Bütün mahlukatı yaratan, onların tüm ihtiyacını gören, insanı kendine dost ve muhatap edip bütün mahlûkatın üstünde makam verip bütün fiiliyatını kaydeden Rabbimize hamd olsun. Şöyle bir etrafımıza baksak kimler Yaradan’ına ibadet ediyor.
Hadsiz kuşlar, sinekler, hesapsız hayvanlar, nihayetsiz nebatlar bitkiler, hepsi kendi lisansları ile Allah’ı zikrediyorlar. Birbirine benzeyen çekirdekleri, yumurtaları, hayvanların yüzbin tarzını, ağaçların yüzbin çeşidini, yanlışsız, noksansız, bir birine karıştırmadan, süslü, ölçülü, intizamlı, birbirinden ayrı özellikte, gözümüz önünde hususan her baharda, gayet çabuk, gayet kolay, gayet geniş bir dairede gayet çoklukla yaradan Rabbilerine her biri ayrı ayrı ibadet ediyorlar.
Böyle mucizeleri göz önüne seren, her şeyin sahibi ve terbiyecisi olan Allah’ın tüm bu yaptıklarına müdahale etmek veya iştirak etmek mümkün değildir. Hiç kimsenin hiç bir şeyin buna ne aklı ne gücü yetmez.
Beni bir Katre sudan yaratan Rabbim mücizane bir şekilde, kulağımı açmış, gözümü takmış, kafama bir dimağ sineme kalp koymuş, ağzıma da dil koymuş ki onunla rahmet hazinelerinin hepsini tartabiliyor tanıyabiliyorum. Kokuları, tatları, renkleri, tanıyabilecek aletleri takmış.
Hem mükemmel kusursuz hassas duygular, hissiyatlar, muntazam manevi latifeler, görünmeyen organları vücuduma yerleştirmiş. Her bir azam lüzumlu ve mükemmel. Her birinin önemli gayeleri var ve hepsi birer sanat eseri.
Aynı zamanda vücudum kâinatın küçük bir numunesi, saçım ağaçlara, kanım derelere denizlere, kemiklerim taşlara benziyor. Adeta kâinatı küçültsen insan olur insanı büyütsen kâinat olur. Allah insanı kendine muhatap yaratmış. İnsan Allah’ın her yarattığı şeyin müşterisi, insaflı ise taktir edicisi, teşekkür edicisi. Allah verdiği nimetlerin karşılığında üç şey ister, zikir, fikir şükür. Başlarken Bismillah sonunda Elhamdülillah, ortasında tefekkür.
Allah en büyük bir nimet olan vücudu ve bu vücudu büyütmek çoğaltmak için de hayatı vermiş. Bu vücut, hayat ile şahadet alemi kadar büyüyor, İslâmiyet ile şahadet alemi ile birlikte gayb aleminde eriyor. İman ile dünyayı ve ahireti de içine alıyor, Allah’ı biliyor ve seviyor.
Allah, hususi olarak Kuran verdi. O’na kulluk yapabilme istidadı kabiliyeti verdi. Peygamberler ile ve gönderdiği kitaplar ile “Verdiklerini sizden satın almak istiyorum” dediğini bildirdi, ta ki elimizde faydasız ve zayi olmasın. Satın almanın karşılığı olarak da, ebedî bir saadet ve cennet vereceğini kati bir surette tekrar tekrar vaat ediyor.
Bütün bunları halk eden Rabbim vardır, birdir ve vadettiği âhireti baharın geleceği gibi getirecek, haşri icad edecek, ebedî saadeti cenneti halk edecektir. Amenna ve saddakna.
Emaneti sahibine satmak demek, Onun verdiği nimetleri Onun yolunda kullanmak demek, göz ile Onun dediği yere bakmak, kalp ile Onun sev dediklerini sevmek, ayaklarımızla Onun dediği yere gitmek, midemize Onun istemediği hiçbir şeyi sokmamak demek…
Allah hakkıyla satanlardan eylesin. Amin.
Lâ İlâhe İllâllah Muhammeden Resûlüllah.
Çetin Kılıç
Kaynak : RNK