Genç kızlar neden evden uzaklaşmak istiyorlar?

Bayram öncesi üniversiteye giden kardeşlerle konuşuyoruz, ne zaman gideceğiz ne zaman geleceğiz, program nasıl olsun da tefsir derslerimiz aksamasın diye meşveret ediyoruz. Bir tanesi bayramı ailesiyle beraber değil de İzmir’de halasının yanında geçireceğini söyledi. Biraz şaşırmakla beraber nedenini sorduk, 12 saat yolculuk yapıp memlekete gitmektense yakın olan halasında kalmanın daha uygun olduğunu düşünmüş. Biz de kardeşlerle fikrimizi beyan ettik: “Sen kız evlad olduğun için şefkate ihtiyacın var, ailenin de senin onlara destek olmana ihtiyacı var. Bayramı evinde anan baban, kardeşlerinle geçirmen daha muvafık” dedik. Sağ olsun kardeşimiz meseleyi anladı ve bayramda evdeydi. Dönüşten birkaç gün sonra gece 1:00 gibi telefonuma şu mealde bir mesaj atmış: “Abla gece gece rahatsız etmek istemem ama ailem için dua eder misin? Allah annemle babamın arasına muhabbet versin, artık evimizde huzur olsun, ağlamayalım..” O saatte bu kardeşimizi dua istemeye iten ne gibi bir durumdu bilemiyorum ama olayın görünen vechesi apaçık diyor ki: bu çocuk evde olduğu zaman mutlu değil! Anne baba arasındaki gerginlik bütün aileyi olumsuz etkiliyor ve neticede çocuklar şefkatli baba ocağını bırakıp bayramı evden uzakta geçirmeyi tercih edebiliyor.

Bunun çok örnekleri var, genç kızlar ya yatılı okullara yada henüz çok erken yaşta kendilerini tanımadan evliliğe girişmekle evden uzakta bir hayat kurmaya çalışıyorlar. Biraz çalışma azmi olanlar lisede bir yatılı okul ya da üniversite çağında başka şehre gidiyor, daha doğrusu kaçıyorlar; diğerleri de evlilik rüyalarına dalıyorlar. Nitekim babası doktor olan bir kızcağızımız evde çok münakaşa çıkaran annesinin negatif ortamından kurtulmak için 18-19 yaşında ailesinden habersiz, kaçarak evliliği tercih etmişti. Çok iyi bir ailenin kızı olan bu çocuk iyi bir lisede okumuş, sonra tesettüre riayet etmek için üniversiteye gitmemişti; ama evdeki gergin hava çocuğun iç dünyasını tahrip etmiş ki bir süre manevi eğitim alınan yerlere gitti, aradığı şefkati orada da bulamayınca çok bocalamıştı. Bir gün duyduk ki kendisinden haber alınamıyor; birkaç hafta sonra da inşaatta çalışan bir gençle internetten tanışmış, sonra ANLAŞMIŞ! Nüfus cüzdanını alıp anne babasının hiç haberi yokken nikahı kıymışlar. Sonra aile çok sahip çıktı ikisine de, iş ev bulmalarına yardım ettiler, bir de tatlı bebekleri oldu ama genç kızı dinleyince eşiyle uyum problemi olduğunu itiraf ediyor..

Şimdi elimizi başımızın arasına alıp düşünelim lütfen.. Bu genç kızları evden uçmaya zorlayan şey ne?

“Yediği önünde yemediği ardında” demek yeterli oluyor mu?

Fıtraten nazik ve ince olan hanımların ruhu, gergin, asabi, kavga olan ortamlarda ne kadar yara alıyor, ne kadar sıkılıyor, ne kadar şefkate aç kalıyor, düşündük mü?

Sonra demeyelim bizim kız illaki başka şehirde okumak istiyor veya evden gitmeye can atıyor..

Lütfen anne babalar, kurduğumuz yuvalarda çocuklarımıza sevgi, şefkat, paylaşım, iletişim dolu bir ortam sunalım. Bunun nasıl yapılacağını anlatan birçok kitap, yazı var; onları alıp tatbik edelim.

Ve evlenmeyi düşünen genç kardeşler! Eğer fedakarlık yaparak başkalarını mutlu etmek gibi bir meziyetimiz yoksa lütfen evlilikten uzak duralım; şefkatle, hoşgörüyle, paylaşımla hayat arkadaşımızı hoş tutabileceğimizi vaad etmiyorsak bu hasletleri kazanana kadar kendimizi eğitelim. Ta ki evlilik enkazı, ŞEFKATE AÇ, baba ocağına küskün çocuklar yetişmesin; ailesine bağlı, şefkatle olgunlaşmış, ruhen sağlam nesiller yetişsin.

Nâbi

http://www.nurnet.org/

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: