Uzman Pedagog Dr. Adem Güneş

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: