Evlatkolik Anne Ve Babalar

Dünyada bir tek güzel çocuk vardır. Bütün anneler ona sahiptir.

Anneler şefkat ve merhametten dolayı aşırı koruyuculukla “annelik” özelliklerini suistimal edebilmektedirler. Dizlerinin dibinde yetişen çocuk belki bazı risklerden korunur ve kurtulur, fakat diğer taraftan başka büyük risklerle karşı karşıya bırakılır aslında.

Dünyada annesinin dizinin dibinden çıkmayarak gelişip üstün başarılar elde etmiş, insanlığa büyük hizmetler vermiş kişi neredeyse yoktur. Çünkü böyle çocuklar devamlı üzerlerinde bir koruyucu şemsiye hissettiklerinden kendilerini adeta kilitler; her şeyi bir dönem anne babalarından sonra başkalarından beklerler. Belki fiziksel olarak çok bakımlı, maddeten iyi besili olurlar ama ideal bir şahsiyet özelliği geliştiremezler.

Aslında her anne- baba, potansiyel bir “çocuk bağımlısı”dır. Eğer vaktinde çözüm üretilmez, tedbirler alınmaz ise bu “potansiyel bağımlılık riski” harekete geçer; hem çocuğun hem de anne-babanın hayatını kâbusa çevirebilir.

Çocukların, aile içindeki halleri, koza içindeki kelebeğe benzer. Bir kelebek için “koza yaşantısı”nın her saniyesi çok önemlidir. Hatta kelebeklerin kozadan çıkışı bile çok özeldir.

Koza içindeki hayatını tamamlayan kelebek, yumuşacık başı ile önce kozayı deler. O narin ve hassas vücudu ile kozaya açtığı küçücük delikten dışarı çıkmaya çalışır. Ama bu çok da kolay olmaz. Çünkü delik küçük, kelebeğin vücudu ise büyüktür. Yavru kelebek, önce kafasını, sonra vücudunu o incecik delikten dışarı çıkartmak için mücadele eder. Rengârenk ve hassas kanatları “ha yırtıldı, ha yırtılacak” korkusu ile bir sağa bir sola yalpa yaparak dışarı çıkmaya başlar.

Eğer anne kelebek, yavru kelebeğin bu kıvranışlarına üzülür ve “yavrum dışarı daha kolay çıksın” diye, deliği genişletirse kelebek bir ömür boyu uçamaz. Çünkü yavru kelebek, o daracık delikten dışarı çıkmaya çalışırken koza içinde, vücuduna bulaşmış olan bir sıvıyı da kanatlarından sıyırmaya çalışmaktadır.

Annenin kozadan zorlanarak çıktığını zannettiği yavru kelebek, aslında, kanatlarındaki sıvıdan kendini kurtararak uçuşa hazırlanmaktadır. Yavru kelebek, kozadan çıkarken kanatlarındaki sıvıyı, kozadaki o dar delik vasıtası ile sıyırmamış ise hiçbir zaman uçamayacaktır. Her kanat çırpışında, ıslak kanatları ya birbirine yapışır ya da kanatlarını ağırlıktan taşıyamaz.

Kelebek koza örneğinde olduğu gibi, anne kelebeğin yaptığı tarzda, “aşırı koruma hissi” ile çocuklarına sahip çıkan anne babalar, çocuklarına iyilik yaptıklarını zannettikleri halde, zarar vermektedirler. Onların hayata hazırlanmasına izin vermeyerek sosyal hayatlarını başkalarına bağımlı hale getirmektedirler. Aşırı koruyucu aile içinde yetişen çocuklar, kozadan suni müdahale ile çıkartılan kelebek gibi, sosyal hayata atılmak için gerekli donanımı hazırlayamamaktadırlar.

Çocuklar genel ahlak kurallarını çiğnemedikçe hata yapmalarına göz yummak gerekir. Çünkü çocuklar hata yaptıkça tecrübe kazanırlar. Tecrübe, başarıya yürüyen bir insanın en güçlü hafızasıdır. Çocuk pratikte bir şeyler yaptıkça yapabileceği şeyleri keşfeder. Eğer anne-baba “aman evladım sen yapma, ben hallederim” diyorsa çocuğun geri kalan hayatında onu bağımlı hale getiriyordur. Aşırı korumacı ve “evlatkolik” bir aile içindeki çocuk, kendini ve kendi kabiliyetlerini tanıyamaz.

Tabağındaki iki köfteyi yedikten sonra “ben doydum” diyen çocuğa: “hayır olmaz, tabağındaki diğer köfteleri de bitireceksin” dediğimizde çocuğun bilinçaltına verilen mesaj: “Ben doyduğuma karar verecek güçte değilim, doyup doymadığıma annem veya babam karar verir” şeklinde olur.

Ama aileler çocuğun yiyeceği fazladan birkaç köfteden alacağı proteinden çok çocuğun öz güveninin gelişmesinden sorumlu olduklarını unutmamalıdırlar. Şefkatlerinden (evlatkolik olduklarından) doğan bu ısrarcı tutum ileride tamiri imkansız kişilik tahribatlarına neden olabilir. Bu akıldan çıkarılmamalıdır.

Uzm. Dr. Kenan Taştan / NurNet.Org / Çocuk Eğitiminde Şimdiki Aklım Olsaydı Kitabından Alıntıdır.

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: