Devlet Adamlarımız Okumalıdır: Mazlumun Ahını Almayınız

Maalesef sapla samanın karıştırıldığı böyle bir fitne döneminde devlet adamlarımıza daima kırmızı çizgilerimiz olabilecek bazı konuları hatırlatmak istiyorum.

1.Maalesef ihraç ve görevden almalarda, mazlumlar ve mağdurlar var. Kur’an’ın şu düsturunu unutmayalım:

“Bir câni yüzünden; onun kardeşi, hanedanı, çoluk-çocuğu mes’ul olamaz.”

Böyle bir dönemde, her zamandakinden fazla şu âyeti hatırlayınız ve dikkat ediniz:

“8-Ey îmân edenler! Allah için (hakkı) ayakta tutanlar, (ve) adâletle şâhidlik eden kimseler olun! Bir kavme olan kîn(iniz), sizi aslâ adâletsiz olmaya sevk etmesin! Âdil olun! Bu, takvâya daha yakındır. Ve Allah’dan sakının! Şübhesiz ki Allah, ne yaparsanız hakkıyla haberdardır.”

İSTEYEN DEVLET ADAMINA BEN ELİMDEKİ LİSTELERİ SUNABİLİRİM. BU ZULÜMLER GİDERİLMEZSE, NETİCESİ MİLLET VE DEVLETİMİZ İÇİN İYİ OLMAYACAK VE MİLLETİN DEVLETE OLAN GÜVENİ AZALACAKTIR.

  1. Maalesef, İslâmî ilimlere vâkıf olmayan sözüm ona meşhur dindar yazarlardan bazıları, ellerine tekfir damgalarını olarak her gelenin alnına yapıştırmaktadır. Eğer birine kâfir diyorsanız ve muhatabınızda bu vasıf yoksa, hüküm size dönebilir. Böyle yalakaları dinlemeyiniz. Bunun yerine ehl-i dalalet ve amelî manada münafık tabirlerini kullanınız.
  2. Nur Cemaati ite FETÖ taraftarlarını birbirine karıştırmayınız. Zira bazı Kemalistler, ateistler, bazı sözde tarikat liderleri ve sahte mehdiler, müfteri bazı yalancı yazarlar, PKK yandaşları ve kafatasçı bazı milliyetçiler ile eskiden beri Nurlara karşı muhâlefet eden çok az da olsa bazı Milli Görüşçüler, fitne ve Fetö’yü bahane ederek, Nur talebelerinin karakollara düşmelerine, görevden alınmalarına ve hatta tutuklanmalarına sebep olmaktadır. Maalesef bu karıştırmalar çok fazladır; bunları bir an önce telafi ediniz. Hiçbir Nur Talebesi vatan haini damgasını istemez ve haketmez.

En acı örneği Iğdır Üniversitesindeki Nur Talebeleri kıyımıdır. Rektör ile birlikte hala kardeşlerimizden bir kısmı içerdedir. İRAN AJANI OLDUĞU SÖYLENEN AK PARTİ MİLLETVEKİLİ MEZHEPÇİLİK YAPMAKTADIR.

  1. İslâmî ilimlerden haberdar olmayan bazı siyâset profları ve bazı yazarlar, Mehdi ve Deccal meselesini ele alarak bazı maneviyât erlerine ve tarikatlara hücum etmektedirler. Maşaallaah çoğu câhiller, muhaddis ve fakih kesilmişler, İslâmî ıstılahlara dalga geçercesine oynamaktadır. Bunlara fırsat vermemelisiniz. “Cehâlet öyle bir ardır ki, eşşekten başkası ona razı olmaz.” Siz de razı olmayanlardan olunuz. Maalesef Diyanet İşleri Başkanımız da bu cahiller kervanına katılan bedbahtlardan olmuş ve açıkta TV’lerde “Kur’an ve sahih hadis kitaplarında mehdi ve müceddid mefhumlarına yer yoktur” diyerek mideleri bulandırmıştır.
  2. Gündemde cemaatlerin ve tarikatların Diyânet İşlerinin murakabesine devir gibi bazı söylentiler kulaktan kulağa dolaşmaktadır. “Kelin merhemi olsa başına sürer” kaidesince, Risâle-i Nur’a dil uzatan başkan yardımcısının bulunduğu ve hala reformist kafadan kurtulamamış bir Diyânete bu işi teslim etmeyiniz.
  3. Maalesef son zamanlarda, denize düşen yılana sarılır nev’inden, Kemalistler, kaderi inkâr edecek kadar sapık görüşlüler, yalakalar ve ehliyetsiz kişiler çok önemli makamlara getirilmektedir. BİR İLİMİZDE PKK’Lİ OLDUĞU BİLİNEN BELEDİYE BAŞKANI GÖREVDEN ALINMIŞ; AMA YERİNE AKŞAM SABAH İÇEN BİR VALİ YARDIMCISI GETİRİLMİŞTİR. İSTEYENE İSİM VEREBİLİRİZ. Bu konuda şu ayeti dinlemenizi istirham ediyorum:

“58-Şübhe yok ki Allah size, emânetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hüküm verdiğiniz zaman adâletle hükmetmenizi emreder! Doğrusu Allah, bununla size ne güzel nasîhat veriyor! Şübhesiz ki Allah, Semî‘ (herşeyi işiten)dir, Basîr (hakkıyla gören)dir.” 
Bediüzzaman bu âyeti şöyle açıklamaktadır:

“Fakat hamiyet ayrı, iş ayrıdır. Bence bir kalb ve vicdan, fezail-i İslâmiye ile mütezeyyin olmazsa, ondan hakikî hamiyet ve sadakat ve adalet beklenilmez. Fakat iş ve san’at başka olduğu için, fâsık bir adam güzel çobanlık edebilir. Ayyaş bir adam, ayyaş olmadığı vakitte iyi saat yapabilir. İşte şimdi salahat ve mehareti, tabir-i âherle fazileti ve hamiyeti, nur-u kalb ve nur-u fikri cem’edenler vezaife kifayet etmezler. Öyle ise, ya meharettir veya salahattır. San’atta meharet ise müreccahtır.”

  1. Herşeyde Allah’a güveniniz ve şu âyeti unutmayınız:
    “38-Şübhesiz Allah, îmân edenleri müdâfaa eder. Muhakkak ki Allah, hiçbir hâini, hiçbir nankörü sevmez.”
  2. Dini cemaatlerin hep birlikte Bediüzzaman’ı dinlemesini tavsiye ediyorum:

“Bu sırra binaen وَ الْكَاظِمِينَ الْغَيْظَ وَ الْعَافِينَ عَنِ النَّاسِ deki ulüvv-ü cenab düsturuna ittibaen ve avam-ı mü’minînin şeyhlerine karşı hüsn-ü zanlarını kırmamakla, imanlarını sarsılmadan muhafaza etmek ve Risale-i Nur’un erkânlarının haksız itirazlara karşı haklı fakat zararlı hiddetlerinden kurtarmak lüzumuna binaen; ve ehl-i ilhadın iki taife-i ehl-i hakkın mabeynindeki husumetten istifade ederek, birinin silâhıyla, itirazıyla ötekini cerhedip ve ötekinin delilleriyle berikini çürütüp ikisini de yere vurmak ve çürütmekten içtinaben, Risale-i Nur şakirdleri bu mezkûr dört esasa binaen, muarızlara hiddet ve tehevvürle ve mukabele-i bilmisille karşılamamalı. Yalnız kendilerini müdafaa için musalahakârane, medar-ı itiraz noktaları izah etmek ve cevab vermek gerektir.”

DOST ACI SÖYLER. DOST ODUR Kİ, BOYNUNUZDA DOLAŞAN AKREBİ HABER VERE.

Prof. Dr. Ahmed Akgündüz