Elhamdülillah Müslümanım…

Varlığı yalnızca maddeye indirgeyen bir çağda, kafaların yalnızca maddeten terakki ile meşgul olduğu bir devirde, insan da yalnızca maddeden ibaret görülmeye başlandı. İnsanın maddi ihtiyacı ön plana çıktı ve hazlar veya özelde midenin ihtiyacına karşılık vermeye indirgendi. Bununla birlikte inanışlarda basite indirgenmeye hatta maddi çıkarlar doğrultusunda yön değiştirmeye başladı. Çağın getirdiği teknolojik kolaylıklar bizleri, teknoloji kölesi yaptı. İnsanın, insanî ihtiyaçlarını düşünmek ve bu ihtiyaçlara cevap vermek için gönderilen Peygamber, hadisleri, sünnetleri, Kur’an-ı Kerim’i tanıyıp ona göre yaşamayı unutacak noktaya geldik. Dinsizleri, hümanistleri başta olmak üzere, kapitalizm gibi Seküler güçler kendilerine göre maddeten daha, kendi ifadeleriyle “şanssız” olanlara yardım için kampanyalar başlattılar. Bu arada bu yardım kampanyalarını dinen haram kılınan nesnelerin satışı ile gerçekleştirdiler. Bu arada en büyük güçleri ise insanların vicdanı idi. Vicdan olgusu öyle bir güçtür ki nasıl ki ‘’nefs’’ insanın en büyük düşmanı/şeytanı ise vicdan da en büyük yaptırıcı güçüdür. Evet bu husus da seküler güçler  sözde yardımlarını insanların vicdanına yönelik planladıkları için de yüzdelik oranda elle tutulur bir rakama ulaşmayı başarıyorlar. Benim bahsim de budur;

Namazı emr olunduğu gibi kılmıyor, kur’anı usule uygun okuyup- fiiliyata dökmüyor, kapitalist çağ’a ayak uydurmak için kuran ışığında değil de sözde çağdaş yaşıyor, okuyup- araştırmıyor, ibadetleri gösteriş olarak yapıyoruz, insanlığı tehdit eden her krizi çıkarı uğruna kullanıyor ancak bütün bunların yanında yanlış yolda olduğunu söyleyince de Elhamdülillah Müslümanım cenneti garantilemiş edası ile karşı karşıya kalıyoruz. Bundan yaklaşık aylar önce şahit olduğumuz bir olay üzerinden islamiyetin (Müslümanlığın) indirgendiği noktaya değineceğim…

Malumunuz Dünya’yı tehdidi altına alan söz konusu korona virüsünden korunmanın en sağlıklı yolu temizliktir. Korona belası İslam dininin de temel kıldığı temizliği ön plana çıkarmaya başlaması ile birlikte, Dünya çapında temizlik ürünlerine büyük ihtiyaç duyulmaya başlandı. Avrupa (gayri müslim) olan topluluklarda dezenfektan, sabun, kolonya gibi ürünleri ücretsiz dağıtma kararı alırken, ülkemizde bu işin (temizlik ürünleri) ticaretini yapan Müslüman kardeşlerimiz korona virüs vakasının görüldüğü ilk günden itibaren temizlik ürünleri satışı yapan yerlerde fiyatlarda kontrolsüz bir artışa başvurmanın yanı sıra, stoklayan mı dersin, sahtesini üretme eğilimi gösteren mi dersin haddi hesabı olmayan İslamiyet de kabul görülmeyen yasaklanan yolara baş vurulmaya başlandı, iyi de bu olay dünya çapında hiç mi görülmedi diyebilirsiniz, muhakkak görülmüştür ancak Türkiye’de de sayısı oldukça fazla. Bir taraf da Gayri Müslim olup insanların zaafını kullanmak yerine ücretsiz dağıtım yapan Gayri Müslim, bir tarafta stoklayıp fiyatları arttıran Müslüman…

Bunun üzerine;

Nursi, 1911 yılında kaleme aldığı ”Muhakemat” adlı eserinin Giriş kısmında şöyle der:

”Şu fakir, garîb Nursî ki, “Bid’atüz-zaman” lâkabıyla müsemmâ olmaya layık iken, haberi olmadan “Bediüzzaman” ile meşhur olan biçare, tedennî-i milletten ciğeri yanmış gibi feryad ü figan ederek, “Ah, ah, ah! Vâ esefâ!” der ki:

İslâmiyetin mağz ve lübbünü terk ederek kışrına ve zahirine vakf-ı nazar ettik ve aldandık. Ve su-i fehim ve su-i edeple İslâmiyetin hakkını ve müstehak olduğu hürmeti ifa edemedik. Tâ, o da bizden nefret ederek evham ve hayalâtın bulutlarıyla sarılıp tesettür eyledi.

Hem de hakkı var. Zira biz İsrailiyâtı usûlüne ve hikâyâtı akaidine ve mecazatı hakaikine karıştırarak kıymetini takdir edemedik. O da ceza olarak bizi dünyada tedip için zillet ve sefalet içinde bıraktı. Bizi kurtaracak, yine onun merhametidir.”

Link: http://erisale.com/#content.tr.13.17

Bu uzun iktibastan anladığımı şöyle özetleyebilirim:

– Nursi, kitabı kaleme aldığı 1911 yıllarında (tıpkı şimdi olduğu gibi) alem-i İslamın durumu için çok üzülüyor ve esefle feryat ediyor.

Neden?

– İslamiyet’in özü, esası terkedilmiş yalnızca dış kabuğu ile ilgileniliyor.

– Böylece Müslümanlar İslamiyet’in hakkaniyetine karşı çıkıp layık olduğu ilgiyi gösteremediler.

– İslamiyet de Müslümanlardan nefret etti ve kendini onlardan sakladı. Ancak insanlar İslamiyet’i yaşadıklarını düşündüler

– Neden böyle bir sonuç çıktı?

[1]Not: Müslümanlar İslamiyetin esaslarını, İsrailiyata karıştırdılar. Yani, Kur’an’ı literal okuyup alınması gereken mesaj yerine kelime anlamlarına bakıldı ve zahir manalarıyla yetinildi. (Yahudi alimlerinin Tevrat’ın mesajını literal olarak alıp, Tevrat’ı masal kitabına dönüştürme davranışının sonucunda oluşan bilgilere ”İsrailiyat” denir.)

İbrahim Halil Demir – hicbisey.com