“Erkek” mi olacak “Dişi” mi?

Yaratıcılık; sonsuzluk demektir, zıtları yaratmak demektir, sınırsız güç demektir. Her şeyi yapabilmek demektir. Bu anlamdaki yaratıcılık ancak ilahi bir yaratıcılıktır ve ancak O’na aittir. Ancak bu anlamdaki yaratıcılığı anlayabilmek için insanın kendi sınırlarını iyi bilmesi gerekir. Dünyadaki en yetenekli sanatkarların eserleri, O’nun eserleri yanında belki ana okuluna giden çocuğun karalamalarına benzer.

Tabiata baktığımızda ilahi sanatın içindeki ilim, irade ve güç karşısında “fesübhanallah” demekten insanlar kendini alamazlar. Her şeyi yaratan rablerini tesbih ederler.

Tabiattaki erkek/dişi cinsiyetlerini incelediğimizde hayretimiz artıyor. Çünkü İlahi irade ve güç her şeyi kendi istediği gibi yaratıyor. Cinsiyeti istediği gibi belirliyor. Bazen kromozom/gen, bazen bir parazit, çevre sıcaklığına rol veriyor. Yani yüce yaratıcı nasıl istemiş ve irade etmişse o cinsiyette ve öyle sanatlı yaratılıyor. Bazen beyinsiz bir mikroba, parazite veya sıcaklığa gayet zekice görevler yüklüyor. Bazen de önce cinsiyetsiz olup sonra cinsiyet kazandırıyor.

Mesela İnsanlarda cinsiyetin oluşumunda görevlendirilen genler X ve Y genleridir. Erkeklerde XX, dişilerde YY genleri vardır. Kümes hayvanlarında ve kuşlarda ise cinsiyet Z ve W kromozomu tarafından belirlenir. Horozlarda iki Z kromozomu (ZZ), tavuklarda ise Z ve W kromozom bulunur (ZW). Bazı sürüngenler, balıklar, kurbağalar, kelebek ve hatta çilekte de cinsiyet ZZ/ZW sistemi ile belirlenirler.

Tropik bölgede yaşayan bir kelebek türünün larvaları (Hypolimnas bolina), eğer bir bakteri (Wolbachia) tarafından enfekte edilirse, larvalardan dişi kelebekler çıkıyor.

Wolbachia parazitleri; yumurta sitoplazması aracılığıyla bir sonraki nesle geçiş yapıyorlar. Bu parazitlere ev sahipliği yapanlarsa böcekler, karıncalar, örümcekler, kabuklular ve yuvarlak kurtçuklar gibi canlılardır. Bunların da bir kısmı bulaştıkları erkek bireyi öldürürken, bir kısmı da dişiye dönüştürülüyor.

(Gammarus duebeni) isimli bir karides;(Nosema Granulosis)isimli tek hücreli bir mikropla enfekte edilirse bu mikrop dişi hücrelerin içinde yaşıyor, erkeklerde yaşayamadığı için onlar dişi karides haline dönüştürülüyor.

Konak canlının cinsiyetini değiştirebilen parazitlere, “üreme parazitleri” deniyor. Bu beceriye sahip parazitlerin sayısı oldukça fazladır. Bunların bir kısmı, erkekleri dişiye dönüştürürken, kimisi de erkekleri öldürerek yalnızca dişi yavruların yaşamasına izin veriyorlar.

Mesela timsahlarda cinsiyet kromozomu yoktur. Amerikan timsahı(Alligator missisipiensis), yumurtalarını 30 °C’deki çevre sıcaklığında kuluçkaya yatırdığında bütün yavrular dişi, 33 °C’de yatırdığında ise hepsi erkek olur. İki sıcaklık arasında ise (31 – 32 °C) iki cinsiyet nisbeti dengelenir. İlk 40 gün içinde sıcaklığın değişimine bağlı olarak embriyo erkeklik veya dişilik karakteri kazanır.

Ama Tropikal timsahların çoğunda ise enteresan bir durum görülür: Bunlarda yüksek sıcaklıklarda (34 °C) dişi, orta sıcaklıkta (32 °C) erkek ve düşük sıcaklıkta (30 °C) ise tekrar dişi meydana gelir.

Mesela Banggai Cardinal Balığı cinsiyetsiz doğar.Belli bir zaman sonra erkek ve dişi olurlar. Eş tutup gruptan ayrılırlar ve birlikte yan yana yüzmeye başlarlar. Dişi ilk önce yumurtaları çıkarır ve erkeğe transfer eder. Yumurtaları denizatları gibi erkek taşır.25-27 gün sonra da, erkek balık, yumurtaları uzun dikenli denizkestanesine bırakır.

Banggai Cardinal Balığı, Dişi Malawi Cichlidi ise döllenmiş yumurtalarını kendi ağzında taşıyor.

Penguenlerde, denizatında, Jawfish isimli balıkta olduğu gibi bazen de döllenmiş yumurtaları taşıma, koruma görevi dişilere değil erkeklere veriliyor.

Ağzında yumurtalarla erkek Jawfish balığı

Ağzında yumurtalarla erkek Jawfish balığı

Salyangoz ve solucan gibi bazı hayvanlar da çift cinsiyet taşırlar. Kendi kendini dölleyebilenler olduğu gibi, bazı hermafrodit canlılar da kendi kendini dölleyerek çoğalamaz. Bu durumda iki farklı birey karşılıklı birbirini döllerler.

Kraliçe bal arısı tüm yaşamı boyunca bir erkekle yaptığı birleşmeyle erkekten aldığı spermleri sperm kesesinde biriktirir. Yumurtlama sırasında bu kesenin ağzını açarak döllediği yumurtalardan dişi (işçi) bireyler gelişirken, kesenin kapalı tutulması sonucu döllenmeyen ve partenogenetik olarak gelişen yumurtalardan da erkek bireyler gelişirler. Erkek arılarda, vücut hücrelerinin kromozom sayısı(16), dişilerinin somatik hücrelerindekinin(32) yarısı kadardır.

Erkek olarak doğan sonra dişi olan hayvanlar da vardır. Mesela Palyoça balıkları, bir kelebek türü(Papilio polyxenes gibi). Palyoça balıklarında en iri balık dişidir, sonra da erkek gelir. Grubun diğer balıkları üremeyen küçük balıklardan meydana gelir. Dişi balık ölürse, erkek balık dişileşir grubun küçük balıklarında biri de büyüyerek erkekleşir.

Dişi olarak doğan sonra erkeğe dönüşen hayvanlar da vardır. Lapin grubundan bir balık(P.Pulchrum) cinsinde dişi baskın erkek ölünce grubun en büyük dişisi, erkeğe dönüşür yumurta üretirken sperm üretmeye başlar. Ancak dişinin 4 yaşından küçük olmaması gerekir.

P. Pulchrum baligi

P. Pulchrum baligi

Çift yönlü cinsiyet değiştiren balıklar da vardır. Eğer balık baskın karakterde ise dişiye, emir altına girecek karakterde ise erkeğe dönüşür. Mesela Gobidae familyasından L. dalli cins balık böyledir.

İki kez cinsiyet değiştiren hayvanlar da var. Mesela P.ferruginea cins bir Akdeniz salyangozu erkek iken dişiye dönüşüp sonra tekrar erkeğe dönüşebilir.

Bir canlının şekli, görünüşü, renk ve desenlerini, büyüklüğünü, organlarının yapısını ilahi irade istediği şekilde yarattığı gibi ona vereceği dişilik erkeklik gibi özelliğini de dilediği tarz ve şekilde yapmaktadır.

O, nasıl isterse öyle yaratır. Erkekle dişiyi başlangıçta ayrı ayrı yarattığı gibi, başlangıçta cinsiyetsiz yaratıp ısı değişikliğine ve yaşadığı yere bağlı olarak veya zamana bağlı olarak isterse erkek isterse dişi de yaratabilir, timsahlarda ve kardinal balıklarında olduğu gibi.

Bal arısında olduğu gibi döllenmiş yumurtalardan dişi, döllenmemiş yumurtalardan da erkek yaratır.

Önce erkek yaratıp sonra dişiye de çevirir, önce dişi yaratıp sonra erkeğe de çevirir. İsterse çift cinsiyetli de yaratır. İsterse önce erkek sonra dişi sonra yine erkek yaratır. Yaratır da yaratır, canı nasıl isterse öyle yaratır.

Bu yaratılışlar tesadüfen oluşan, basit sebeplere bağlanabilen veya tabiat yapıyor, oluyor diyerek geçiştirilecek cinsten olaylar değildir. Bilinçli, kasıtlı ve iradeli olaylardır. Her olayın arkasında O vardır. Tabiatta yarattığı her canlının diliyle O, bizimle konuşuyor, kendisini bulmamızı istiyor, tabiat denilen sanatını bize sunuyor. Düşünmemizi istiyor, O’nu bilmemizi, tanımamızı ve sevmemizi istiyor.

Ne mutlu o insanlara ki yaratılışlarının gayelerini anlayıp O’na inanıp, marifetullah, muhabbetullah kapılarını açarak içeriye girerler. İçeride ruhun aldığı lezzetlerle sarhoş olurlar, kalplerini sevinçle doldururlar…

*Kat’iyen bil ki, hilkatin en yüksek gayesi ve fıtratın en yüce neticesi, iman-ı billâhtır. Ve insaniyetin en âli mertebesi ve beşeriyetin en büyük makamı, iman-ı billâh içindeki marifetullahtır. Cin ve insin en parlak saadeti ve en tatlı nimeti, o marifetullah içindeki muhabbetullahtır. Ve ruh-u beşer için en hâlis sürur ve kalb-i insan için en sâfi sevinç, o muhabbetullah içindeki lezzet-i ruhaniyedir. (MEKTUBAT, 20.Mektup)

Dr. Selçuk Eskiçubuk

www.NurNet.Org

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: