Derse görüntü vermek için mi yoksa feyiz almak için mi geldim?

19- Derse gelen herkes demeli ki: “Yalnızca görüntüye girmek içi mi, yoksa dersi dinleyip bir nur, bir feyiz almak içi mi geldim?”

20- Te’feül edip okumak gayretsizliğin ifadesidir. kendimize sormalı hiç mi hazırlığımız yok? Şüphesiz ki, bilerek, seçerek Nur derslerini seçmek daha iyidir.

21- “Nefsini ıslah etmeyen başkasını ıslah edemez.” Bu kaide ders okuyana da geçerlidir. Yine Zübeyir Ağabey diyor ki: Başkası için okuyan istifade edemez. Eğer nefsi için okursa istifadesi çok  olur.

22- Ders okuyanı asla tenkit edip ona müdahale etmeyin. Hele hizmete kendini vakfedenlerden ise asla tenkit edilmez.

23- Dersleri iyi dinlemek büyük fazilettir.

24- Derslerde cemaate karşı uhuvvet ve muhabbet çok mühimdir onu ihmal etmeyelim. Eğer o haslet yoksa hangi bahis okunsa te’sir etmez.

25- Ders okuyanın sesi gür ve güzel olmalı dâima her kitaptan bir kaç kitaptan okumaya hazırlıklı olmalı. Fakat hizmet sırf umumi derslere münhasır olmamalı, ha!

26- Madem ki okumak ve dinlemek için dershaneye gidiyoruz, öyle ise bir istifademiz olmalıdır. Bu da arz ve talep meselesidir.

27- Okunan hakikatler tatbik edilmelidir. Yoksa ibareyi okumak muktezasını yapmaksak, evrad sevabını almış oluruz. Okumak okuduğunu anlamak ve anlatabilmek ve yaşayabilmek esastır. Bu mevzuda Hulusi Ağabey: “Bir şey anlamadan okumak, okuyana bir fayda getiremeyeceği gibi, dinleyenlere de faydalı olmayacağını tecrübelerimizle anlamış oluyoruz.” Diyor evet öyledir.

28- Aslında Risale-i Nur’un havasını yansıtabilsek dersin tadından geçilmez. Taklit etmek iyi değil. Biz ehli tahkikiz. Mes’eleler ve hakikatin neşri: Risale-i Nurları nefsimize çok okumaktan geçer.

29- Kabiliyetli okuyuculara bazı istidatların neşvu neması için fırsat vererek, zaman zaman münbit toprağına girmek gibidir ki, ta keyfiyet dâiresi genişlesin.

30- Bizi kurtaracak cemaat şuurudur. Onun için mabeynimizdeki uhuvvet ve irtibatı devam ettirelim. Kâinattaki nizama bizde uyalım ki, ihtilâf çıkarmayalım.

31- Nur câmiasındaki işleri resmiyete dökersek, cemaatımızdan ihlâslı olanları kaybederiz, veya fersah fersah uzaklaştırırız. Âfâkî ahkâm kesmeye başlarsak, keyfiyetli fertleri kaybederiz. Kazanmak isterken kaybetmeyelim.

32- Medrese hizmetleri esas alınmalı. Ve Risale-i Nur’a kanaat edilmelidir. Düsturlara uyarken, beşeri hataları af etmeliyiz.

33- Risale-i Nurlara uymayan kesret kalabalıklar bizi serâpa (şaşkınlığa) götürür. Evet herkeste bir gayret görünür. Amma netice alınamazsa, beyhude olur.

34- Kontrollü hizmet bizde değil, cemiyetlerde olur. O zaman muhlis olanı ayırmak müşkülleşir. Cemaatin de tadı kaçar. bırakın kontrolü melaikeler yapsın.

35- Ders muvazeneli okunmalı, konuşmalarda dahili ve haricî casus kulaklara açık kapı bırakmamalı. İhtiyat her zaman elzemdir.

36- Davaya kendini vakfedip hizmet eden, çalışan kardeşlerimiz de insandır, muhakkak hata yapabilirler. Onlara müsamaha ile bakmak şarttır. Elli kiloyu kaldıramayana yüz kilo yüklersen ezeriz kırarız.

37- Hizmet ederken şunu düşünmeliyiz: Yaparak mı yoksa yıkarak mı gidiyoruz.

Kardeşlerle Paylaşan: Abdülkadir Haktanır

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: