Elma ağacı

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde köyün kenarında bir elma ağacı varmış, köyün tüm çocukları elma ağacını çok seviyorlarmış, hergün elma ağacının dallarından kopardıkları elmaları bahçedeki çeşmede yıkayıp elma ağacının altına oturup yiyiyorlarmış.
Yine böyle bir gün elma ağacının altına toplanmış elmalarını yiyiyorlarmış.
Elma ağacı
-Çocuklar elmalarımı beğendiniz? lezzetlimiydi? Diye sormuş.
Çocuklar hepbir ağızdan.
-Evet çok güzeldi teşekkür ederiz, diye cevap vermişler.
Elma ağacı,
-İsterseniz dallarıma salıncak kurup sallanabilirsiniz, demiş.
Çocuklar çok sevinmişler, içlerinden birini üzgün gören elma ağacı
-Senin neyin var Kerem, niçin üzgünsün?
-Ayakkabım yırtıldı.
Elma ağacı
-Üzüldüğün şeye bak, ben sana ayakkabı alırım, deyince,
bütün çocuklar çok merak etmişler, ağaç nasıl ayakkabı alır ki diye düşünmeye başlamışlar.
Düşünmeyin öyle derin derin demiş elma ağacı,dallarımdaki elmalardan toplayıp şu kovalar doldurun hele bir,
Çocuklar hemen koşup kovaları getirmişler bir kısmı ağaca çıkıp dallardan kopardıkları elmaları aşağıdaki arkadaşlarına veriyor onlarda kovalar dolduruyorlarmış, tam üç kova elma toplayınca elma ağacı -Bunlar yeter zannedersem, şimdi bunları pazara götürüp satın ve kazandığınız parayla Kerem’e beğendiği güzel bir çift ayakkabı satın alın demiş.
Bütün çocuklar kovaların taşınmasına yardım ederek hepbirlikte pazara gelip elma ağacının dediği gibi elmaları satıp parasıyla Kerem’e bir çift ayakkabı satın almışlar.
Çok yorulmuşlar ama Kerem’in mutlu olduğunu hatta çok sevindiğini görünce bütün yorgunlukları bitivermiş.
Teşekkür etmek için tekrar hep birlikte elma ağacının yanına gelmişler.
Kerem bütün sevinciyle bağırmış, -Teşekkür ederim elma ağacııı.
-Bir şey değil Kerem’ciğim demiş elma ağacı.
Bütün çocuklar merak etmeye başlamışlar, elma ağacı acaba başka neler verebilir?
Elma ağacı bunların akıllarından neler geçirdiklerini anlamış.
-Ben biliyorum sizin ne düşündüğünüzü demiş elma ağacı.
-Şu yediğiniz elmaların çekirdeklerini toprağa gömer ve zamanında sulamasını yaparsanız yüzlerce elma ağacınız olabilir.
Osman hayretini gizleyememiş.
-Nasıl yani, bu çekirdeğin içinde kocaman elma ağacımı gizlenmiş.
Evet demiş elma ağacı tamda öyle o tohumun içerisinde elma ağacı var hemde üzerinde bir sürü elması olan bir ağaç.
Ekelim öyleyse demiş İsmail, ellerindeki çekirdekleri kazdıkları çukurlara gömmüşler, üzerlerine hergün su dökmüşler, her su dökmeye geldiklerinde bakıyorlar fakat elma ağacının dediği gibi elma göremiyorlarmış.
Acaba elma ağacı bize şakamı yaptı diye düşünmüşler.
Yaz bitmiş, o sıcak havalar yerini soğuk kış günlerine bırakmış, karlar yağmaya başlamış, çocuklar elma ağacına onları kandırdıkkarını zannederek küsmüşler.
Elma ağacının yanından geçiyorlar fakat onunla hiç konuşmuyorlarmış, bu durum elma ağacını çok üzüyormuş.
Bir gün yanından geçen çocuklara seslenmiş elma ağacı,
-Çocuklar biliyorum bana kırgınsınız ama size doğru söylediğimi anlamanız için biraz zamana ihtiyacım var.
-Ne zaman anlayacağız diye sormuş çocuklar.
-Havalar ısındığında ektiğiniz her çekirdeğin yerinde birer ağaç olduğunu göreceksiniz demiş elma ağacı.
-Ben sizin bana küs olmanıza hiç dayanamıyorum, o zamana kadarda bekleyemem gelin barışalım, size dallarımdan biraz vereyim onlarla kızak yapın karda kayın olurmu? demiş.
Bunu duyan çocuklar çok sevinmişler, hepsi ağacın yanına gidip ona sarılmışlar.
– Biz senin doğru söylediğini biliyoruz ama mahallede bazı çocuklar bizimle dalga geçiyorlar, hiç küçücük çekirdekten kocaman elma ağacı çıkarmı diyorlar.
-Üzülmeyin çocuklar zamanı gelince sizde, onlarda gerçeği göreceksiniz, siz sadece sabredip bekleyin.
Ağacın dallarından yaptıkları kızaklarla kayıp oynayan çocuklar çok mutluymuş, ama bazı arkadaşları soğuktan üşüyüp hasta olmuşlar, dışarı çıkıp kızak kayamayınca bunu fark eden elma ağacı
-Çocuklar Ayşe’yi, Zeyneb’i, Oğuz’u göremiyorum onlar niye gelmiyor? diye sormuş.
Çocuklar
-Onlar üşüyüp hasta olmuşlar, doktor onlara şurup içmelerini söylemiş, iyileşince onlarda bize katılacaklar demişler.
Elma ağacı
-Yaa çok üzüldüm, geçmiş olsun en kısa zamanda iyileşip tekrar aramıza katılırlar inşallah, o arkadaşlarınıza söyleyin şuruplarını içmeyi sakın ihmal etmesinler, hem o şuruplar benim yapraklarından yapıldı biliyormusunuz.
Nasıl olur demiş çocuklar.
Durun anlatayım o zaman demiş elma ağacı
-Siz benim dallarımdaki elmaları topladığınız gün beyaz önlüklü adamlar geldi, benim yapraklarımdan ilaç yapacaklarını söylediler, benden yapraklarımı toplamak için izin istediler, hatta şurupta yapacaklarını söylediler, bende merak ettim siz kimsiniz? Nasıl yapacaksınız bütün bunları? Diye sordum,
Eczacı olduklarını, ilaçları laboratuvarlarda üretecekkerini söyleyince çok sevindim, ne kadar isterlerse yapraklarımdan alabileceklerini söyledim.
Dedikleri gibi şurupda yapmışlar ne kadar mutlu oldum.
Çocuklar hayretle birbirine bakmışlar, elma ağacı diye bildikleri şey aynı zamanda şurup ağacıymış.
Öznur
-Sadece o kadarmı zannediyorsunuz, Kerem’in ayakkabısını ne çabuk unuttunuz, hem bizim evimizdeki masayı, sandalyeyi elma ağacının kocaman dallarından yaptı babam,deyince,
Çocukların hayreti bir o kadar daha artmış.
Kış bitmiş soğuk havalar yerini bu kez bahara bırakmıştı, her yer yeşermeye başlamış elma ağacıda yapraklarını çıkarmaya başlamıştı, çocuklar merakla ektikleri elma tohumlarının yanına gittiler, birde ne görsünler, her birinin üzerinde küçücük elma ağaçları var.
Elma ağacı çocukların o hallerini görünce onlara seslendi.
-Onlar küçücük birer elma ağacı, sizler gibi onlarda her yıl biraz daha büyüyecekler ve bir gün gelip baktığınızda dallarında elma dolu olduğunu göreceksiniz.
Çocuklar artık elma ağacının söylediği gibi bu küçücük elma ağaçlarının dallarında elmalar görecekleri den hiç şüpheleri yoktu.
Esma’nın aklına bir şey geldi.
-Arkadaşlar, bir sürü elma ağacımız oldu, bu küçük elma ağaçları büyüyüp elma vermeye başlayınca gelip toplayalım, pazara götürüp satalım, her birimize Kerem’e aldığımız gibi ayakkabılar alalım, varmısınız?
Eveeet,dedi bütün çocuklar hep bir ağızdan.
İskender
-Bakın, bakın inekleri görüyormusunuz, hadi yanlarına gidelim, dedi.
Muharrem
-Ben sadece inekleri değil, sütleri, yoğurtları, peynirleride görüyorum.
Bizde, bizde görüyoruz bütün bunları..

Çetin Kılıç

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: