Gençlerde Ahlak Eğitimi

Gayet güzel, şirin ve ilahi bir nimet olan gençlik, aynı zamanda nefsâni arzuların en heyecanlı zamanıdır. Duyguların en kuvvetli ve ateşli olduğu bir dönemdir. Bediüzzaman’a göre, gençlik damarı akıldan ziyade hisleri dinler. His ve heves ise kördür, akıbeti görmez. Bir dirhem hazır lezzeti, ileride bir batman lezzete tercih eder; bir dakikalık intikam zevki için bir adamı katleder. Bir dakikalık gayri meşru hazza karşılık seksen bin saat hapis elemi çeker. Bir saatlik bir sefahat keyfi ile, bir namus meselesinde, binler gün hem hapsin hem de düşmanın endişesinden sıkıntılarla ömrünün saadeti mahvolur. Bunlar gibi, biçare gençlerin çok vartaları var ki, en tatlı hayatı, en acı ve acınacak bir hayata çeviriyorlar.

Allah’ı tanıyan ve ahirete inanan bir genç ise, kendisine verilen gençlik nimetinin Allah’ın hediyesi ve ihsanı olduğunu düşünür, onun emaneten verildiğine inanır. Emaneti, sahibinin emri ve rızası yönünde kullanmakla bu güzel nimetin ebedi bir surette ahirette tekrar verileceğine inanır.

Gençliğin iman, iffet ve taatte kullanılmaması sadece Allah’a karşı değil, kişinin kendine, ailesine ve milletine karşı hesapsız zarar ve ziyanlara yol açmaktadır. İşte bakınız hastaneler, gençliğini kötüye kullanan insanların feryatlarıyla inlemektedir. Hapishaneler gençlik taşkınlığı ile meşru olmayan hayatın tokatlarını yiyen bedbaht gençlerle doludur. Sefahat köşeleri manevi gıdasızlık nedeniyle sıkıntılarını içki ve eğlenceyle kapatmaya çalışan insanların uğrak yerleridir

Toplumsal yapının en canlı ve hareketli unsuru gençlerdir. Yaşları gereği hissiyatları çok şiddetli, nefisleri ifratkardır. Bu hususiyetlerinden dolayı tecavüze, hakları ihlal etmeye, zulüm ve tahribata çok yatkındırlar. Toplumsal hayatın ahengini bozacak, huzuru dinamitleyecek bu risklere karşı tek çare cehennem fikridir. Eğer gençlerde cehennem endişesi olmazsa güçlü olan haklıdır ilkesiyle o sarhoş delikanlılar, heveslerinin tutsağı o gençler zayıflara, acizlere, ihtiyarlara dünyayı cehenneme çevirebilirler. Bediüzzaman, Allah’a ve ahirete imanın, toplumun her kesiminde olduğu gibi, gençlerde de hükmetmesi halinde, sosyal birçok problemin, anarşinin, tahrip ve tecavüzün önlenebileceğini ifade eder.

Sonuç

İnsana ve topluma zarar veren davranışlarla, toplumdaki ahlaki sorunlar arasında yakın bir bağ vardır. Aile yapısını ve kamu düzenini bozan, toplumun temellerine ve moral değerlere zarar veren, toplum barışını dinamitleyen, zulüm, haksızlık, kan davası, gasp, soygun, şiddet, intikam, içki, kumar, hırsızlık, kin beslemek, yetim malı yemek, yalan, fuhuş, gıybet gibi davranışlar çağımızın temel sorunlarıdır.

Oysa, İslam’ın en başta gelen hedeflerinden birisi, toplum huzurunun korunmasıdır. Hz. Peygamber, hayatı boyunca zulmün yerine adaleti, düşmanlığın yerine kardeşliği, sürtüşmenin yerine dayanışmayı getirmiştir. Toplumda barışın hakim olmasını hedeflemiştir. Doğruluk, adalet, güven, nezaket, hoşgörü, cömertlik gibi ahlaki davranışlarıyla ve sevgi, şefkat ve merhamet dolu aile hayatıyla tüm insanlığa örnek olmuştur.

Günümüzde, uyuşturucu kullanımı ve madde bağılılığı çocuklarımızı ve gençlerimizi tehdit etmektedir. Bu konuda, Sağlık Bakanlığının yaptırdığı bir araştırmada, Türkiye’de okullarda uyuşturucu madde kullanımının giderek yaygınlaştığı ve ürkütücü boyutta olduğu belirlenmiştir. Alkol ve sigarada durum daha da vahimdir. Çocuklarımızı bu kötülüklerden korumanın ve kurtarmanın yegâne yolu, imanlı ve güzel ahlaka sahip bir nesil yetiştirmektir. Bunun için örneğimiz, modelimiz bellidir: Hz. Peygamber (a.s.m.).

Bugün dünyada insanların %15-20’si aşırı beslenirken, %20’si orta derecede, %50’si yetersiz beslenmektedir. Geriye kalan %10 ise açlık sınırının altındadır. Öte yandan Allah Resûlü, “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” buyurmaktadır. İşte insanlığa güzel bir model…

Dünya, İslam’ın insaniyete getirdiği güzellikleri aramaktadır. Çünkü, onun mesajı evrenseldir. O, tüm insanlığa huzur ve saadetin, barış ve kardeşliğin, iyilik ve yardımlaşmanın yollarını göstermiştir. Bugün, Hz. Peygamberin ortaya koyduğu eşsiz ahlak prensiplerine, her zamankinden daha çok ihtiyacımız vardır. Bu sebeple onun hayatını öğrenmek ve uygulamak en büyük görevimiz olmalıdır.

Prof. Dr. Hüseyin Kur (Çocuk ve Gençlerde Din ve Ahlâk Eğitimi 3.Bölüm)

Kaynak: Köprü Dergisi

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: