Ebû Musa el-Eşari (R.A.) Kimdir?

Ebû Musa el-Eş’ari, Yemenlidir. Asıl adı Abdullah’tır. Ailesi ile birlikte Rasûlullah (asv)’ı görmeden Yemen’deyken iman etmiştir.

Hz. Ali (ra) ile Muâviye (ra) arasındaki savaşta meşhur “hakem olayı“nda hakemlik yapan sahabedir

Rasûlullah (asv) Ebû Musa’ya hayberin fethine katılmadığı halde ganimetten pay vermiştir. Mekke’nin fethine ve Huneyn gazasına katılmıştır.

Güzel sesiyle Kur’an okurken herkesi büyüler, Rasûlullah (asv) onu dinlerdi.

Ebû Musa kendisi için de dua etmesini söylediğinde Rasûlullah (asv), “Ya Rabbi, Abdullah b. Kays’ın kusurlarını affet ve onu kıyamet günü güzellikle kabul buyur“diye dua etmiştir.

Rasûlullah (asv), Ebû Musa (ra)’ı Muaz b. Cebel ile birlikte Yemen’e tebliğe gönderdi. Onları yollarken şöyle dedi:

Kolaylaştırınız güçleştirmeyiniz; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz. Sarhoşluk veren herşey haramdır; içkiden menediniz.

Muaz: “Ya Abdullah, Kur’an’ı nasıl okuyorsun?diye sorduğunda” Ebû Musa: “Gece ve gündüz azar azar okuyorum. Yani Kur’ân’dan okumak istediğimi bir hamlede okumuyorum. “diye cevap vermiştir.

Vedâ Haccı’na katıldıktan sonra Medine’de yerleşti. Yemen’de ortaya çıkan Esvedu’l-Ansı adlı yalancı peygamber yüzünden oraya geri dönmemiştir.

Hz. Ömer (ra) devrinde Hadramut’a gitti. Orada emirlik yaptı, ancak Irak’ın fethine çıkan İslâm ordusuna katılmak için emirliği bırakıp, orduya katıldı. Nusaybin’in fethiyle görevlendirildi ve burayı fethetti.

Hz. Ömer (ra) onu Basra valiliğine tâyin etti. Valiliğinin ilk döneminde Menâzır ve Susi illerini fethetti, İslâm devletine karşı isyan eden Hürmüzan’ı yendi.

Hz. Ömer (ra)Ebû Musa’yı Kûfe’ye tâyin etmişti. Kûfelilerin ondan şikâyeti üzerine tekrar Basra valiliğine getirildi. Kûfelilerin Ebû Musa’yı Hz. Ömer’e şu şekilde şikayet ettikleri zikredilmektedir:

Harp esirlerini karşılıksız tahliye etmektedir. Devlet ve hükümet işlerini Ziyad b. Ebih’e vermiştir. Hâtie adlı şâire binlerce dirhem dağıtmıştır. Evinde Ukayle adlı kadını en mükemmel yemeklerle beslemekte, ona halkın yediğini yedirmeyerek büyük masraf yapmaktadır.”

Bunları soruşturan Hz. Ömer (ra), hiçbirinin doğru olmadığını öğrenince Ebû Musa’yı görevine iâde etti.

Basra’nın susuzluğunu gidermek için ‘Ebû Musa Kanalı’ diye bir kanal yaptırarak şehrin su problemini halletti.

Hz. Osman (ra) zamanında altı yıl daha Basra valiliği yaptı.

Daha sonra H. 34 yılında Kûfe’ye tayin edildi. Kûfe çok karışık bir şehirdi, fitne ve fesadla doluydu. Ebû Musa burada halkı Rasûlullah (asv)’ın sünnetine dâvet etmesine rağmen, Hz. Osman (ra) şehid edildikten sonra fitneler büyüyünce Müslümanlar iki kampa ayrılmışlardı.

Ebû Musa Hasan’a şöyle dedi: “Rasûlullah’tan duydum:

Öyle bir fitne kopacak ki, o zaman oturan ayakta durandan, ayakta duran yürüyenden hayırlıdır’ diyordu.”

Ebû Musa söyle buyurmuştur;

Ey insanlar, fitne çok fena birşeydir. Fitne karnı aç, haris ve obur bir canavardır. Ben size emrediyorum. Kılıçlarınızı kınlarına sokunuz. Evlerinize çekiliniz. Biliniz ki, ben sizin iyiliğinizi istiyorum; siz de benim iyiliğimi isteyiniz. Ben sizi aldatmıyorum; siz de beni âldatmayınız. Bana itaat ediniz, dininizi de dünyanızı da kurtarırsınız. Bu fitnenin ateşinde onu, o ateşi yakanlar yanar.

Fakat kimse onu dinlemedi. Ardından Cemel ve Sıffîn’de Müslümanlar arasında kanlı çarpışmalar yaşandı ve hakem olayı meydana geldi.

Çatışmaların dışında kaldığı için Hz. Ali (ra)’nin temsilcisi olarak tayin edildi.

Ebû Musa (ra)’ın savunduğu görüş, fitnede iki tarafın da haksızlığı ve Hz. Osman (ra)’ın mazlum olarak katledildiği idi.

Ebû Musa, Abdullah b. Ömer’in devlet başkanlığına getirilmesini önerdi. Ancak Muâviye’nin hakemi Amr b. el-Âs bunu kabul etmedi. Ebû Musa, hilâfetin şûra ile, yani halkın seçimine bırakılması ile olmasını istediği zaman iki taraf da bu teklifi kabul etti. Ali ile Muâviye’yi görevden azleden Ebû Musa, halkın serbest iradesiyle halifeliğe yeni birinin seçileceğini sanıyordu.

Ebû Musa (asv)’ın hakem olayında sonuna kadar ümmetin çıkarı doğrultusunda hareket ettiği görülmektedir. Amr b. Âs (ra), Ebû Musa’nın kararına uymamış, onu aldatarak fitneyi tekrar körüklemiştir. Ebû Musa (ra) bu olaydan sonra Mekke’ye dönerek inzivâya çekilmiştir.

(islam alemini ızdıraplara atacak hadiselerin teferruatına girmeyeceğiz,ashab hakında hürmet ve hüsnü zanna halel verecek münakaşalarada yer vermeyeceğiz.Kaderi ilahinin bir cilvesi olarak katıldıkları siyasi ihtilafla her biri islamın menfaatini kendi nazarının galebesinde görerek ihlasla ısrarla samimiyetle üzerine düşeni yapmıştır. (Allah onlardan razı olsun)

Ebû Musa (ra) bir rivâyete göre Mekke’de, diğer bir rivâyete göre Kûfe’de vefât etti. Hicrî 42 veya 44, senelerinde vefât ettiği zikredilir. (Tezkiretü’l-Huffâz, I, 21). Hastalığı sırasında feryad eden zevcesine Rasûlullah (ra)’ın bağırıp çağırarak ağlamayı yasakladığını hatırlatmıştır

Vasiyeti şöyledir:

Cenazemi süratle götürünüz. Peşimden kimse gelmesin, mezarımda vücudumla toprak arasına birşey konmasın. Kabrimin üstüne bir türbe yapmayınız. Kadınlar içinde saçını-başını yolarak ağlayanları uzaklaştırınız. Bunu Rasûli Ekrem’den naklediyorum.

Ebû Musa (ra)daima fakirlik içinde yaşamıştır, ilmin yayılmasına ve değer kazanmasına özellikle önem vermiştir.

Rasûlullah (asv) zamanında fetvâ vermek için icâzet aldığı söylenir.

Üç yüz altmış civarında hadis rivâyet etmiştir. Buhâri ve Müslim elli hadisini müşterek nakleder.

Takvâya son derece önem veren Ebû Musa, hayâ ve temizliğe bilhassa düşkündü.

Ebû Musa (ra) şöyle buyurdu”Rasûlullah (asv)’dan şöyle dediğini duydum: ‘İki Müslüman kılıçları ile karşılaşacak olurlar da biri diğerini katlederse ikisi de cehennemlik olur.”

Çetin KILIÇ /LÜLEBURGAZ

www.NurNet.Org

Kaynaklar;

Kütüb-ü Sitte

Sorularla islamiyet

Enfal

Resulullah.org