Erkekler Kadınlar Üzerinde Yönetici ve Koruyucudur

Kur’an-ı Kerîm’in bazı âyetlerinden utanıyor muyuz? Dilimizle itiraf etmesek de gönlümüz kabul etmiyor mu? Âyetleri yeterince modern görmüyor muyuz? Aman konuşmayalım, üstünü örtelim, kimse duymasın mı diyoruz? Yaradan’dan daha çağdaş olmaya mı çalışıyoruz?

Mademki mü’miniz, mademki müslümanız (teslim olmuşuz) o halde neden kaçıyoruz Allah’ın âyetlerinden.

Kadın\ Erkek konusunu konuşurken Yaradan’ın yol göstericiliğini nasıl göz ardı ederiz?

Ben tefsir konusunda uzman birisi değilim, size tefsir yapacak değilim. Aile üzerine çalışan biri olarak güvenilir kaynaklardan alacağım meal ve tefsirler ışığında konuyu konuşalım istiyorum.

İşte o kaçmaya çalıştığımız âyetlerden birisi: Nisâ Sûresi, yani Kadın Sûresi, 34. Ayeti kerime. Aile hayatı ile ilgili çok önemli bir âyet.

Nisâ Sûresi 34. Âyeti Kerîme “Erkekler kadınlar üzerine kavvamdır.” (yönetici ve koruyucudur) diye başlıyor.

“Kavvam” kelimesi “Kayyum” kelimesinin çoğulu. Hem yönetici hem de koruyucu anlamına geliyor.

“Erkekler kadınlar üzerine yönetici ve koruyucudurlar.”

Ailede bir yöneticiye ihtiyaç var mıdır? Kesinlikle vardır. Aile toplumun en küçük kurumudur ve her kurumda bir idareci olmak zorundadır. Bu idareci ya kadın ya erkek olacaktır. Allah (c.c) ailede yöneticilik görevini erkeğe vermiş. Elbette Rabbimiz her şeyi en iyi bilendir.

Kadın ve erkek ikisi de evde yönetici olamaz. Nasıl memlekette bir başbakan, her belediye de bir belediye başkanı, her kurumda bir genel müdür varsa ailenin de genel müdürü, idarecisi erkektir. İki idareci daha iyi olsaydı herhalde devletin en önemli kurumlarından bunu esirgemezlerdi. Peygamberimiz (s.a) “Üç kişi yola çıksa birini reis seçin.” buyuruyor. Şu uzun hayat yolculuğunu da idarecisiz götürmek zaten mümkün değil.

Erkeklerin doğuştan getirdiği özellikler “güç, iddia ve başarı“dır. Erkekler liderlik için gerekli olan vasıflarla yaratılmışlardır. Beyinlerinin sol tarafını daha çok kullandıkları için kadınlara göre çok daha gerçekçidirler. Kadınlar karar alırken, duygularını kararlarına fazlası ile katarlar.

Modern olmanın ölçüsü haline getirilen eşitlik iddiaları yüzünden, kadınlar, erkeklerin evde yönetici olmalarını kabul etmez oldular. Erkekler; vatanı, kadınları, çocukları korusun, kimsenin buna bir itirazı yok. Neden itiraz eden yok? Kadın haklarını savununlar mademki eşitlik iddiasındalar, şöyle demeleri gerekmez mi? “Askere, savaşa erkekler gidiyor, yaralanıyorlar, sakat kalıyorlar, ölüyorlar, burada bir eşitsizlik var. Biz kadınlar da savaşa gidelim erkeklerden geride kalmayalım.”

“Erkekler bizi korusun ama yönetmesin.” Oysa mesuliyeti alan idareyi de alır. Sorumluluk varsa yetki de olmak zorundadır.

Âyetin devamında Rabbimiz erkeklerin ailede neden “kavvam” olduklarını açıklıyor: “Bu da Allah’ın kimini kimine üstün kılması ve bir de erkeklerin mallarından sarf etmeleri sebebi iledir“.

Üstünlük kelimesi bu âyetin mealinde tek başına yetersiz kalmaktadır. Burada bahsedilen Allah katındaki üstünlük değildir. Allah(c.c) Hucurât Sûresi 13. âyette “Allah katında üstünlük ancak takva iledir.” buyuruyor. Takva Allah’ın emir, yasak ve tavsiyelerine gösterdiğimiz titizlik ölçüsüdür. Ve takvada cins farklılığından bahsedilemez. Kur’an-ı Kerim’de kadın ve erkeğin farklı noktalarda üstünlüklerinden bahsedilebilir. Geçen haftaki yazımda bu konu ile ilgili âyeti kerîmeyi yazmıştım.

Erkeklerin kadınlara olan üstünlüğü ailede söz hakkı üstünlüğüdür. Yönetici olmanın getirdiği statü üstünlüğüdür.

Yetki, sorumluluğu getirir. Erkekler; aileden, karısından, çocuklarından sorumludur. Yöneticilik erkek için ağır bir sorumluluktur. Erkekler yöneticilik görevlerini en doğru şekilde yerine getirmek için gayret içinde olmalıdırlar.

Kadın da erkeğin ailede reis olduğunu kabul etmeli ve gereken saygıyı göstermelidir. Mutlu bir evlilikte en önemli şey sevgi-saygı dengesidir. Kadın, erkeğe gerekli olan saygıyı gösterirse erkekten sevgi alabilir. Saygı görmeyen bir erkek, kadından sevgisini esirger.

Kız çocukları ve erkek çocukları farklılıkları üzerine yapılan bir araştırmada çıkan sonuca göre: “Kız çocukları sevgiye önem veriyor, erkek çocukları saygıya önem veriyor.” Biz bütün çocuklar sevgi ister zannediyoruz. Oysa erkek çocukları saygıya daha çok değer veriyor. Saygı isteği erkekliğin temelinde var.

Milyonların izlediği televizyon dizilerine baktığınız zaman erkeklere yapılmayan hakaret yok. Hayvan isimlerinden tutun, her türlü ağır söz, erkeklere söyleniyor. O hakaretler kadınlara yapılsa kadın dernekleri ortalığı ayağa kaldırırlar.

Dizilerde erkekler rol icabı ağır hakaretlere ses çıkarmıyorlar; hatta biraz sonra o kadınla muhabbet ediyorlar. Bunları izleyen hanımlar da dizilerden duydukları kelimeleri kocalarına kullanıyorlar ve tepki gördüklerinde kendilerine değil kocalarına kızıyorlar.”Ne var şimdi söylediğim sözde” diye bir de şikayet ediyorlar.

Erkeğe saygı, ailede çocuk eğitimi için de çok gereklidir. Çocukların tatlı-sert bir baba otoritesine ve anne sevgisine ihtiyaçları vardır. Kadın kocasını saymazsa çocuklar hiç saymazlar. Günümüzde çocuklarla çok sorun yaşıyoruz. Çünkü evde erkek otorite olamıyor. Buna çoğu zaman beyni eşitlik iddiası ile zehirlenmiş kadınlar izin vermiyor.

Kadınlar, eşit olalım derken, çoğu zaman otoriteyi kendi ellerine alıyorlar, farkında değiller. Otorite kadına değil, erkeğe yakışan bir şeydir. İş yerlerinde yapılan araştırmalarda çalışan kadınların çoğu, kadın yönetici istemiyorlar, erkek yöneticiyi tercih ediyorlar. Kadın yöneticilerin otoriteyi sağlamak için erkekleşmeleri gerekiyor; fakat bu da fıtratta çatışmaya sebep olduğundan tam olarak yapamıyorlar. Bu durum iş yerinde çalışanlara ve yönetici kadınların aile hayatlarına olumsuz yansıyor.

Dünya atasözlerinin derlendiği bir kitaptan konu ile ilgili not aldığım bir kaç atasözü var.

“Mutlu evlilik, erkeğin baş, kadının kalp olduğu evliliktir.” (Portekizce)

“Kadın pantolonun bir bacağını istiyorsa, pantolonun iki bacağı da gitmiş demektir.” (Frizce)

“Bir kadın kendi eteğiyle, kocasının pantolonunu, ayırt edebiliyorsa akıllıdır.”(İskoçça, Britanya)

Günümüzde özellikle okumuş dindar kadınlar, ailede erkek otoritesini kabul etmekte zorlanıyorlar. Eğitimli oldukları için erkeğin kendilerine saygı duymasını bekliyorlar, kendiler gerekli saygıyı göstermeden.

Evde, işte, kısacası hayatta eşitlik diye bir şey mümkün değildir. Bunu artık anlamak lazım. Eşitlik iddiası komünist bir söylemdir aslında. Komünizmde zengini fakire eşitleyelim diye uğraştılar yapamadılar. Feminizm de kadını erkeği eşitlemeye çalışıyor. İkisi de yaratılışa aykırı olduğu için yapılması mümkün değildir. Komünizm çöktü, darısı feminizmin başına.

Erkeklerin “kavvam” olmasının ikinci sebebini de Allah(c.c) “Mallarını harcamaları sebebi iledir.” buyuruyor. Kadın çalışıp aileye maddi katkı sağlasa da hem erkeğin kazancının da kullanılmasından hem de âyetin bir öncesinde açıklandığı gibi, erkeğin, kadın üzerinde söz hakkı üstünlüğüne sahip olmasından dolayı, ailenin reisi yine erkektir. Rabbimiz görevlendirmiş.

Erkekler, kadınların canını, namusunu korumak ve ailenin ihtiyaçlarını görmekle saygı ve hürmeti hak ederler. Bu hakkı erkeğe vermemek ve bunun gereği olan saygı ve hürmeti göstermemek çok büyük haksızlık ve nankörlüktür.

Bu âyeti kerîme için tek yazı yeterli olmayacak, birkaç yazı devam edeceğim inşallah. Sizlerin de yorumlarla katkılarınızı bekliyorum.

Sema Maraşlı – Haber 7

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: