Evlilik ve Ailevi Sarsıntılar Hakkında Bazı Notlar..

Evlilik ve ailevî sarsıntılar hakkında yıllardır çok kişi çok şeyler söylemiştir, çeşitli vasıtalarla neşretmiştir ve bu durum devam etmektedir. Ben de bu mevzuda altı yıl önce özetle ve maddeler halinde şunları neşretmiştim:
–İmam-ı Gazalî’nin,  “-Evlenmek mi hayırlıdır, bekar kalmak mı?” sorusuna verdiği: “-Hangisinde İslâmî hayatı daha iyi yaşıyabilecekse, o hayırlıdır.” cevabı, bir Müslümanın evlilik ve eş seçimi kararı için çok önemli bir ölçüdür.
2 – Bilhassa bu manâda; “İyi bir evlilik, bekar kalmaktan iyidir; bekar kalmak ise, kötü bir evlilikten iyidir.”
3 – “Aile” ve “aile içi eğitim” konularında eserler ve konferanslar vermiş, çok sayıda radyo ve TV programlarında yer almış merhum hadis profesörü Prof.Dr.İbrahim Canan; “Kadın-erkek eşitliği ve feminizm, Batı’da ailenin çöküş sebebidir.” demekteydi. “Batılılaşma” hevesi ile, Batı ailesinin çöküş sebebini, bu sebebin kötü neticeleri de ortaya çıkmasına rağmen almak hatadır. Medyada kadın-erkek eşitliğini yanlış manâlarda kullanmakta ısrar ile savunmayı kendilerine dava edinenler vardır. Hakikatte ise, kadın-erkek eşitliği ancak kanunlar önünde vardır; onun dışında kadın-erkek eşitliği fıtrata (yaradılışa) aykırıdır.
4 – Aile yapımızdaki sarsıntılar ve parçalanmalar, üzerinde önemle durulması gereken bir konu teşkil etmektedir ve bu konuya çeşitli açılardan yaklaşımlarda bulunanlar olmaktadır. İslâmî esaslardan uzaklaşılan bir devlet yapısına geçilirken, 85 sene (şimdi 91 sene) önce, İsviçre Medenî Kanunu “Şimdilik” diyerek alınıp uygulamaya konulmuş; fakat o zamandan beri bir Türk Medenî Kanunu yapılamamış; aksine, ona yeni ve daha da zararlı hale getiren bazı yamalar da yapılarak, İsviçre Medenî Kanunu muhafaza edilmiştir.
5 – “Kitap” ve “Sünnet”te (Kur’an ve Hadis’te) ailenin sağlam olmasının gerekleri de vardır.Bunlara muhalefet edilince, ailevî sarsıntılarda ve parçalanmalarda sebepleri başka yerde aramaya lüzum yoktur. Medenî Kanun’dan önce yürürlükte bulunan ve 85 sene (şimdi 91 sene)  önce İsviçre Medenî Kanunu kabul edilince yürürlükten kaldırılan Osmanlı Aile Nizamnamesi, “Kitap” ve “Sünnet”e uygun olarak hazırlanmıştı.
6 –Bugün, evli bir kadının kocasına karşı vazifeleri unutturulmaya, tahrif edilip “modern, feminist yorumlar” yapılmaya çalışılmaktadır. Bu hale maalesef bazı dinî yayınevlerinin neşrettiği kitaplarda da rastlanmaktadır. Bazı Müslüman erkeklerini günümüzde evlenmekte çekingenliğe sevk eden sebeplerden biri de bu olmaktadır.
7 – Bediüzzaman’ın 80 yıl (şimdi 86 yıl) kadar önce “Lem’alar” adlı eserinde “Yirmidördüncü Lem’a İkinci Nükte”de ve “Hanımlar Risalesi” adlı küçük boy risalede hanımlara iki sayfa içinde üç defa ısrarla “daire-i İslamiye içindeki terbiye-i İslâmiye”nin öneminden bahsedip ona vurgu yapmasının sebebi: O risalenin yazıldığı sırada ve o günlerden beri gittikçe gelişen radyo, TV gibi iletişim imkanlarını alabildiğine kötü kullanarak, hanımları “daire-i İslâmiye” içindeki “terbiye-i İslâmiye”den uzaklaştırabilmek için çok yoğun gayretlerin olmasıdır.
8 – Bediüzzaman, ayni eserinde, kadınların perde arkasındaki gizli şer güçler tarafından bu şekilde hedef alınmasıyla sanki onların manevî bir ateş hattında ebedî hayatlarının kaybolması tehlikesi içinde oluşlarını kısaca tasvir eder gibi, onlar için “bîçare nisa taifesi” sıfatını kullandıktan sonra, muhtemelen içinde bulundukları büyük manevî tehlikeden habersiz ve bu tehlikeye karşı tedbirsiz ve savunmasız olanları kastederek, “onların gafil kısmı” olarak vasıflandırmasıyla diğer kadınlardan ayırt etmektedir. Onun da dikkat çektiği gibi, en az 85 (şimdi 91) yıldır, kadını İslâm ahlâkı yönünden bozmaya çalışarak sağlam aile yapımız bozulmaya çalışılmıştır ve buna büyük bir kör inatla devam edilmektedir.
9-Aile yapımızdaki sarsıntılar ve bozulmalarla ilgili bu teşhisi koyduktan sonra çözüm ve tedavi yoluna gidilirse, başarılı neticelere ulaşılabilir. Aksi halde, bu teşhisi koymadan gösterilecek çeşitli gayretler fıtrata (yaradılışa) aykırılıkları sebebiyle neticesiz kalmaya mahkum olabilir..
Prof. Dr. Mustafa NUTKU