Gözyaşı

TDK na göre yazılışı birleşik olmalı “göz yaşı” şeklindeki yazım ise imla hatasıdır. Gözyaşlarının merkezi limbik sistemimizin gözdesi hipotalamus ile otonom sinir sistemimizdir. Asetilkolin adlı nörotransmitterler lakrimal sistemi (gözyaşı oluşumunu sağlayan sistemin genel adı) harekete geçirerek gözyaşı üretimini sağlar. Bu üretime neden olarak stres, mutluluk, öfke, fiziksel acı ve duygusal dengesizlikler örnek gösterilebilir.

Gözyaşı Biyolojik sıvıdır, omurgalıların göz boşluğundaki bezlerin salgıladığı, gözlerin temizlenmesi ve nemlenmesini sağlayan berrak, tuzlu sıvıdır. Keder, sevinç ve korku gibi güçlü duygular; gülme, göz kaşıma veya esneme, gözyaşı salgılanmasının artmasına ve neticesinde ağlamaya sebep olabilir.

Shakespeare, “Ağlamak üzüntünün derinleşmesini önler” diye yazmış, Amerikalı yazar Lemony Snicket ise bu konuda şöyle demişti: “Bilin ki uzun bir ağlamanın ardından durumunuzda hiçbir değişiklik olmasa da kendinizi daha iyi hissedersiniz.”

Ruh sağlığı yerinde olan insanlar gerektiğinde ağlar ve başkaları ağladığında da anlayışla karşılar. Ağlayabilen insanlar strese bağlı hastalıklara karşı daha dirençli olur ve daha geç yaşlanır. Ne yazık ki erkeklere daha çocukken ağlamanın zayıflık olduğu öğretilir. Derin duygular gerçekte gücü temsil eder. Derin sevgiler olmadıkça, derin acılar ve gözyaşları da olmaz. Ressamda bulunan resim yapma kabiliyeti, manevidir, maddi değildir. Ancak, başkasına gösterebilmesi için, maddi bir aynaya yansıması lazımdır. Yapılan resimler, manevi olan resim kabiliyetinin maddeye yansımasıdır. Aynen öyle de, Allah’ın bütün isimleri ve her isimde bulunan, cemal ve kemal, manevidir; maddi bir aynaya yansımadan anlamamız mümkün değildir. Allah’ın rezzakiyetini ancak nimetlerin aynasında görebiliyoruz. Buradan da anlaşılacağı üzere gözyaşının akan bir sıvıdan öte manevi bir yanı vardır.

Ana rahminden dünyaya geldiğinde çocuktan beklenen ilk şey ağlamasıdır. Aylarca ana rahmini umut yuvası olarak tutan bir annenin çocuğundan ilk beklentisi ağlaması olur. Şu dünyanın garipliğine bak, annenin gülmesi için çocuğun ağlaması gerekiyor. Çocuğun ağlama sesini duymayan anne ağlamaya başlıyor bu sefer. Birinin gülmesinde öbürünün ağlaması var. Birinin ağlamasında öbürünün gülmesi var.

“Allah’ı anarken, Allah korkusu ile gözünden yaş akana, kıyamette azap olmaz.”
“Allah korkusu ile ağlayan göze, Cehennem ateşinin dokunması haramdır.”
“Sağılan süt, tekrar memeye girmediği gibi, Allah korkusundan ağlayan da ateşe girmez.”
“Ağlayın, ağlayamazsanız, kendinizi zorlayın, hüzünlenin! Kıyametteki azabın dehşetini bilseniz, ayakta duramayacak hâle gelinceye kadar namaz kılar, sesiniz kısılıncaya kadar ağlarsınız.”

Yüce dinimizin ağlayan Müslümanlara böyle müjdeleri var. Riyazüs Salihin’de geçen bir hadisi şerif; Peygamberimiz(sav) buyururlar ki
-Sizden önceki ümmetler zamanında o zamanın ümmeti Peygamberine geldi dedi ki
– Ben ne günah işlediysem Allah hiçbir şey yapmadı bana, niye acaba onu sor bir Allah’a, Allah vahi gönderdi o Peygambere
-Ona deki ondan gözyaşını aldım bundan büyük ceza yok.
Evde sabah namazına herkesi kaldıran baba beş yaşındaki çocuğu da kaldırıyormuş.
Anne
– Çocuğu ne kaldırıyorsun bak her seferinde ağlıyor deyince
Baba
-Seherlerde ağlamaya alışsın demiş.
Çocuğu ölen annenin ağlamışıyla soğan doğrayan annenin ağlaması bir olmaz soğuktur soğandan ağlayanın gözyaşı sıcak olur içi yananın ağlaması. Gözyaşı insan olmanın alametidir, insanoğluna verilen birçok latife üzüntüyü çeker, mustariptir insan. Bu dünya aşağıları aşağısıdır, bu dünya gülmek yeri değil hüzün yeridir, Peygamberlerin hangisi keyfetti. Samimi ağlamak insana hastır. Hasan Harekeni hazretleri Allah ağlayanlar sever buyurmuştur.

Şair Şirazi, Dünyada kimse gamsız olamaz olmuşsa eğer bilin ki Âdem evladı değildir. Diyor. Bir erkek, bir çocuk, bir kadın; Bunlardan bizi etkileyen en çok erkeğin ağlamasıdır, erkek ağlarsa ciddi bir şey var kanaati oluşur insanda. Kalp, feyiz, söz ve gözyaşı; En somut en tesirlisi gözyaşıdır şüphesiz Ağlayamamak merdut olmanın, kalp mühürlenmesinin alametidir. Ağlamayan insan yoktur. Ağlamak için herhangi bir nedenimizin bile olmasına gerek duymayız bazen.

Romalı şair Ovid
-Ağlamak rahatlatır, üzüntü gözyaşıyla akıp gider diyor.

Rivayete göre Hz. Âdem cennetten çıkarılıp yeryüzüne indirilince, işlediği günaha o kadar çok ağlamıştı ki bütün melekler ona acımışlardı. Sonunda bu kadar çok ağlaması affedilmesini sağlamıştı.
Kur’ân-ı Kerîm, Hz. Ya‘kub’un sevgili oğlu Yûsuf’un hasretiyle çok ağlamasından dolayı gözlerine perde indiğini haber vermektedir. Bütün semavî dinlerde aşırı derecede gülmek hoş karşılanmamış, buna karşılık ağlamak tavsiye edilmiştir. Nitekim Kur’an da az gülmeyi, çok ağlamayı tavsiye eder.

Hz. Peygamber, “Benim bildiğimi siz bilseydiniz az güler çok ağlardınız”

İslâm’da bedenî, ailevî, dünyevî felâket ve acılara ağlamayıp sabır ve tahammül göstermek tavsiye edilmekle birlikte, bu durumlarda taşkınlık yapmadan ağlamak yasaklanmamıştır. Buna karşılık nevha yani isyanı andıracak şekilde bağırıp çağırarak, saçını başını yolarak ağlama kesin olarak haram kılınmıştır. Kalben üzülmek ve gözyaşı dökmekte ise dinen mahzur yoktur. Nitekim Hz. Peygamber, oğlu İbrâhim’in ölümüne ağladığı için kendisine hayretini ifade eden bir sahâbîye, “Kalbimizde acı, gözümüzde yaş var; ama dilimiz Allah’ın rızasına aykırı bir söz söylemez” buyurmuşlardı.

Hz. Peygamber, “Kur’an hüzünle nâzil oldu” buyurarak onu okurken veya dinlerken yerine göre hüzünlenmeyi ve ağlamayı tavsiye etmiştir. Hz. Ömer, kız kardeşi Fâtıma’nın evinde dinlediği âyetlerin tesirinde kalarak ağlamış ve Müslüman olmuştu. Riyadan ağlamaklar konumuzun dışındadır.

Çetin KILIÇ

Kaynaklar;
sosyaldoku.org
Dr.Ömer Demirbağ
Canveren pervaneler diyanet tv
Bbc.com
İslam ansiklopedisi
Düşünbil.com
e-psikiyatri
Sorularlarisale

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: