Dilimiz Konuşuyor

Her şey konuşur;

Kimi diliyle kimi işiyle, kimi de hâliyle.

Dilimiz de konuşur. Bu yazımızda ona kulak verelim. Bakalım nelerden bahsedecek, kendini nasıl anlatacak…

*

Merhaba. Ben diliniz. Siz konuşurken ve yemek yerken ve hiç farkında olmadan pek çok iş yaparım. Size biraz kendimden bahsedeyim:

– Eğer ben olmasaydım ne yemeklerden lezzet alabilirdiniz, ne de konuşabilirdiniz. Allah beni, ses telleri ile ortak çalışarak beyinden aldığım düşünce sinyallerini konuşmaya çevirecek şekilde yarattı. Yani konuşmada son aşamayım ve sadece bir aracıyım ama görevim çok önemli. Benim sayemde insanlar aralarında kolayca iletişim kurabilirler. Ben olmazsam, ancak işaret diliyle anlaşabilirsiniz.

– Üzerimde çok özel bir kaplama yaratılmıştır. Bu kaplama mukoza denilen bir örtü ve birçok algılayıcı hücreden oluşur. Bu hücreler, tatlı, tuzlu, ekşi ve acı lezzetleri algılmada görevlidirler.

– Yemek yerken aldığınız lezzetin başlangıç noktası benim. Bunu üzerimdeki algılayıcılarımdan topladığım bilgileri beyne göndererek yapıyorum. Üzerimde 4 farklı papilla denilen çıkıntı yaratılmıştır. Bunların üçünde tatları ayırt etmeye yarayan tat alma cisimcikleri var. Her tat alma cisimciğinde ise yaklaşık 100 adet hücre görevlidir. Acı, tuzlu, tatlı ve ekşi tatlar farklı bölgelerimde algılanır. Papilla denilen bu algılayıcıların etrafında salgı hücreleri de yaratılmıştır. Aslında bu papillalardan damak ve gırtlakta da vardır.

– Bazı çocuklarda doğuştan çeneye yapışık haldeyimdir. Buna dil bağı denir ve ameliyatla düzeltilmesi gerekir.

– Bazı hastalıkların belirtisini de gösterebilirim. Mesela kızıl hastalığında rengim kırmızı olur ve üzerimde beyaz lekeler oluşur.

– Önemli bir görevim de yiyeceklerin çiğnenmesi ve yutulması sırasındadır. Bu görevler için de kaslarımı kullanırım ve dişlerle beraber çalışırım.

– Bana verilmiş sekiz adet farklı kasım sayesinde her yöne hareket edebilirim. Bu kasların bir kısmı çene ve damak kemiklerine yapışıktır.

– Aslında konuşmada sadece aracı olmama rağmen, sembolik anlamım büyüktür. Benimle ilgili birçok deyim var. Mesela “dil yarası, dile kolay, dilinde tüy bitmek” gibi. Bazı durumlarda “dil kılıçtan keskindir.” Diline sahip olmak cennete giden yollardan biridir.

Dr. Özcan Baran / Zafer Dergisi

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: